Pembe begonviller içindeki denize nazır o şahane ev, kümesden toplanan taze yumurtaların tereyağında pişerken neredeyse perdeden yayılan kokusu, ay ışığının aydınlattığı orman olmasa 1.5 saat toptan ziyan olup gidecekti..Nerede "dondurmam kaymak", nerede "entelköy efeköye karşı"...Bu mudur ege köylüsü.? Bunlar nasıl diyaloglar, bu nasıl abartılı bir oyunculuk, nasıl karikatür karakterler, nasıl da aceleye getirilmiş, özenilmemiş bir film. Kentten kaçıp doğanın kucağına sığınan filozofun bir tane mi kendine ait cümlesi olmaz...Seyircilerin güldüğü tek sahne Dostoyevski mi...Bukovski mi..ne s..kevski...diyaloğu...Öleceksin,,,,Öleceksin...Hepiniz öleceksiniz...Her canlı ölümü tadacaktır...Üstüne bıçak konmuş kefenler...İçim karardı...Anaokulu müsameresi düzeyinde...Harika bir mekan, son derece keyifle izlenebilecek bir film, ziyan olmuş gitmiş..