Hesabım
    Bensiz
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Bensiz

    İşte hayat bensiz de yaşanıyor!

    Yazar: Misafir Koltuğu

    Ahmet Küçükkayalı’nın bu hafta vizyona giren filmi Bensiz, kendi çapında bir futbol yıldızı olan kahramanı Necip’in son playoff maçında sert bir müdahale sonucu felç olmasından sonraki hikayesine odaklanıyor. Necip aldığı darbe nedeniyle tamamen felç oluyor ve film boyunca onu hep bu paralize halde izliyoruz. Böyle anlatıldığında bile Bensiz’in erdemi ortaya çıkıyor aslında, çünkü batılı örnekleri Kelebek ve Dalgıç ya da İçimdeki Deniz gibi filmlere benzer şekilde sinemamızda bildiğim kadarıyla bir ilk, felçli bir kahramanın anlatılması.

    Elbette insan ana karakteri felçli olan bir filmden yine dünya sinemasındaki örneklerdeki olduğu gibi kahramanın iç dünyasını (dış dünyası diye bir şey pek olamadığı için) görsel ve estetik stratejilerle anlatmasını bekliyor. Bu stratejilerin en tipik olanı dünyayı onun sınırlı gözlerinden göstermek mesela. Oysa Bensiz, Necip’in içindense daha çok dışında olup bitenlere odaklanıyor. İşin doğrusu karakterimiz bir konu mankeni gibi, çoğu zaman da zaten plastik bir mankeni andırıyor. Film onun hastahaneden eve çıktıktan sonraki ilk gününde geçiyor. Dolayısıyla eve gelen ilgili ilgisiz birçok insan, yeğeni ve arkadaşı, özensiz bakıcısı, eski sevgilileri, daha birçok tip, film boyunca bir durum komedisi sergiliyorlar neredeyse. Eski sevgilisi ondan dertli, yeğeni hep onun gölgesinde kalmış ve onu sevmemiş, eve gelen takım taraftarları aslında onu merak ettiklerinden değil takımları adına güç gösterisi yapmak için geliyorlar, ona abilik yapmış bir kişinin aslında eve (pek de manasız bir şekilde) hırsızlık için gelmiş olduğu anlaşılıyor…Evet, yani aslında film Necip’siz ilerliyor. Kimsenin onu pek düşündüğü yok. Küçükkayalı filmi, başta hikayesini karakterinin sıkışmışlığı ve hissetikleri üzerinden kurmadığı için hayal kırıklığı yaratsa da sonradan bu tercihin nedeni ortaya çıkıyor. Yönetmen onun dışındakilerin dertlerini ve motivasyonlarını anlatarak aslında fazlasıyla bencil bir mikrokosmosu teşhir etmenin peşinde. Belki de Necip’in bu hale gelmesi, onların gerçek motivasyonlarını ortaya çıkarıyor. Taraftarın, kadınların, yeğeninin, abi dediklerinin onu sevip sevmediği ancak o, o olmaktan çıktığında belli oluyor. Bensiz’in erdemi işte bu.

    Bu durum komedisinin tek kötü yanı, zaman zaman kaba ve inandırıcılıktan uzak, abartı bir hale dönüşebilmesi. Belki burada komedinin dozu bir miktar düşürülse, karakterler daha derinlikli olsa, film hedeflediğine daha da yaklaşabilirmiş.

    Öte yandan film Necip’i de hiç konuşmayan ve tepki vermeyen, tamamen süs bir karakter olmaktan kurtarabilmek adına ara ara onu organik bir doku içerisinde kapana kısılmış ve ne yapacağını bilmez halde gösterdiği sekanslarla da tasvir ediyor. Özellikle kadınlarla olan ilişkilerinde Necip’i bu durumda izliyoruz, birşey söylemek istiyor, dahil olmak istiyor ama olamıyor. Onun çaresizliğini ‘görebiliyoruz’. Bu sahneler Necip’in iç yolculuğunu tasvir etmeye yarayan, sanat yönetmenliği de gayet başarılı sahneler.

    Filmin sonunu ifşa etmemek gerek ama şunu söyleyebiliriz ki Bensiz’in vardığı mutlu final de yine filmin yapmaya çalıştığı şeyi zedeleyen bir unsur. Necip’siz akıp giden dünyanın tüm kusurlarına rağmen yine de Necip’e mutluluk getirmesi bizim sinemamıza özgü risk almama düşüncesinden. Zaten böyle bir duruma düşmüş bir karakterin dünyasını iç karartıcı bir şekilde sonlandırmamak, ümit vermeye çalışmak belki anlaşılır ama Bensiz yine yan karakterleri gibi inandırıcı olmayan bir mizansenle sona eriyor. Küçükkayalı’nın filmi, meselesi ile yeni, işçiliği ve oyunculuğu ile başarılı, hikaye anlatım tercihleriyle zaman zaman problemli olsa da son tahlilde izlemeye değer bir yapım. Çevremizdeki hayatın trajikomik bir şekilde sürdüğünü görmek, tanık olmak ama onun kusurlarına müdahale edememek kadar acı bir şey olmamalı.

    Murat Tırpan

    http://www.twitter.com/daniska

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top