2000?de Bunlar Oldu
Yazar: Burak Hatipoğlu2000 yılında toplam 51 defa sinema salonlarına teşrif etmişim.
Bu senenin bir kısmını İstanbul dışında ve yoğun bir iş temposuyla geçirmem sebebiyle "haftada bir" gibi düşük bir ortalamada kalmışım maalesef.
Sinemaya en sık gittiğim aylar 8 defa ile Nisan, 7 defa ile ise Mart olmuş. Kasım ve Aralık aylarında sezonun canlanmasıyla birlikte bizde de toplam 12 film ile bir hareketlenme başlamış.
Tercih ettiğimiz sinema salonu 9 defa ile Mecidiyeköy Odeon Cineplex olmuş. Rezil bir alışveriş merkezinde yer almasına rağmen İstanbul'un en iyi sinema oluşumu olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Bu sene 5 defa gittiğim Ankara Odeon Cineplex'den de çok memnun kaldım.
Evime yakınlığı ( yürüyerek beş dakika ) , büyük salonunun ferahlığı ve ahşap tasarımıyla Ortaköy Feriye Sinema'sı da 7 defa ile tercih ettiğim salonlar arasında yer almış.
Salon sayısı azlığı yüzünden maalesef film zenginliği sunamayan Etiler AFM Mayadrom ise rahat ortamı ve koltukları ile, ziyaret sayısı ile olmasa bile, kalbimizin kesin favorisi oldu geçen sene içerisinde.
Genel zevkimize uygun olarak Hollywood sinemasını tercih etmiş, her zaman olduğu gibi Avrupa ve sanat filmlerini DVD ve videoya bırakmışız.
Neler izlemedik ki geçen sene...
Jim Carrey'li "Man On The Moon - Aydaki Adam" , Tom Hanks'li "Green Mile - Yeşil Yol" ve Paul Thomas Anderson imzalı "Magnolia - Manolya" gibi filmler kaliteleri ile 2000 yılının unutulmazları arasında yer aldı.
İspanyol sinemasından "Todo Sobre Mi Madre - Annem Hakkında Herşey" , animasyon harikası, taptığımız birinci bölümünden bile daha iyi olan "Toy Story 2 - Oyuncak Hikayesi 2" ve bizi asla hayal kırıklığına uğratmayan Nick Park'tan "Chicken Run - Tavuklar Firarda" yine sevdiğimiz filmler arasında yer aldı.
Bilim kurgu - korku - fantezi başlığı altında üç çok başarılı film izledik. Bizleri kalitesiyle şaşkınlığa uğratan "Final Destination - Son Durak" , "Stigmata" ve "Pitch Black - Derin Karanlık" sevdiğimiz filmler arasında yer aldı. "Red Planet - Kızıl Gezegen" , "Mission To Mars - Görev Mars" , "Urban Legends : Final Cut - Gerçek Efsaneler 2" , "The Cell - Hücre" , "Hollow Man - Görünmeyen Tehlike" ve "The Cut - Haykırış" ise tarafımızdan pek hayırlı bir şekilde anılmayacaklar maalesef.
Geçen yılın sürpriz komedisi "Deuce Bigelow : Male Gigolo - Erkek Jigolo" bizi yerlere yatırırken, "Roadtrip - Geyik Muhabbeti" ve "Me, Myself & Irene - Ben, Kendim Ve Sevgilim" bizlere aradığımız tatları veremedi.
"Shanghai Noon - Şangaylı Kovboy" , "Romeo Must Die - Romeo Ölmeli" , "Mission İmpossible 2 - Görevimiz Tehlike 2" , , "Charlie's Angels - Çharlie'nin Melekleri" , "Gone In 60 Seconds - 60 Saniye" gibi macera - aksiyon filmleri kötü olmamalarına rağmen çerezlik olmaktan öteye gidemediler.
Sanırım geçen yılın izlediğim en iyi macera - aksiyon filmi "Shaft - Korkusuz" oldu.
"Teaching Mrs.Tingle - Öğretmen" , "Breakfast Of Champions - Şampiyonların Kahvaltısı" , "The Beach - Kumsal" gibi ciddi anlamda kötü filmler izledik.
Eski ustalardan Scorsese bizi "Bringing Out The Dead - Yaşamın Kıyısında" ile mest ederken, Zemeckis "What Lies Beneath - Gizli Gerçek" ile bizleri üzdü.
Yine çok sevdiğimiz Michael Mann'dan "The Insider - Köstebek" , Tim Burton'dan "Sleepy Hollow - Hayalet Süvari" , Neil Jordan'dan "End Of The Affair - Zor Tercih" ve Alan Parker'dan "Angela's Ashes - Angela'nın Külleri" bizi tam olarak tatmin etmeyen filmler oldu.
David O. Russell imzalı "Three Kings - Üç Kral" çılgın anlatımıyla, Roland Emmerich'in Mel Gibson katkılı "The Patriot - Vatansever" 'i destansılığıyla, eski toprak Ridley Scott'un "Gladiator - Gladyatör" 'ü Russell Crowe ve bilhassa Joaquin Phoenix'in oyunculuklarıyla hatırlanacak. 2001'in daha başarılı geçmesi dileğiyle ...