İngilizce'de Predestination Paradox olarak bilinen paradoksun aktarılmaya çalışıldığı bir film olmuş. Yalnız bu paradokstan haberi olanlara şunu söylemek isterim ki, film sadece paradoksun aşılamayacağı konusu üzerinden yürümüş. Yani Back to the Future veya Terminator'daki gibi bir sonuç beklemeyin.
Bilimkurgu, zaman yolculuğu gibi kavramların dahil olduğu bir film izleyecekseniz beklenti biraz yüksek oluyor haliyle. Film, başlarda sanki hikaye büyük bir gizeme dönüşecek ve size vay be! dedirtecek gibi ilerliyor ama ortalarına geldiğinizde hemen hemen hikayeyi çözüyorsunuz ve bu hikayede ne aman aman bir zeka, ne de oturmuş bir kurgu var. Bütün hikaye, bir adamın farklı zamanlarda başka kişilikteki hayatı. Özgün bir hikaye değil, senaryo eksik kalıyor. Türk dizilerindeki kimin eli kimin cebindenin bilimkurgu ile soslanmış ve zaman yolculuğu gibi popüler bir malzeme eklenmiş hali.
Paradoks bir hikayeyi konu alan filmde mantık hatası aramanın filme haksızlık olacağı kanaatindeyim. Zaman kavramının kendisine yeni bir yol çizdiği filmde fizik kurallarına aykırılık olsada (Bir nesne aynı anda birden fazla yerde bulunamaz) filmi film yapan öğede bu. Beyin yaktıran tarafı asla yok ama izleyiciyi içine çeken hoş bir film.
Predestination aslında bir kısa öykü uyarlaması ve yönetmen kardeşlerin 4. filmi.. tüm bu 'mantık yok' diyen einstainları ve 'senaryo çok kötü' diyen oscar ödüllü site eleştirmenlerini buruşturup çöpe atın çünkü 'kendi kuyruğunu yiyen yilanın sonsuz döngüsü'nü ve 'zamanda yolculuk' gibi hem kısır hemde cılkı çıkmış konuyu 'transeksualite' ile harmanlayarak sadece 100 dakikada Ethan Hawke in yaratıcı oyunculuğu ile başarılı bir şekilde kotarıyor film..
Bu film daha önce hiç dikkatimi çekmemişti. Hatta filmin fragmanını izleyince bile heyecanlanmadım. Ama iyi yorumlara karşılık ben de filmi incelemeye karar verdim. Filmin ilk 45-50 dakikası bara giren gizemli bir adamın barmene anlattığı öykü ile geçiyor. Ben de "acaba yanlış filmi mi açtım, bunun konuyla ne alakası var" diye düşündüm bir süre. Ve bu andan hemen sonra hikaye oldukça derinleşmeye ve ilginçleşmeye başladı. İşte o zaman gözümü bir türlü ekrandan alamadım. (aslında önceden de alamamıştım ama şimdi oldukça sağlam bir sebep vardı) Ayrıca filmin sonu var ya? İşte o filmin tamamını izlenesi kılıyor ve oldukça ilgi çeken bir film olarak akıllarda kalmayı başarıyor.
Ethan Hawke, filmde başarılı bir iş çıkarmış. Oyunculuğu son zamanlardaki filmlere nazaran yükselişe geçmiş. Yönetmenler de ayrıca yükselişe geçmiş. Her ne kadar bu film yaygın olarak bilinmese de, mutlaka bilinmeli ve izlenmeli. Mutlaka tavsiye ederim. Bu arada filmin olumsuz yönü ise belki 1-2 mantık hatası (aslında olduğundan da emin değilim) ve süresinin biraz kısa olması. Yani film süreye tam uyum sağlamış ama mesela film 120 dakika bile olaymış tadından yenmezmiş. İşin özüne gelirsek, bilimkurgu filmi sevenlerin mutlaka kaçırmaması gereken bir film! İlk vakitte izleyin! 4/5
'Bir adam bara gelir ve barmenle sohbet etmeye başlar ve kendisini 'Evlenmemiş anne' olarak tanımlar. Barmen meraklanınca anlatır...
Kendisi bir kız çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve doğumdan hemen sonra bir yetimhanenin önüne bırakılmıştır. O yüzden genç bir kızken kendi kendine söz vermiştir, 'Bir gün bir çocuğum olursa asla onu terk etmeyeceğim' diye. Ama bir gün karşısına bir adam çıkmış ve onu kandırmıştır, adamla beraber olmuş ve hamile kalmıştır ve bu arada adam da ortadan kaybolmuştur.
Doğum çok ama çok zorlu geçmiş, sonunda bir kızı olmuştur. Doğumu gerçekleştiren doktorlar, başta rahmi ve yumurtalıkları olmak üzere bütün üreme organlarını aşırı tahribattan ötürü almak zorunda kalmış ve bu arada onun vücudunun içinde erkek organları da taşıdığını görmüş ve onu bir erkeğe çevirmişlerdir. O hastanede iyileşmeyi beklerken bebeği hastaneden çalınmıştır... O gün bugün sokaklarda sarhoş biçimde dolaşmaktadır...
Öykü barmeni çok etkiler. Zaten barmen öyle sıradan bir barmen değildir, bir nevi zamanda yolculuk ajanıdır. Bizim adama, 'Gel seninle geçmişe gidelim ve sen seni kandırıp sonra terk eden o adamı bul' der. Adam kabul eder ve birlikte zaman makinesine biner, hamile kaldığı zamandan biraz öncesine giderler. Barmen adamı orada bırakıp 9 aydan biraz fazla ileriye gider ve hastanede doğmuş olan kız çocuğunu çalar, sonra o bebeği 18 yıl önceye götürüp bir yetimhanenin önüne bırakır. Sonra 18 yıl ileri gider ve adama geri döner. Adam o sırada bir genç kızla birlikte olmuştur. Adamı alır ve bugüne geri getirir. Aslında adam, kendi kendisinin hem annesi, hem babasıdır. Ve biraz sonra anlarız, barmen de adamın biraz daha yaşlanmış halidir sadece. Öykünün sonunda barmen, vücudundaki sezaryen izine bakar ve 'Ben nereden geldiğimi biliyorum ama peki ya siz Zombiler, siz nerden geliyorsunuz' der...
Öncelikle söylemek istediğim bir şey var bu filme ''vasatın altında'' ''berbat'' yorumunu kullananlara sakın ola aldanmayın.Her ne kadar bir kaç mantık hatası olsada (ki buda paradoks olayın kaynaklanıyor) hem sürükleyici hemde bilim kurgu yönünden tatmin eden kaliteli bir film var karşımızda.Film son 40 dk'ya kadar dram-bilim kurgu türünde devam etsede son 40 dk'ya geldiğimizde film bize bütün kapılarını açıyor.Ama yanlış anlaşılmasın ilk 50dk dada hçbir şekilde sıkılma veya sürükleyici olmama gibi bir durum yok.Hele ki son 40 dk vede finali izlerken ''Oha lan yuh'' dememeniz tabiri caiz ise imkansız.Ama şuda varki bu filmi sinemada iyiki izlememişim çünkü film bittiğinde illa geri sahnelerden bir yeri açıp kafamdaki deli soruların cevebını bulma ihtiyacı doğuyor.Sadede geleyim 2014 yılında çıkan en iyi bilim kurgu filmlerinden birisi içinde gerilim,aksiyon,dram vede sürükleyicilik olunca yemede yanında yat filmlerden birisi.IMDB'den daha fazla puan beklerdim ama olsun benim puanım ise: 8.2/10
Filmi ilk zaman yoculuğunda çözdüm. Aslında beni çokta şaşırtmadı. Film kurdu olmak da bu olsa gerek. Artık bu tarz sonları çözebiliyorum. Ama dönemin kaliteli filmi.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.