En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
snkolas
Takipçi
68 değerlendirmeler
Takip Et!
2,0
28 Şubat 2019 tarihinde eklendi
Memento da olduğu gibi sondan başa gelinmiş.Uzaylılar sana geleceği görme yeteneğini veriyor tamam da bencil misin neden hastalıktan öleceğini bildiğin halde çocuk yapıyosun...
Arrival yabancı olmamak, bir olmak, birbirini anlamak ve empati kurabilmek için dilin önemine dikkat çeken çok çok ilginç bir bilim kurgu filmi. İlk kez böyle bir film izliyorum açıkçası, dilin bir bilimkurgu filminde mesele edildiğine daha önce denk gelmemiştim. Filmde uzaylıların söyledikleri ya da çıkardıkları sesler ya da şeffaf perdeye çizdikleri şekilleri anlamak için dilbilimciler ve bilim adamları çalışırken ısrarla iletişim kuramamak, birbirini anlayamamak, karşı tarafın ne söylediğini çıkaramamak, ya da kendi söylemek istediklerimizi doğru iletememek gibi bir sorunla karşılaştığımızı görüyoruz. Dünya devletlerinin uzaylıların bir türlü istedikleri bilgiyi yani dünyaya neden geldikleri gibi bir bilgiyi edinememeleri üzerine düşmanca davranmaya başladıklarını görüyor ve iletişim kuramamanın ya da anlamakta yetersiz kalmanın ya da bunu kasıtlı olarak istismar etmenin sonuçlarıyla yüzleşiyoruz. Oysa film bize dilin mümkün olduğunu söylüyor: uzaylılar heptapod yani 8 bacaklı olsa ve asla insan dili kullanmasa, insana hiç bir şekilde benzemese de dil var ve iletişim mümkün. Bizler, yani dünyalılar ve dünyalı olmayan bütün varlıklar bir dil aracılığıyla, bir çok empati çabası aracılığıyla mümkün görünmeyen ama mümkün kılınabilir birşeyi başarabilir ve neden var olduğumuzu anlayabiliriz demek istiyor film, dilbilimci Louis'in yaşadığı ve filmin nihayetinde kavradığı gerçek, yani hayatın bir armağan olduğu, seçimlerimizin acı içerse de bizleri olgunlaştıracak kıymetli, değerli seçenekler olduğu gerçeğine dikkat çekiyor; kendimizi, bir başkasını, birbirimizi, bizden olanı ya da bizden olmayanı anlamak için dil ve filmde çok ilginç kullanımıyla, heptapodların "silah" adını verdiği bir armağanla donatılmış olduğumuzu söylüyor. Kainattaki her varlığın bir simge olduğunu düşünürsek simgeleri okumak ve onlara işaret etmek üzere kullanılacak ve ortaklaşa kullanılabilecek bir dilin varlığına işaret ediliyor: bu dil herkesin aynı şekilde kullandığı sözcükler değil; algılarda, kavrayışlarda, empati ve anlama çabalarında ortaya konacak bir ortak bakış çabası gibi görünüyor. Filmi çok beğendim, çok etkileyici buldum. Mutlaka öneriyorum.
Filmin sadece son yirmi dakikası iyiydi Yani geçen bir bucuk saati biraz toparlar gibi oldu sonunda. Onun disinda sacma bir uzaylı filmiydi . Hic olaysız akıcı olmayan bir film
Niye gelmiş peki bunlar, baştan sona aynı konu üzerinde durup sonunda bebek ister misin diyip filmi bitirdiler. Normal zekası ve duyguları olanlar izlemesin,
ARRİVAL kesinlikle baştan sona kadar merakla kendini izlettiren bir film en büyük başarısı da bu.Filmin son sahneleri ise felsefesi mesajları anlatmak istediğiyle büyük boyut atlıyor bize dilin gücünü anlatıyor kesinlikle izlemenizi tavsiye ettiğim film.Nefis müziği ve dil ile ilgili harika mesajlar aklınızdan günlerce çıkmayacak.İyi bir film de bunu başarabilmeli zaten
Gerçekten şahane bir bilim kurgu izlemek çok zor. Bu filmin şahane olduğunu söylemiyorum ama kesinlikle izlemeye değer. Film bilim kurgudan daha çok fantastiğe kaymış gibi geldi bana. spoiler: Gemilerin nereden geldiği, nasıl çalıştıkları,
yerçekimini nasıl değiştirdiği gibi çoğu şey açıklanmamış. Bazı mantık hataları var. Gemiler park ettikten sonra mı herkesin haberi oluyor? Nasa masa hiç fark etmemiş, gelince televizyondan öğreniyoruz. Aaa uzaylı gelmiş. Garip tabi. Çin başkanının konuşmasını hatırlaması da mantık hatası gibi ama bence bilerek yapılmış. Dede paradoksunu vermeye çalışmışlar gibi. Kadının yazacağı kitabı okuması da buna dahil. Şimdi bu yaratıklar madem geleceği görüyor, zaman doğrusal değil bilmem ne, o zaman ileride insan dilini de öğreniyorlardır muhakkak. Diyeceğim şu ki niye tahtaya ingilizce olarak "hello world, we are friends" yazmıyorlar da weapon meapon yazıyorlar abidik gubidik formda? Niye yokuş yapıyorsunuz yani? Bir de sinir oldum, ey insan evladı; neden terk edecek adamla evlenip ölecek çocuğu doğuruyorsun? Her neyse işte, bir film insana bu kadar soru sorduruyorsa güzeldir.
Filmi pek beğenmedim açıkçası. Uzaylı filmi gibiydi ancak herşeyi bağladığı yer çok saçmaydı. Bilim-kurgu beklerken film alakasız bir şekilde bitiyor. Ben 10 üzerinden 5.5-6 ancak veririm. Sinemada izlenecek bir film değil.
Zaman mekaniklileri hiçe sayılmış bilimsel hatalar içinde dans eden bir film yazar bari bi gidip interstealler izleseydide azaman mekanikleri hakkında bi kaç fikri olurdu...
Kanımca abartılmış bir film! Filmin sonun da hiç te "Waaauuuwww müthiş film yapmışlar!" olmadım! Biraz ortalamanın üzerin de bir film! Hatta film bittiğin de "Bu mu yani bu kadar övülen film?" bile dedim kendi kendime!
Bu filmi beğenmedim. Neden mi? spoiler: 1) Çünkü filmde "vay anasını, meğerse kadın geçmişi değil geleceği hatırlıyormuş" dedirten sürpriz dışında filmde izlemeye değer bişey bulamadım 2) Çünkü filmde bize geleceği gösteren bir dil öğreten ileri düzey medeniyete sahip varlıkların Ahtapotumsu ya da Kalamarımtrak bir görünüsünün olması bana çok komik geldi 3)Çünkü Louise'in gelecekte Çin generali ile yaptığı telefon konuşmasını hatırlaması mümkün değildir. Louise o konuşmayı o gün yapacak olsaydı gelecekte hatırlardı. Halbuki Louise'nin o kunuşmayı o gün aniden yapması mümkün değildir. Bu çok ciddi bir mantık hatasıdır. Geleceği meydana getiren bu günkü yaptıklarımız ve vermiş oldugumuz kararlardır. Henüz verilmemiş bir kararın meydana getireceği bir gelecek mümkün değildir. Bilemiyorum siz de kavrayabildiniz mi? 5) Nedense herkes gemilerin neden o bölgelere indiğini soruyor. Hiçkimse neden 12 adet gemi var diye sormuyor. Neden 20 gemi değil, ya da dünyada 7 kıta var neden 7 gemi değil de 12 gemi yeryüzüne iniyor? Hristiyan inancına göre Hz. İsa öldükten sonra geriye kalan 12 havari dünyanın çesitli bölgelerine gitmiş ve oralardaki insanlara o dönemki hak din olan hristiyanlığı tebliğ etmiş yani hristiyan bakış açısıyla insanlığı aydınlatmıştır. Filmde de 12 gemi dünyanın çeşitli bölgelerine inerek geleceği gösteren/aydınlatan bir dil öğretip gidiyor. Alın size gizli Hristiyan propagandası. İŞTE BU NEDENLERLE BEN FİLMİ BEĞENMEDİM...
Film diğer uzaylı filmlerinden çok başka bir yerde duruyor. İlk defa nasıl iletişim kurabiliriz sorusunu soruyor. Bence izlenmesi gereken 2016 nın iyi filmlerinden.
Bu film en az 15 dakika daha kısa olabilirdi.Sürekli tekrarlanan sahneler,ağır ağır akan bir hikaye, hep bir 'sabredin sonunda sizi şaşırtacağız havası'...Kötü değil belki ama kesinlikle daha iyi olabilirdi bence.
Filmin senaryosu fragmandan da görüleceği üzere her ne kadar tipik uzaylı istilası olsada bu tarifin kekte her zaman lezzet verdiği de bir gerçek;Hollywood'un uzaylılarla ilgili filmleri her zaman izlenir. Filmde şiddet ve cinsel içerikli herhangi bir sahneye rastlamadım bu konuda içiniz rahat olabilir, hafta sonu ailecek izlenebilir bir kıvamda. spoiler: Senaryoya gelirsek bana göre en ilgi çekici nokta ,artık yavaş yavaş alışmaya başlasak da, zaman ile ilgili kurmaca olmuş. Ayrıca dil biliminin tam anlamıyla bir bilim olduğu ve diğer bilim dalları kadar karmaşa ve matematik içerdiği vurgulanmış ki bu da benim bayağı ilgimi çekti, bilim-kurgu severleri üzmeyecek tarzda olduğunu söyleyebilirim. Filmde uzaylıları tam net olarak göstermemeleri yerinde bir karar olmuş, izleyicinin merakını sürekli diri tutuyor ve sanki bir hayal, bir rüya gibi onu sürekli sisli görüyorsunuz, bence ilginç ve güzel bir metod olmuş fakat sonda uzaylıların kaybolması bölümü amatörce olmuş buraya fazla kafa yorulmamış gibi gözüküyor. Oyuncu kadrosunda ise Amy Adams a diyecek birşey yok fakat diğer karakterler için daha uygun oyuncular seçilebilirmiş. Müzikler ve sesler gayet iyi.
Çok az yapim icin geçerlidir sadece hikayenin gücünü kullanarak insanları etkilemeyi başarmak. Ve başarabilen yapimlar ise deneyenlerden daha azdir. Arrival' de o filmlerden biri. Amerikalı yazar Ted Chiang'ın Story of Your Life adlı ilginç öyküsünü alıp daha da ilginç bir şekilde sinema görselliği ile birleştirip insanlara sunan yönetme Denis Villeneuve gerçekten iyi bir iş çıkarmış. Bu yıl ki Oscar ödüllerinde 8 dalda Oscar'a aday olan film bir çok yönden bunu hak ediyor. Yalniz bu kadar ovgulerle bezeli olan bu yapimin geneline baktiginizda her izleyici icin tatmin edici bir şekilde ilerlediğini söylemek zor olur. Bir kere bilim-kurgu filmlerinde aksiyon arayan sıradan izleyiciler için pek uygun bir yapim olmadiğini söylemem gerek. Çünkü filmde aksiyon sıfır. Genellikle karakterlerin karşılıklı iletişim ve sohbet-muhabbetlerine tanik oldugunuz, konuyu size ögretircesine ilerleyen bir yapım Arrival. O yuzden 120 dakika boyunca ayni tempoda devam eden konuşma sahneleri ile dolu bir film. Filmden beklentisi başka olan birçok izleyici için beklentilerinin dışında kalacağını belirtmek gerek. Kisacasi aradiginiz aksiyon ise o film bu film degil. Ama karmaşik bir ilerleyisinin ardindan size beyin firtinası yaptirtacak ve kendinizi sorgulamanızı saglayacak bir yapimsa dikkatinizi ceken tam olarak aradiginiz yerdesiniz demektir.
Filmin konusuna gelince olabildigince spoilerden uzak durarak bahsetmek gerekirse yine uzaylilarin dünyayı ziyareti temel olarak filmin ana gövdesini oluşturmuş. Ama bu sefer bir savaş yok. Dünyanin bir çok yerinde ortaya çıkan uzay gemileri ile devletlerin bu gemilerdeki yaşam formlari ile iletişim kurma çabasını izliyoruz. İşte bu anda devreye Louise Banks (Amy Adams) giriyor. Film boyunca çoğunlukla kendisinin yüzünü gördüğümüz yapımda kendisi Ian Donnelly (Jeremy Renner) ile birlikte başrölü oynamakta. Ve yine kendisi uzman bir dilbilimci olarak uzaylilarla kontaktlarinda onlarin dilini çözümlemek ve neden Dünya'ya geldiklerini öğrenmeye çalışmakta.. Bunun için bu gizemli ziyaretçilerin geliş sebebini çözümlemede onun ustaligini ve uzayli arkadaşlarin hem onu hemde seyirciyi etkileyen geliş sebeplerini ise film sonunda birazda ters köşe sayilabilecek şekilde öğreniyorsunuz. Film yapısı gereği içinde birçok teknik bilgi ve detayla dolu ve her saniyesinde bunlarin bombardimanina tutuluyorsunuz. Bu yüzden dikkatinizi bir an olsun ekrandan uzaklaştırdiginizda anlam kopukluğu yaşayabilirsiniz. Ama filmin son sahnesine geldiginizde sis perdesi aralanmaya başladığı o anda sizde herşeyi sevgili dilbilimci Louise Banks gibi görmeye başlıyorsunuz. Özetlemek gerekirse konusu ile sizi etkisi altina alan film gene bu konuya farklı bir görsellik ve anlatim katarak sizi etkilemeyi hedefliyor bunu da gayet güzel yapıyor..
Arrival genel hatları ile her şekilde kaliteli bir yapım olduğunu bağırıyor resmen size. Hele son 10 yildir sinema sektörünün Tekrar ve Yeniden yapimlarla abluka altina alindiğini düşünürsek böylesine Orijinal yapimlarin kalitesi, içeriği dolu film izlemek isteyen seyirciyide tatmin edecek düzeyde oluyor. Son yillarda kaliteli birçok film ile ayağa kalkan bilim kurgu tarzi yine kendi tarafinda etkileyici bir hikayeye sahip bu filmle adini duyuruyor. İstisnasız herkesin izlemesi gerek yapım size hem merak aşılarken hemde anlatımı ile etkilemeyi başaracak. Ama daha önce dediğim gibi aksiyonu bünyesinden atan yapımı sabırla ve dikkatle izlemeniz gerek. Bu yıl ki Oscar'larda birçok ödül alacağını düşündüğüm film şimdiden adını altın harflerle sinema tarihine yazdırdı bile...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.