Hesabım
    Karabasan
    Ortalama puan
    3,0
    49 Puanlama
    Karabasan hakkında görüşlerin ?

    14 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    5 Eleştiri
    3
    4 Eleştiri
    2
    3 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Adonis 3169
    Adonis 3169

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    30 Temmuz 2024 tarihinde eklendi
    ZAMAN KAYBI SOLUCANLA CANAVARMI BESLENIR ZİHİN YOKSUNLARI KARI HAMAM BÖCEGİ İLACI SIKSA GECECEK HALA EVCİLELESTİRİYOR APTAL APTAL İŞLER IYY OGKK
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    25 Şubat 2021 tarihinde eklendi
    “The Babadook”, senaryosunu, hikâyesini de kendi yazdığı 10 dakikalık “Monster” (2005) isimli kısa filmden uyarlayarak kaleme alan Jennifer Kent’in yönetmen koltuğunda oturduğu ilk (debut) uzun metrajlı sinema filmi…

    Prömiyeri, 17 Ocak 2014’de Sundance Film Festivalinde yapılan ve 22 Mayıs 2014 tarihinde ilk önce Avustralya’da vizyona girmesine karşın aradığı başarıyı ABD ile Avrupa’da yakalayan filmin, 6.8/10 (197.930 oy) ve 3.7/5 (25.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 8.2/10 (239 yorum) ve 86/100 (34 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları, bir “ilk film” için oldukça etkileyici…

    Ama biz yine de “The Babadook”u, sanat yönetmeni Alex Holmes ve görüntü yönetmeni Radek Ladczuk ile birlikte “(dondurucu derecede) ürpertici” ve “klostrofobik” bir atmosfer olarak tasarladıkları iç mekânlarda çeken Jennifer Kent’in, bu aşamadaki ana esin kaynaklarının David Lynch ve Roman Polanski olduğunu ifade ettiği (fakat kesinlikle her hangi bir şeylerini kopyalamadığı gibi bu ustaların hiç bir filmini de anımsatmayan) bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

    Zaten Kent’de bu söylemi ile bir anlamda filmin, sadece bu iki ustanın “tarzları” gibi kurgulandığını belirtmeye çalışmış o kadar…

    Bunun içinde, 2 milyon dolar gibi oldukça mütevazı bir bütçeyle çekilen ve nihayetinde de 10,3 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşmış olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe karşımızdakinin; teknik ve oyuncu kadro uyumunun tavan yaptığı filmlerden biri olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

    Hem de altı yaşındaki Samuel’i oynayan Noah Wiseman’ın senaryo okuyamayacak kadar küçük olmasına rağmen…

    Ancak kim ne derse desin, filmde (ABD’li ve Avrupalı izleyiciler için Victoria’n tarzı bir mimari ile özel olarak tasarlanarak inşa edilen) kocaman bir evde yalnız başlarına yaşayan bir ana ile oğul Amelia ve Samuel karakterlerini canlandıran Essie Davis ile Noah Wiseman’ın performansları tam anlamıyla birinci sınıf…

    Öyle ki, kimi zaman asap bozucu bir hal de alan “sıra dışı” davranışları nedeniyle etrafındakiler kadar izleyiciyi de çileden çıkartıyor bu parmak kadar Samuel…

    Elbette bu başarıda, başta film setinden hiç ayrılmayan Noah’ın gerçek annesi ile yönetmen Kent ve filmdeki annesi Davis olmak üzere, kendisiyle yakından ilgilenen istisnasız herkesin ciddi katkıları olmuş…

    Filmdeki teknik ekibe gelince…

    Kent’in daha önce yine beğenerek izlediğimiz ikinci filmi “The Nightingale” (2018) ile de birebir aynı…

    En azından besteci Jed Kurzel, görüntü yönetmeni Radek Ladczuk, editör Simon Njoo, casting direktörü Nikki Barrett ve sanat yönetmeni / prodüksiyon tasarımcısı Alex Holmes, yine Kent’in ekibinin omurgasını meydana getiriyorlar…

    Filmin hikâyesine de kısaca bir değinecek olursak…

    Bu konuda da söyleyebileceğimiz yegâne şey, sizin de herkes gibi neredeyse finale kadar, “Bu bir psikolojik gerilim mi, yoksa paranormal / haunted house bir korku mu?” ikilemi içinde gidip geleceğiniz biçiminde…

    Eğer bize, “Size göre bu, bunlardan hangisi?” diye soracak olursanız…

    Tabii ki de filmi henüz izlememiş olanların canını sıkmamak adına, “spoiler” verme alışkanlığı bulunmayan tarzımız gereği yanıtımız, “Onu da izleyerek siz bulacaksınız” olacak…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    O hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi tarz edinmiş sinemasever dostlara, “Yıllardır takibimizde olan Jennifer Kent’in, neredeyse ikinci uzun metrajlı filmi ‘The Nightingale’ (2018) kadar zekice kurgulanmış olan bu ilk filmini de izleme listeleriniz ile arşivlerinize eklemeyi etmeyi unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu bağımsız film için önerimiz de aradan geçen bunca zamana karşın halen izlemediyseniz, olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler…
    Rogojin
    Rogojin

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    30 Ekim 2020 tarihinde eklendi
    Babadook, bir annenin yaşadığı travmaları bir korku hikayesi üzerinden çözüşünü yada bu travmalarla başa çıkmasını ya da en doğru deyişle bu travmalarla uzlaşmasını anlatıyor. Filmin en ilgi çekici yanlarından biri çok başarılı iki oyuncusu. Ayrıca olayların yaşandığı mekanın yani evin kullanımı sıradışı olmasa bile ağırlıklı renk kullanımı dikkat çekiyor. Amelia’nın sakin görünüşüne uyan ama bir yandan da bir ağırlık hissi veren çok koyu bir renk söz konusu burada. Senaryonun çok iyi olduğunu söyleyebilir miyiz, bilmiyorum; çünkü filmin ilk çeyreğindeki müthiş etkileyici görüntüler, atmosfer, gerilim hissi ve bu gerilimin doğa üstü bir olaydan değil de son derece doğal ve/ama etkisi geçmemiş bir takım korkunçlukların sonucu olduğunu öğrendiğimiz bir bölüm burası. Amelia’nın, oğlu Sam’le ve etrafındaki insanlarla olan ilişkisinden bastırılmış bir şekilde yaşayan öfkesinin dışarı çıktığı son çeyreğe kadar da bence bu atmosfer ve gerilim iyi bir şekilde sürdürülüyor. Sonrasında, yani artık çizginin öte yanına geçildiğinde filmin ilk kısımlarında kurulmuş bu dengeli ve etkileyici gerilim bir şekilde tam anlamıyla aynı çıtayı yakalayamıyor. Bunun sebeplerinden birisi yönetmenin kasıtlı olarak korku filmi atmosferi yaratma hissini geriye çekerek amelia’nın iyice bozulmuş psikolojisine odaklanmamızı istiyor olması da olabilir; ama bir şekilde buralarda aksayan şeyler var. Sonuç olarak; filmin ikinci yarısının ilk yarısına kıyasla bir ya da bir kaç adım geride geldiğini söyleyebiliriz. Bir annenin anne olmak, eş olmak, kayıp ve yas hissinin ağırlığı sebebiyle hayata adapte olamamak ve kendi gerçekliğiyle yüzleşememesi meselelerini doğa üstü bir hikaye üzerinden anlatırken film ilk yarıda dikkat çekici, merak uyandırıcı bir ritm yakalıyor, ve sonra bu ritmi biraz bozuyor ve hikayesini bu şekilde tamamlıyor.
    Aamir Khan
    Aamir Khan

    Takipçi 465 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    6 Ekim 2019 tarihinde eklendi
    Nereye gitsem karşıma bu film çıkıyor alakasız film yorumları okurken bile bu filmden söz edenler vardı. En son mutlaka izlenmesi gerekenler arasında görünce açıp izledim. Ama yanlış bi film izlediğimi düşündüm çünkü abartıldığı kadar özgünlük gerilim gizem heyecan hiç birini göremedim korkudan bahsetmiyorum bile. Acaba filmden anlamadım mı diye düşündüm. Tekrar izliyim dedim ama ikinci kez izlenecek bi film değildi izlemedim. Hele korku figürümüz babadook karakteri tam bi fiyaskoydu o nasıl basit çocuksu bi görüntü. Yaratığın şekli bu kadar basit olmasa aslında ana tema güzeldi. Eh işte diyeceğim bi filmdi taaki finalini görünceye kadar. Bu filmin nesi bu kadar şişirildi cidden anlamadım. Sorun bende olabilir! O değilde o çocuk karakteri boğasım geldi Allah'ım böyle bi çocuk insanı öldürür. Evlat olsa sevilmez lafı bu çocuk için. Çevremde bu tarz çocuklardan var maalesef. Anne rolünü çok güzel oynadı baş karakterimiz inanılmaz sabırlı ve anlayışlı sevgi dolu bir anneydi bu açıdan beğendim. Ve uykusuz rolünü o kadar iyi oynadı ki adeta bizede o yorgunluğu ve uykusuzluğu yaşattı diyebilirim. Bunun dışında pekte bi artısını göremedim imbd daha düşük olupta bundan çok daha iyi filmler gördüm. Yinede takdir sizin. spoiler:

    Allah'ım bodrumunda yaratık beslemek nedir hemide solucanla... ne olduda yaratık bi anda onları ele geçirmekten vazgeçip pısırıklaştı. Ne olur atladığım bi yer varsa anlatın bende anlayayım. spoiler:
    Ilknur K
    Ilknur K

    Takipçi 1.243 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    26 Temmuz 2016 tarihinde eklendi
    Filmin bazı yerleri güldürmese gereken gerilimi yaratmışlar diyeceğim ama filmi çok eline yüzüne bulaştırmışlar. Tam scary movie'ye malzeme olacak cinsten.
    HunterxHunter
    HunterxHunter

    Takipçi 2 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    23 Haziran 2016 tarihinde eklendi
    Sıklıkla karşıma çıkan yabancı korku filmleri genel olarak 'ruh,şeytan,hayalet' türk yapımı filmler ise 'cin' gibi kavramlar işlenerek insanların korku duyusunu uyardımaya çalışıyor.Sıklıkla aynı konudan bahseden filmler bir zaman sonra insanın içinde derin bir yara yaparak insanı içten parçalıyor.Ama bu film tipik korku sinemasına bakışı biraz da olsa başarmış bulunmaktı.Yaklaşık 1.30 Saatlik filmde Korku unsurunu yeterince göstermemeleri gerçekten iyi bir fikir gösterseydiler sıkıntılı olurdu klasikten başka bir şey olmazdı.Filme gelirsek korku sinemasını seven insanlar için bu filmi önermiyorum.Korkmazsınız zaten bu film psikolojik gerilim olarak adlandırılan bir yapım.Korku arıyorsanız bu filmden uzak durun.Filmin sonu aslında gizli bir subliminial taşıyor.Benim açımdan izlediğim en değişik özgün film olması özelliği gösteriyor
    Yaşar A.
    Yaşar A.

    14 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    21 Haziran 2015 tarihinde eklendi
    Bünyesinde evcilleşmiş bir canavar bulunduran belkide ilk ve son filmdir. Sonunda canavarın evcilleşmesi cidden Saçma olmuş ama onun dışında film genellikle gerilime dayalı kurulmuş. Anlık korku yani zıplatma Dediğimiz sahneler pek yoktu. Konu da iyiydi. Kesinlikle izlenmesi gereken bir film bence. AMA BENI EN ÇOK RAHATSIZ EDEN ŞEY; YINE BIR KORKU FILMI VE YİNE BIR MUTLU SON BEN ARTIK CIDDEN MUTLU SONLA BITEN KORKU FILMLERINDEN SIKILDIM. ÇOK AMA ÇOK IYI BIR KORKU- GERİLİM FİLMLERİ İZLEYEN BİRİSİ OLDUĞUMU DÜŞÜNÜYORUM AMA MUTLU SONLA BITMEYEN KORKU FILMI AKLIMDA PEK YOK. ŞEYTAN ÇARPMASI DIYE BİR FİLM SERISI VARDI SADECE O AKLIMA GELIYOR.
    Müge Y
    Müge Y

    4 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    12 Ağustos 2015 tarihinde eklendi
    Film psikolojik gerilim adına gerçekten güzeldi. Fakat bu son bu filme hiç yakışmamış. En büyük eksisi ise Fredy'nin siyah giymiş haline benzer o karabasanı fiziksel olarak göstermeleri olmuş. Seksenlerde olsaydı hak verirdim.
    Bond A.
    Bond A.

    4 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    10 Mart 2015 tarihinde eklendi
    Korku filmi severler için çok vasat... Ben Beğenmedim
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    1 Ocak 2015 tarihinde eklendi
    Jennifer Kent isminde bir yönetmen duymamıştık. İlk uzun metrajlı filminde oldukça zor bir tercih yaparak korku-gerilim türünde bir örnek sunuyor seyircilere. Yılın sürprizlerinden biri. Başarısını "korkutuculuğundan" değil, geriliminden, hatta psikolojik-geriliminden ve dram tarafının ağır basmasından alıyor. Muhteşem oyunculuklar filme çok şey katıyor bir de. Son dönemde izlediğim en kusursuz performanslardan birini sergilemiş Essie Davis. Çocuk oyuncu Noah Wiseman, eğer sektörde kalırsa ileride kendisinden söz ettirir gibi duruyor, kesinlikle muhteşem. Zor bir hayatı paylaşıyor anne ve oğul. Bazen birbirlerinin en büyük destekçileri, bazen ise işler çekilmez hale geliyor iki taraf için de. Bir aile dramını eksiksiz biçimde yedirmeyi başarmış gerilimin içine yönetmen Kent. Ana hikayede korku unsurları da ilerlemeye devam ediyor bu arada. Çekim teknikleri ile, kamera açılarıyla, kurgusuyla, türe yeni bir soluk getirmeyi başarmış, bunu daha ilk beş dakikanın ardından fark etmek mümkün. Türün ihtiyacı olan unsurlar bunlar. Konsantre olabilirseniz eğer, sizi de filmin içine çekip özellikle bazı sahnelerde etkilemeyi başarıyor. O kadar ıvır zıvır film içinde şöyle sağlam bir şeyler arayanlara önerilir.
    jamesbond-2
    jamesbond-2

    Takipçi 1.684 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    16 Kasım 2014 tarihinde eklendi
    Az oyuncu var olanlar da son derece mükemmel oynamışlar,korku dersek türünü yanlış belirtmiş oluruz daha çok gerilim ve dram tarzında,başarılı bir yapım sonu daha farklı olabilirdi 7/10
    Ahmet A.
    Ahmet A.

    Takipçi 9 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    27 Ağustos 2014 tarihinde eklendi
    Korku filmi diye giderseniz eğer benim gibi hayal kırıklığına uğrarsınız. imdb puanının yüksekliği filme gitme sebebimdi.Umduğumu bulamadım vasat bir dram filmi
    Önder Y.
    Önder Y.

    Takipçi 72 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    19 Ağustos 2014 tarihinde eklendi
    Film muhteşem olmuş,korku filmi niyetine değil gerilim filmi niyetine izlerseniz size herşeyiyle fazlasını veriyor.İlk başlarda güzel film bu mu diyebilirsiniz,ama daha sonra gerilim hat safhaya geliyor.Oyunculuk muhteşem,filmdeki oyuncu sayısı bir elin beş parmağını geçmez ama başrol oyuncusu anne ve çocuk rolündeki kişiler çok gerçekçi oynamış.Annenin size verdiği psikolojik gerilim anlatılmaz,sanki sizi filmi yaşatıyor.Beklentilerim kat ve kat fazlasını buldum.Gerçekten muhteşemdi.
    Ata Kalinyazgan
    Ata Kalinyazgan

    Takipçi 204 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    17 Ağustos 2014 tarihinde eklendi
    (...) Aslen oyuncu olan ve ilk uzun metrajına soyunan Jennifer Kent, The Babadook'da 2005 yapımı kısa filmi Monster'ı taslak olarak ele alıyor. Hikayenin ana şablonunu koruyarak çok daha derinlikli bir işe girişiyor. Sorunlu oğlu Samuel'in doğduğu gün dul kalan Amelia, aradan yedi yıl geçmesine rağmen yaşadığı trajediyi üzerinden atamayan, üzüntülerini baskılayıp ruhsal sorunlarını göremeyen bir anne. İkilinin hayatı ise, bir gece "Mister Babadook" isimli kitabı okumalarıyla kabusa dönüşüyor. Böyle, bilindik duran hikaye, anne-oğlun evlerini ele geçirdiğini düşündükleri Babadook adındaki varlığın, kötücül bir canavardan çok, ikisinin kesişen acılarının bir çeşit yansıması olduğu açığa çıktıkça çok daha kapsamlı ve özgün bir hal alıyor. Damakta ayrıca bir psikolojik dram tadı bırakan filmin amacının da izleyiciyi korkutmaktan ziyade farklı yönden etkilemek ve düşündürmek olduğu anlaşılıyor.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top