Bu topraklarda kaliteli, eli yüzü düzgün gerilim filmi çekmek, üstelik onu suç öğesiyle harmanlamak zor iş. Ne kadar iyi yaptığınıza inanırsanız inanın illa ki "film öyle olmaz!" diyecek birileri çıkacaktır. Fırat Tanış'ı öncelikle bu meşakkatli işe el attığı ve taşın altına elini koyduğu için tebrik ediyorum. İkinci olarak, filmi kendi tiyatro eserinden sinemaya uyarlayan Cüneyt Uzunlar'ın performansı şapka çıkartılacak cinsten. Başrol Fırat Tanış gibi görünse de esas adam Uzunlar’ın canlandırdığı Güven Sarıselimoğlu. Çok yönlü ve üretken bir oyuncu olan Uzunlar’ın tiyatro sahnesinden beyazperdeye taşınan performansı, belki ağır bir oyunculuk sunuyor ama bu kesinlikle filmin sıkıcı ve yorucu olduğu anlamına gelmez. Uzunlar, karakterin gerçekliğini pekiştirirken, hikâyeyi onun gözünden yaşamınızı sağlıyor. Film, hepi topu iki kadın oyuncusuyla ağırlıklı olarak bir erkek filmi olarak algılanabilir. Bu anlamda Neslihan Yeldan’ın oynadığı Münevver karakteri filmin ikinci yarısından itibaren kaybolmuş gibi görünse de, izlediğimiz sahnelerde Münevver acısını seyirciye geçirmeyi ustalıkla başarıyor. Bir kadını kızdırmayacaksın, hele ki sana olan sevgisi ve saygısı gitgide azaldıysa...
Film boyunca kimin “karınca” kimin “kapan” olduğu algısı seyircide yer değiştiriyor ve bu etki tüm film boyunca öyküden kopmamanızı sağlıyor. Özetle, yakın zaman içerisinde seyrettiğim derli toplu bir yerli yapım olmanın yanı sıra, kaliteli bir psikolojik-suç-gerilim filmi olma iddiasını da fos çıkartmıyor. Vizyondayken seyredilesi!