Bütçeli ama zayıf bir yapım...
Yazar: Funda SularözBir balık ile kedi arasında olabilecek tek ilişki; balığın kedinin midesine misafir olmasıdır. Balık ile Kraker’in hikayesi ise bildiğimiz besin zincirini alt üst ediyor.
Kraker, önemli bir görevi başarmak zorundadır. Atalarından kalma bir kemiği Balık’tan alması gerekir. Yoksa babası onu bir daha evine almayacak, ailesinden dışlayacaktır. Adı Balık olan bir japon balığının ailesi içinde nesilden nesile geçen bu kemik, Kraker’in büyük büyük büyük dedesinindir. Evrimleşmeye çalışan Balık içinse bu kemik uğurdur. Onun sayesinde ciğerlere ve uzuvlara sahip olup, karada süresiz olarak yaşayabileceğine inanır. Kemik ikisi için de bu kadar önemli olunca, Balık ile Kraker birbirinin ezeli düşmanı haline gelirler.
TV serisinin beyazperdeye taşınmış örneklerinden biri olan Balık ile Kraker, sinema filminden çok, dizi olarak kurgulanmış bir yapım. Bir kemiği elde etme üzerine kurulan hikayede, akışı sağlayan diğer tüm unsurlar bölük pörçük. Örneğin başında Balık’ın arkadaşı olarak hikayede önemli bir yeri olan köpek balığı karakteri, hikayenin devamında bir anda ortadan kayboluyor. Hem Kraker’in hem Balık’ın aşık olduğu kedi balığı karakteri Kraker ile arkadaşlık kurarken, kedi balığının bir anda hayatına başkası giriyor. Tüm bu kopukluklar filmin öncesine kafa yordururken izleyiciyi filmden iyice koparıyor.
Film için yaratılan dünya da vasatın ötesine geçemiyor. Hikayenin geçtiği Brooklyn olarak tanıtılan şehir bildiğimiz Brooklyn’den çok farklıyken, balıkların dünyası da şu ana kadar gördüğümüz tüm denizaltı şehirlerine ekstra bir özellik katamadığı gibi zayıf bir kopya olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç olarak, yaşça daha büyük çocukların salonu terk ettiği film, 0-5 yaş arası için eğlenceli olabilir. İnsan üzülüyor, bu kadar bütçeler harcayıp bu kadar başarısız işleri görünce...