Hesabım
    Batı Yakası’nın Hikayesi
    Ortalama puan
    3,1
    10 Puanlama
    Batı Yakası’nın Hikayesi hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    2 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    7 Mart 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, William Shakespeare'in "Romeo ve Juliet"inden (1597) esinlenerek bugün hiçbiri hayatta bulunmayan Leonard Bernstein (müzik), Stephen Sondheim (sözler), Arthur Laurents (kitap) ve Jerome Robbins'in (koreografi) yazdıkları aynı isimli müzikal oyundan (1957) uyarlayarak Tony Kushner'in kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda, yapımcılarından biri de olan usta sinemacı Steven Spielberg'ün oturduğu "West Side Story"; 1961 tarihli 10 Academy Ödüllü efsanevi filmin, dönemin ruhuna uygun bir kurgu ve prodüksiyon tasarımına da sahip "yeniden çevrimi (remake)" olan romantik bir müzikal drama olarak geliyor karşımıza...

    Başlamadan hemen belirtelim ki, Speilberg'de; Leonard Bernstein, Stephen Sondheim, Arthur Laurents ve Jerome Robbins'den oluşan, "Batı Yakası’nın Hikayesi" nin "kare as"ının yerlerini, son derece isabetli bir kararla aynen orijinal müzikal oyun ile yıllar içinde defalarca izlediğimiz ve her seferinde de, benzeri beğeni duygusunu hissettiğimiz ilk filmde olduğu biçimde korumuş...

    Gelin isterseniz, hikayesi; 1950'lerin ortasındaki New York Manhattan'ın Yukarı Batı Yakasındaki, aynı sınıfsal yapıdan gelen ama bunun farkına varamayan çok ırklı ve mavi yakalı yoksul insanların yaşadığı bir mahallede geçen yaklaşık 100 milyon dolar bütçeli bu filme biraz daha yakından bakalım...

    "Bu mülk, kentsel dönüşüm amacıyla New Yok Konut İdaresince satın alınmıştır" yazılı tabelanın bulunduğu bölgeye "Lincoln Performans Sanatları Merkezi" isimli bir yapı kompleksi inşa edilecektir...

    İş makinalarınca içinde yer alan binaların yıkılmaya devam edildiği, yaşam alanlarının bitişiğindeki aynı bölgeden ellerinde yağlı boya kutularıyla fırlayan liderleri Riff'i (Mike Faist) takip eden, İtalyan'ından İrlandalısına kadar Avrupa kökenli "kaldırım mühendisi" genç beyazların oluşturduğu "Jetler(Jets)" çetesinin elemanları; bir hırdavatçı dükkanından zorla boya fırçaları alıp bir İrlanda restoranın tabelası üzerine yerleştirilmiş İspanyolca tabelayı indirdikten sonra da ellerindeki fırçalarla, üzeri boyanarak Porto Riko bayrağı oluşturulmuş olan bir duvarı, farklı renkteki boyalarla tahrip etmeye başlarlar...

    Elbette bu yaşananlar karşısında, profesyonel olarak boksörlük de yapan Bernardo'nun (David Alvarez) öncülüğünü yaptığı, tamamını işsiz güçsüz "Latin Amerikalı (Hispanic)" Porto Rikoluların teşekkül ettirdiği çetesi "Köpekbalıkları (Sharks)" da soluğu, olay mahallinde alırlarken; kavga çok kızışıp kan dökülmeden, devreye giren Polis Memuru Krupke (Brian d'Arcy James) ile adı İngilizcede "şrank" diye okunarak esprilere de neden olan Teğmen Schrank (Corey Stoll), tarafları sakinleştirir...

    Şimdilik bir tek Jetler'den Bebek John'un (Patrick Higgins) kulağı yaralanmıştır...

    Neyse...

    Jetleri yeniden kaynaştırarak sımsıkı kenetlenmiş bir bütün haline getirmek isteyen Riff, çetesinin elemanlarını; bir yıl yatmasının ardından şartlı tahliye ile hapisten çıkmış olan eski dostu ve çetenin kurucu ortağı Polonya asıllı Amerikalı Anton "Tony" nin de (Ansel Elgort) katılacağı, lisenin spor salonunda düzenlenen dans partisine götürmeyi planlamaktadır...

    Ancak Bayan Valentina'nın (Rita Moreno) dükkanında hem çalışıp hem de yatıp kalkan Tony, şartlı tahliye kurallarına aykırı olacağı düşüncesiyle Riff'in bu teklifini başlangıçta reddeder...

    Aynı esnada Bernardo ve sevgilisi Anita (Ariana DeBose) ile kız kardeşi Mary (Rachel Zegler) ve kız kardeşine dans partneri olarak ayarladığı muhasebeci arkadaşı Chino'da (Josh Andrés Rivera) aynı partiye gitmektedirler...

    Tabii Krupke ile diğer Polis Memurları da (Mike Massimino ve Ryan Woodle)...

    Zira Jetler ile Köpekbalıklarının bir arada oldukları her hangi bir etkinlikte hır çıkmaması neredeyse imkansız gibidir...

    Çok geçmez Tony'de katılır bu etkinliğe...

    Ve...

    İşte o andan itibaren de, Montague'ların Romeo'su ile Capulet'lerin Juliet'inin unutulmaz Shakespearean trajedisinin yeni nesil versiyonu da başlamış olur...

    Zaten kardeşi Maria ile Tony arasındaki yakınlaşmayı anında fark eden Bernardo, Tony'nin üzerine yürüse de; Memur Krupke ve Riff, sadece o an için ortamı yumuşatırlar...

    Çünkü bir sonraki gece kozlarını topluca paylaşmak üzere Bernardo ile Riff, "bıçak kullanmamak koşuluyla" anlaşmışlar ve Bernardo Riff'e, Tony'i de o karşılaşmaya dört gözle bekleyeceğini söylemiştir...

    Bir yıldırım aşkına düşmüş olan Tony'nin gözü ise, Maria'dan başka hiç bir şeyi görmemekte ve son derece tehlikeli olmasına rağmen Porto Rikoluların mahallesine vararak, Maria'dan gün içinde buluşma sözü almıştır...

    Derken...

    Şarkılar ve danslar eşliğinde Porto Rikolulardan Amerika'ya dair farklı bakış açıları ile eleştiriler gelir...

    Örneğin Anita'ya göre Amerika bir özgürlük ve fırsatlar ülkesiyken Bernardo Amerika'nın, kendileri gibi beyaz olmayanların garsonluk ve ayakkabı boyacılığı yaptığı bir ülke olduğunu düşünmekte ve eşitliğin bir masaldan ibaret olduğuna inanmaktadır...

    Uzatmayalım...

    Bizleri gün boyunca, oldukça heyecanlı geçeceğini umduğumuz önceden planlanmış iki buluşma bekliyor...

    Bunlardan ilki için Tony, Porto Riko asıllı işvereni Valentina'dan, Maria'nın kulağına hoş gelebileceğini umduğu birkaç İspanyolca sevgi sözcüğü de öğrenir...

    Diğerini biliyoruz...

    O da, Jetler ile Köpekbalıkları arasındaki, tüm göz altı ve soruşturmalara karşın semt polisinin yerini bir türlü öğrenemediği tarihi hesaplaşmadır...

    Dakika 71...

    Geride sizleri, görsel efekt ve yeşil perde teknolojileriyle zorlu sahnelerdeki dublör oyuncu performanslarının, damgasını vurmayı sürdüreceği sürprizlerle dolu, koltuklarınıza kurularak tadını çıkartmanızı önereceğimiz 85 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Lütfen aldırmayın, "Olmamış" diye atıp tutanlara...

    Keyifli seyirler,
    Guillotine
    Guillotine

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,5
    12 Aralık 2021 tarihinde eklendi
    Steven Spielberg'ün sevilen 1961 Oscar ödüllü müzikal klasiğinin (ki o da 1957 tarihli Broadway sahne gösterisinin ilk sinema uyarlamasıydı ) olağanüstü, görsel olarak çok çarpıcı, capcanlı, destansı bir yeniden tasarımıdır.Spielberg'ün filmi çok etkileyici bir sinema deneyimi yaşatıyor izleyene.Zaten Steven Spielberg sahneleme ve kamera kullanımında inanılmaz yeteneklidir.Bir kez daha ustalığını gösteriyor. Yönetmenlik, görüntü kurgusu, sinematografi, yapım tasarımı tam anlamıyla nefes kesiyor. Dans koreografileri de çok başarılıdır. Yeni versiyon hikayesindeki sadece birkaç değişiklikle orijinaline benziyor ve bazı şarkılar farklı sıra ve yerlerde söyleniyor.Müzikallere mesafeli bile olsanız bunu görün
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top