Hesabım
    Gençlik
    Ortalama puan
    3,6
    43 Puanlama
    Gençlik hakkında görüşlerin ?

    7 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    5 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    KaliteTAKİP
    KaliteTAKİP

    Takipçi 873 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    7 Kasım 2015 tarihinde eklendi
    Film bence Sorrentino'nun en iyi filmlerinden bir tanesi olmuş. La Grande Belleza'da olduğu gibi bu filmde de inanılmaz estetik yüklü plan içerikleri, fazlaca düşünülmüş sanat tasarımları/numaraları ve adeta parlayan elmas kalitesinde oyunculukları ile mükemmel bir iş çıkarmış. Çok steril ve titiz bir sanat anlayışı içeriyor. Yüksek bir a'dan z'ye örneği bence. Filmdeki sanat yönetiminden, oyunculuklara, diyaloglardan, ses, müziğe, hatta dramatik yapısına kadar birçok şey kendiliğinden olur gibi ama aynı zamanda da çok büyük bir oyunun parçası gibi duruyor. Çok başarılı buldum. iyi seyirler...
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    22 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    USTALARDAN RESMİ GEÇİT TEK KELİME İLE ŞAHESER
    Bütün günler ölüme gider, son gün varır. Muazzam. Bir film ancak bu denli muazzam olabilir , iki saatlik film bir solukta bitti ve ardında bir çok şey bıraktı .Sorrenti'no sinemasına bu filmle başlamak istedim , daha evvel bir çok yerde denk gelmeme rağmen bir türlü izleme fırsatı yakalayamadığım bir filmdi , az evvel bitti ve bende büyük bir üzüntü içerisinde kaldım Çünkü böyle filmler hiç bitmemeli , hayatımda izlediğim en iyi ikinci film oldu diyebilirim . Repliklerin muazzamlık derecesinde olduğu kaç yapım üretiliyor ki bu sıralar . Her karesi bir tablo olan kaç film var , hangi film hayatı iki saate sığdırmıştır ki ? İşte bu film yapmış bunu. Neden hayat kadar iddialı bir kelime seçtim , şöyle açıklayayım. Bu film size ölümü göstermez , ölümün anlamını gösterir size , yerde cansız yatan bir bedeni göstermez size çünkü bunun bir öneminin olmadığını bilir , bize ölümden sonra geriye kalan acıyı gösterir . Tek bir filmle kalıplaşmış ve diğer yapımlarının unutulduğu bir oyuncuyu gösterir bu film size çünkü insanların tek yapıda düşündüğü gerçeği sunulur size . Cinselliği gözünüze sokmaz bu film , doğadan ilham alır ve bir manzarayı gösterir o huzurun içinde yaşanılan aşkı gösterir . Anne baba arasında olanları göstermez ,çocukların babalarına düşman gibi baktığını gösterir oysa geri planda ebeveynlerin aşkı vardır . Aşkı gösterir bu film size , dostluğu gösterir Kaybetmeyi gösterir , bir zamanlar dünyanın en iyi futbol oyuncusu olan Maradonanın kilo almış hali ve çocuğun birine bende solağım dediğini gösterir çünkü oda artık genç değildir ve ölmeye başladığını hissetmektedir , her şeyi vardır ama çevresinde hiç kimse kalmamıştır , özlem duyduğu tek şey vardır ,Gençlik. Hayatın kendisi vardır bu filmde , bir yönetmenin yarattığı karakterlerin arasında bakakalması , kendi boşluğu ve kendisini bıraktığı boşluğu gösterir size onunda özlediği tek şey vardı o da gençlik idi. Michael Caine muazzam oyunculuğu bir kez daha konuşturmuş, baba olmuş ,dost,öğretmen olmuş ama özlem duyduğu şey gençlik değil aşkıdır çünkü gençlik ona fazlasıyla uzaktır , tıpkı teleskoptan ters baktığınızda dağların size uzak kalması gibi Muazzam idi her şey . Mekanlar , muhteşem doğa manzaları , replikler , müzikler her şey muazzamlık kıvamındaydı , bir ömrü ,sevgiyi aşk ı her şeyi iki saate muazzam bir şekilde sığdırmış Sorrenti'no. Her neyse tıpkı filmde olduğu gibi doğaya karşı enstürmansız bir şekilde müzik yapmak ve anlamsız bir şekilde dans etmek isteyenleriniz olacak bu filmi izledikten sonra ve size farklı bakan insanlar ama onları umursamayın çünkü; Müziğin sesini duyamayanlar dans edenleri deli sanırlar.
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    13 Aralık 2015 tarihinde eklendi
    İleri derecede Thomas Mann'ın "The Magic Mountain"ı veya sinemadan "Last Year at Marienbad" havası seziliyor filmin daha ilk dakikalarından itibaren. Sorrentino'nun bu sanat eserlerinden ilham aldığına eminim. Özellikle çok karakterli dokusu, "Büyülü Dağ"ın günümüze uyarlanmış hali gibi hissettiriyor. Filmin merkezinde isminden de anlaşılacağı üzere yaşlılık, yaşlanma, yaşlılar ve gençler var. Avrupa elitinin, özellikle de sanatçıların, gözünden, başarılı bir senaryo, kaliteli oyunculuklar, harikulade görüntüler eşliğinde sunuluyor bize bu olgular. Lüks bir sanatoryumda. Kesinlikle hatırlanacak bir film. Ancak onu bir modern klasik olmaktan yoksun bırakan bir şeyler mi var acaba? Bilmiyorum. Neyin eksik veya fazla olduğunu tam olarak açıklayamıyorum. Bu ihtiyacı hissetmiyorum da. Benzersiz görüntüler, enteresan karakterler, sürükleyici bir 120 dakika. Harika bir final. Bir müzik şöleni. Beni bunlar ilgilendiriyor. Senenin görülmesi gerekenlerinden. Yalnızca görsel veya yazınsal olarak hayran bırakmakla kalmıyor, yaşınız ne olursa olsun, filmde bir şeyler size de dokunmayı başarıyor. Belki geleceğinizi, belki de geçmiş hatıralarınızı, tanıdığınız insanları düşünmemek neredeyse imkansız filmin belli bölümlerinde. Kesinlikle bir sanat olayı. "La Grande Bellezza"nın ardından yine sonuna kadar stilize bir eser.
    Deniz O.
    Deniz O.

    Takipçi 170 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    22 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Mick: [teleskopla gösterir] “Şu karşıdaki dağı görüyor musun? Gençken, her şey sana çok yakın gözükür. Bu gelecektir. Ve şimdi... [teleskobu ters çevirir] ... Yaşlıyken, her şey uzakmış gibi gözükür. Bu da geçmiştir.”

    İnsan gençken hiç yaşlanmayacakmış, hatta hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar. İnsan zihninin en çok korktuğu konuların başında gelir yaşlılık ve ölüm. Bu sebeple de içten içe görmezden gelir, kendine yakıştıramaz. Ancak yaşlılık ve ölüm farkındalığı olmayan biri yaşamın, gençliğin de değerini bilemez. Hep başka şeylerle kendini meşgul eder; kadınlar, ün, para... Sahip olduğu sağlığı, ailesi bazen zaten hep varlar muamelesi görür... Ta ki bunlar kaybedilene kadar!

    Youth filmin iki ana kahramanı; iki eski dost, iki dünür, biri besteci, diğeri sinema yönetmeni ve artık tuvaletteki damla sayılarını sayarlar... Hayatlarının son dönemlerini keyifli ve sağlıklı yaşamak için İsviçre'nin dağlarında bir otelde geçirirler vakitlerini geçirirler.

    Fred’in kızı, Mick’in oğlu ile evlidir. Derken Fred’in kızı Lena terk edildiği için babasının yanına gelir... Babasına onu teselli etmeye çalışırken duvara toslar; kızı babası hakkında içinde ne varsa çıkartır:

    “Annem beni anlardı. Senin elinin altında bir dizi kadın vardı, ama o yılmadı, sırf çocukları için değil, bilhassa senin için, seni seviyordu, ve seni affetti. Seninle olmak istiyordu. Ama sen kimdin? Kimdin? Sen hiç bir şey yapmadın. Ne ona, ne de bana. Ne yaptıysan müziğine yaptın. Müzik, müzik, müzik! Hayatında müzik ve kibirden başka bir şey yoktu. Bir kerecik olsun okşamadın, sarılmadın, öpmedin. Çocuklarının hiç bir şeyinden haberin yoktu. Söylemeyi bildiğin üç kelime vardı: ‘Sessiz ol Melani!’. Şimdi bile ona on senedir çiçek götürmüyorsun. Adamın birine aşkını ilan ettiğin mektubu da bulduk, okuduk...” [Tam bu sırada babanın masaj masası aşağı doğru iner; aynen baba-kız ilişkinin dengesinde aşağı indiği gibi...]

    Devamı blogta...
    theyurdal
    theyurdal

    Takipçi 561 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    8 Aralık 2015 tarihinde eklendi
    çok gereksiz bir filim neyi anlatmaya çalışıyor çok saçma ilerliyor film kendini hiç çekmiyor içine izlemesseniz iyi olur
    DthepYEK
    DthepYEK

    Takipçi 233 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    23 Kasım 2015 tarihinde eklendi
    Bu filmde bir huzur vardı. Bu film bir dağ yürüyüşü gibiydi. Ama sakin ve kalabalıktan uzak bir yürüyüş. Doğayla iç içe, kafa dinlemek için yapılmış sanki. O müthiş manzara görüntüleri, birbirleriyle uyumlu o ineklerin müzik dinletisi...

    Daha ilk dakikadan başlayan bir müzik havası zaten filmin geneline yayılmış ve huzur verici bir yapısı var. Film size ağır gelebilir belki, ama zaten adamlarda onu yapmak istemişler. Daha ağırlıklı olarak düşünmeye yönlendirmişler. Sohbetlerle sorgulama yoluna gitmişler. Bazılarını ben anlamdıramadım ama yinede hoşuma gitti enteresan bir şekilde. Sanki biraz Kubrick tarzı hissettim bu filmde. Tabi ki onun gerilimi eksik ve daha sakin bir şeklini düşünebilirsiniz. Bir sohbet fazlası ile hoşuma gitti o da sinema hakkında yapılan ölüm döşeğindeki adamın son sözü ne olmalı. Her birinden çıkan o farklı fikirler çok hoşuma gitti. Ayrıca Michael Caine de üst düzey oynamış. Zaten kariyeri belli bir isim.

    Evet filmi bu kadar övdüm ama eksikleri de vardı. Olay filmi olmadığı için giriş, gelişme, sonuç pek yok. Daha çok mesaj ağırlıklı. Hikaye daha iyi olabilir miydi diye sorguladım açıkçası. Bazı şeyler havada kaldı sanki yani, bilemiyorum bir eksik vardı ama anlayamadım. Bazı sahnelerdeki cinsellikte gereksiz olmuştu. Rahatsız edici olabilir aile içinde izleyecekler için özellikle. Benden çıksın da siz bilirsiniz yani. Bazı şeyler havada kaldı sanki yani, bilemiyorum bir eksik vardı ama anlayamadım. İyi seyirler... 7.3/10
    aerdogan
    aerdogan

    Takipçi 7 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    29 Aralık 2015 tarihinde eklendi
    Özellikle orta yaş üstü ise kesinlikle izlemenizde fayda var. Geçmiş yaşamınızın muhasebesini yaparsınız ve kalan ömrünüzü daha iyi değerlendirmek için düşünürsünüz. Görüntüleri ve müzikleri çok beğendim. İzlerken tebessüm ve ara ara iç burkan garip bir hüzün. Ne iken ne olduk'u güzel anlatıyor. Hayatın kıymetini yaşarken bilmeli.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top