Amerikan rüyasının çöküşü...
Yazar: Oktay Ege KozakMoneyball gibi derin istatistikler içinde insan doğası hakkında ilginç gözlemlemeler bulmayı başaran bir yazar Michael Lewis. Lewis’in 2008 yılında gerçekleşen, ABD’de başlayıp bütün dünyaya yayılan ekonomik çöküntü hakkında yazdığı Büyük Açık isimli kitap, bu karmaşık meseleyi basitçe açıklayarak dünya ekonomisinin bir avuç hırsız tarafından açgözlülük adına göz göre göre nasıl darmadağın edildiğini ortaya koyuyor, bu sayede okuyucunun sinirden damarlarının patlamasına neden oluyordu.
Moneyball’un muzzam film uyarlamasının başarısının ardından, bir de 2008 finansal çöküşün haliyle halen insanların ilgisini çekmesinin de etkisiyle Büyük Açık’ın Moneyball bütçesinde A-sınıfı bir Hollywood dramına dönüşmesi bekleniyordu zaten. Filmin Anchorman ve The Other Guys gibi absürd komedilerin yönetmeni Adam McKay tarafından uyarlanıp yönetileceğini öğrendiğimde biraz hevesimin kaçtığını itiraf etmeliyim. McKay’in komedi süperstarı Will Ferrel ile yaptığı filmler her ne kadar kendine özel eğlencelik birer yalapşap komedi havasına sahip olsalar da, sıra 2008 ekonomik çöküş gibi ciddi bir meseleye geldiğinde McKay’in yerinde bir seçim olduğuna inanmıyordum.
Fakat filmde betimlenen gerçek insanların gerçek hayatta yaptıkları insanlık dışı haraketlerin doğal absürdlüğünü gördükçe McKay’in aslında bu materyeli büyük ekrana taşımak için ne kadar mükemmel bir seçim olduğunun farkına vardım. Büyük Açık’ta finansal çöküşün geldiğini tahmin eden ana karakterlerin etrafında oluşan insanlar ve dünya, Anchorman 2 ve Talladega Nights’daki karakterler kadar bencil, akılsız, ve saçma. Fakat McKay’in önceki filmlerindeki karakterler bile bile abartı derecede gerizekalı ve kendini beğenmişti. Diğer yandan Büyük Açık’taki ‘abartı’ insanlar gerçekten yaşıyorlar ve yaptıkları şeyler gerçekten yaşandı. Bu gerçek, Büyük Açık’ın aynı oranda gülmekten kırdıran ve öfkeden delirten bir sinema deneyimi olmasını sağlıyor.
Filmin günümüzün en büyük (erkek) yıldızları ile dolu kadrosu, McKay’in yakalamayı başardığı gerçek bilgilerle dolu kuru dram ile absürdist hiciv dolu komedi arasındaki ince çizgiyi takip ederek harika performanslar ortaya koyuyorlar. Büyük Açık, çoğunlukla birbirleriyle alakası olmayan bir avuç Wall Street ‘kurt’unun rezalet ipoteklerin durmadan mükemmel reyting alması sonucu oluşan finansal çöküşü tahmin ettikten sonra bu tahmini bahislere dönüştürerek zengin olmaya çalışmasını gösteriyor.
Yani ana karakterlerimiz bile baştan ahlaki bakımdan pek sağlam değiller, fakat zaman ilerledikçe etraflarındaki bankacıların ve ekonomi ‘uzmanları’nın kendi çıkarları için ne kadar bile bile milyonlarca insanın yaşamlarıyla oynadığını öğrendikçe onlara kıyasla Budist keşiş gibi görünüyorlar resmen. Bu karakterler arasında en ilginç olanı Steve Carrell’in muazzam bir incelikle canlandırdığı ekonomi uzmanı Mark Baum. Baum, ilk başta ekonominin çöküşünü bildiği için zengin olacağına seviniyor, fakat bu çöküşün sorumluların ne kadar umarsız olduğunu öğrendikçe içinde bir depresyon oluşuyor. Hikayeye filmin tek elle tutulur ahlaki standartlarına sahip olan karakteri olarak başlayan eski bankacı Ben Rickert (Brad Pitt), bu tahmin meselesinde iki genç bankacıya yardımcı oluyor. Gençlerin başarılarının ardından kendilerini kutlamasına sinirlenen Rickert, filmin en önemli konuşmasını veriyor: ‘Bu saçmalıklar yüzünden gerçek insanların yaşamları mahvolacak’
Evet, Büyük Açık, dünya ekonomisinin bile bile nasıl alaşağı edildiğini öğrenmek isteyenlerin izlemesi gereken bir film. Ne zaman seyirciye sırf konusunun önemi yüzünden ‘Bu filmi izlemelisin’ dense, seyircinin aklına hemen ‘sıkıcı’, ‘ciddi’, ‘bayıcı’ gibi sıfatlar gelir. Fakat Büyük Açık, McKay’in absürdist komedi deneyiminden doping alarak hızlı, eğlenceli ve komik bir film yaratıyor. McKay, seyirciye karmaşık ekonomik detayları olabilecek en basit biçimde açıklamak için hiç bir an dördüncü duvarı yıkmaktan sakınmıyor.
Acayip Wall Street jargonlarını açıklamak için film yıldızlarının ve hatta ünlü bir şefin seyirciye dönüp yaratıcı metaforlar kullandığı sekanslar belki de filmin en ilginç anlarını yaratıyorlar. Evet, ‘Düz biçimde bu ciddi problemleri açıklasam ilgilenmezsiniz, o yüzden Margot Robbie’yi çıplak köpüklü banyoya koyalım, o anlatsın’ gibi sinik bir yaklaşım var McKay’de, fakat seyirci üzerine ukalalık yapmak yerine daha eğlencelik, ‘Biz filmi yazdık, ama biz de anlamak için uğraşıyoruz, hadi hep beraber anlamaya çalışalım’ gibi evrensel bir yaklaşıma da sahip.
Büyük Açık, her ne kadar absürdist bir drama/komedi yapısına sahip olsa da acı gerçeklerden kaçmayan bir film. Tamam, hikayede oluşanlar ABD’yi kapsıyor, fakat bu açgözlülüğün ve bencilliğin faturasını Türkiye de olmak üzere dünyanın geri kalanı halen ödemekte. ABD hükümetinin Wall Street’in kontrolü altında olduğunu biliyoruz, yani ilerde bu durumların pek te değişmeyeceğini fark etmek zor değil. İşte bu yüzden Büyük Açık gibi filmler çok önemli. Seyirciyi A-sınıfı yıldızlar ve enerjetik bir anlatım ile eğlendirirken yavaş yavaş gerekli öfkenin yüzeye çıkmasını sağlıyor.