En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Mert H
Takipçi
1.356 değerlendirmeler
Takip Et!
2,0
2 Ağustos 2019 tarihinde eklendi
Keanu Reeves'i savunma avukatı olarak görüp şaşırabileceğiniz bir film. Ters köşeyi çok iyi yaptığını düşünsem de bana göre akıcılıkta ve heyecanda sınıfta kalmıştır. Mahkeme salonlarında geçen filmlere meraklıysanız tam size göre, eğer değilseniz Keanu Reeves için bir müddet bu kasvetli ortama katlanmayı düşünebilirsiniz.
Keanu Reeves'in başrolünde olduğu bu mahkeme dramasının konusu epey ilginç aslında. Reeves, babasını öldürdüğü iddia edilen bir gencin avukatlığını üstleniyor bu filmde. Filmdeki çocuk babasını öldürdüğünü iddia etse de, bu durumun arkasında bambaşka şeyler vardır (konuyu spoiler vermeden böyle yazabildim).
The Whole Truth iyi bir başlangıç yaptı aslında. Seyirciyi direk mahkeme salonunun merkezine koyup, soruşturmayı merak ettirmeyi başardı. Ara sıra yan karakterlerden aldığımız bilgiler ve bazı flashbackler ile film, bu olayı çözmeye çalıştı. Filmin yarattığı bu ton epey hoşuma gitti açıkçası. Gerçekleri bilmeden yaşananlara dair tahmin yürütüyorsunuz.
Ve film bir süre sonra tamamen değişiyor, ters köşeler yüzünden. Bir filmde yapılan ters köşe genelde oldukça iyi bir etki yaratır, özellikle de film epey iyi gidiyorsa. Fakat bu filmde tam 4 tane ters köşe vardı. Azı karar, çoğu zarar demişler.
Mahkeme salonunda çocuğun gerçekleri açıkladığı ters köşe epey şaşırtıcıydı açıkçası. Epey etkili bir ters köşeydi. Daha sonra film çocuğun annesi Loretta'ya odaklanıp onun hakkında da birkaç gerçeği ortaya çıkardı. Bu ters köşe de fena değildi açıkçası. Fakat film bundan sonra iyice çuvallamaya başlayıp seyirciyi aptal yerine koymaya başladı.
Bundan sonra Keanu Reeves'in içinde bulunduğu 2 ters köşe, çok kötüydü. Anlıyorum, film bilindik havasına farklı bir şeyler katmak istemiş. Ve ben de film ekibinin bu işte neyi başarmak istediklerini anladım. Fakat ortaya çıkan sonuç o kadar saçma olmuş ki, "az önce ne izledim ben?" demekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Yani The Whole Truth kendi türünde yapılmış en kötü filmlerden biri olmasa da, vaktinizi boşa harcadığınız filmlerden biri olarak akıllarda kalıyor.
Son olarak oyunculuklardan bahsedeyim. Bridget Jones'dan tanıdığımız Renée Zellweger, bu filmde gayet başarılı bir performans sergilemiş. Anne rolündeki Zellweger, içinde bulunduğu karakterin yaşadığı acıları ve duygularını çok iyi ortaya koymuş.
Keanu Reeves'den bahsetmemek de olmaz. Reeves'in performansıyla ilgili sıra dışı bir şey göremesem de, filmi daha iyi bir hale getirdiği kesin. Onu yeniden görmek çok iyiydi.
Genel anlamda The Whole Truth, iyi başladıktan sonra üst üste yapılan ters köşelerinden sonra zayıflayan, vaktinizi harcamaya değmeyecek türden bir iş. Film ekibinin yaratıcı ve özgün bir final yapma arzusunu anlasam da, tercih ettikleri yol pek yakışmamış. Eğer mahkeme filmlerini seviyorsanız, bir göz atabilirsiniz. Yoksa genel anlamda, izleyecek başka bir film bulmanızı daha çok tavsiye ederim.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.