Hesabım
    Mükemmel Bir Gün
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Mükemmel Bir Gün

    Balkanların ortasında bürokrasi kuyusu!

    Yazar: Murat Özer

    Eski Yugoslavya’nın parçalanmasına doğru giden süreçte yaşanan savaşın günahları saymakla bitmez, hikâyeleri de. Sinema sanatı da bu hikâyeleri beyazperdeye yansıtma konusunda alabildiğine ‘bonkör’ bir tavır takınmış durumda. Dünyanın dört bir yanından sinemacıların ilgisini çeken bu bölge, en son Türkiye’den de bir film çıkmasına vesile olmuş, “Annemin Yarası”yla meseleye bir kez daha dikkat çekilmişti. Şimdiyse karşımıza İspanya’dan bir film çıktı, İngilizce çekilmiş ve bölgede geçen.

    Mükemmel Bir Gün” (A Perfect Day), adından da anlaşılacağı üzere, 24 saatlik bir zaman dilimi içinde geçen bir hikâye anlatıyor. “Balkanlarda bir yerde” diye açılan film, bir grup yardım görevlisinin hikâyesine göz atmamıza fırsat tanıyor. Bölgedeki insanların içme suyu ihtiyacını karşılayan bir kuyuya atılmış olan cesedi çıkarmaya çalışıyor görevliler, ancak ağırlıktan halat kopuyor ve yeni bir halat bulmaları gerekiyor. Evet haklısınız, buraya kadar bir hikâyesi varmış gibi görünmüyor film. Ama devreye Birleşmiş Milletler kontrolündeki bölgede ‘halat arayışı’ girince, tam da istenen hikâye çıkıyor ortaya. Bir yandan Birleşmiş Milletler’in ‘kuralcı’ yaklaşımı nedeniyle cesedi çıkarma izni alamayan görevliler, bir yandan da bölgenin insanlarının sıcaklığını hâlâ koruyan ‘düşmanlık’ hamleleri arasında slalom yapmaya çalışıyorlar. Aralarındaki bireysel ‘çatışmalar’ da cabası...

    Javier Bardem’li mükemmel ‘işçi/işsizlik’ filmi “Güneşli Pazartesiler”le (Los Lunes al Sol) tanıdığımız İspanyol yönetmen Fernando León de Aranoa, savaşın yarattığı ‘güvensizlik’ duygusunu net biçimde ortaya koyduğu “Mükemmel Bir Gün”de, ‘savaş günahları’nda büyük sorumluluğu olan Birleşmiş Milletler’in hantallığına da vurgu yapıyor. Her türlü yardıma muhtaç, zorlu koşullar içinde hayatta kalmaya çalışan insanlara yardım etme çabasındaki görevlilerin önüne bürokratik engeller çıkaran Birleşmiş Milletler, bölgede bir ‘uzaylı’ imajı çiziyor adeta. Sahada pratik çözümler üreterek yollarına devam etmek isteyen kahramanlarımızıysa birçok ‘sürpriz’ bekliyor tabii. Bunların çoğu trajik olsa da ‘komik’ işaret fişekleri de dikkat çekiyor onların serüveninde.

    “Mükemmel Bir Gün”, belki ‘mükemmel’ bir film değil ama bölgeyle kurduğu ilişki samimi en azından. Meselenin neden ve sonuçlarını özümsemiş bir senaryo var karşımızda, özellikle de sonuçlarını. Sonuca ilişkin kurulan cümleler, hep bir ‘dış müdahale’nin ipuçlarıyla süslenmiş durumda. ‘Kaynak’ ve kaynağın çevresinde kümelenen gruplar arasındaki bağ, bölgenin kaderini de belirliyor bir bakıma. Bugünlere kadar devam eden yan etkiler de bu ilişkiyle açıklanıyor daha çok. Evet, komşunun komşuya düşman olduğu bir gerçek, ama bu gerçeği daha da içinden çıkılamayacak noktaya çekenler de ‘geç’ ya da ‘yanlış’ müdahalelerde bulunanlar. Film, bu tespit üzerinden hareket ediyor ve bunu geliştirmekte de bir sakınca görmüyor. Ancak, bunu yaparken ‘somurtkan’ bir dil kullanmıyor, aksine filmde defalarca söylendiği gibi, bölgenin ‘mizahçı’ tarafına yaslanıyor. Uluslararası oyuncu kadrosunun bu resme katkısı da es geçilir gibi değil doğrusu. Başta Benicio Del Toro ve Tim Robbins olmak üzere, çekirdek kadronun hikâyenin mizahî boyutunu kışkırttıklarını söyleyebiliriz rahatlıkla. Onların bu katkısı, filmi sıradanlıktan çıkarıp söylediklerini can kulağıyla ‘dinlenir’ hale getiriyor...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top