Hesabım
    Hitler'e Suikast
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Hitler'e Suikast

    13 dakika, tüm insanlık tarihini değiştirebilirdi

    Yazar: Alper Turgut

    Tarihin en meşhur, en bildik ve en kanlı diktatörü Adolf Hitler’in, Nazi ordularını, Polonya’ya sokmasının ardından, Almanya, adeta zafer sarhoşluğu yaşar. Muhalifler, komünistler, azınlıklar, canlarının derdine düşmüş, ırkçılık hızla yükselişe geçmiştir. Kendi halinde müzisyen bir marangoz olan Georg Elser, bu amansız belanın büyüyeceğini ve dünyayı saracağını görür ve tek başına Führer’i (önder) durdurmaya çabalar. Evet, Hitler’e Suikast” (Elser – 13 Minutes), tarihin akışını değiştirmeyi, kıl payı kaçıran bir adamın gerçek öyküsünü kurguluyor. Başarısız olsa da, o bir kahramandır artık, ders kitaplarında, pullarda, heykellerde, resimlerde, hatıraları ve cüreti, gelecek kuşakların sorumluluğunda.

    Çöküş ve Deney gibi iki müthiş filme imza atmış olan Oliver Hirschbiegel, Hitler’in peşini bırakacak gibi görünmüyor. Soykırıma dair projeler, elbette her sene çekiliyor, ancak Almanya’nın penceresinden, insan kasabına bakmak, haliyle daha değerli ve önemli. Biz, 20. yüzyılda iki kez dünya savaşı başlattık, hem Avrupa’yı, hem de kendi ülkemizi yaktık, yıktık, viran eyledik, üçüncüsü olmasın demenin, en mantıklı yolu, bu olsa gerek. Artık her Alman, ders müfredatında, pişmanlığı ve utancı öğreniyor, kendini üstün görmenin, dizginsiz nefretin, ölümcül öfkenin, sonuçlarını bilerek büyüyor, atalarının hatalarına düşmemek adına…

    Hitler’e Suikast filminin başrollerini, Christian Friedel, Katharina Schüttler ve Burghart Klaußner sırtlamış. Öyle cayır cayır aksiyon yok filmde, ağır bir tempo, dönemin ruhuna uygun bir karamsarlık, psikolojik yıkımın ve acının aktarımı, o kadar. Çünkü faşizm, iyimserliği yok eder, yaşam sevincini ortadan kaldırır, ayrıştırır, aşağılar, işkence eder, kurşuna dizer, fırında yakar, gaz yağmurunda son nefesini alır. İyi yok, doğru yok, akıl yok, duygu yok, vicdan yok. Robotlaşan tek tip insanlar, Deli Onbaşı Hitler’in kurulmuş oyuncaklarıdır artık.

    Evet, başta söyledik, Polonya işgal edilmiştir, 1 Eylül 1939’da (işte bu 1 Eylül, bugün dünya barış günü olarak kutlanmakta), iki ay sonra, Münih’teki büyük bir birahanede, Hitler, törene katılacaktır. Marangoz Georg, imkânsız olanı kafaya koyar, kellesini ortaya atar, bomba yapar ve binaya sokar. Bomba, itinayla konuşma alanı yakınına yerleştirilmiştir, şimdi sırada Führer ve baş yardakçılarını havaya uçurmak vardır. Plan, 13 dakikayla başarısız olur, Führer, patlamadan kurtulur. Sıradan bir adam, Nazi Almanya’sının baş düşmanıdır artık, cesaretinden korkanlar, onun tek başına olduğuna inanmazlar. 36 yaşındaki Elser için yaklaşık altı sene sürecek, fiziksel ve psikolojik sorgu, işkence, özel muamele ve hapislik dönemi başlamıştır.

    O, elbette bir komünist idi, ancak örgütlü ve partili değildi. Bilinçliydi, kimseyi tehlikeye atmak istemedi, bağımsız hareket etti. Sorgusunda; Adolf Hitler, Hermann Göring ve Joseph Goebbels’i, daha fazla kan dökülmesin ve başta işçi sınıfı olmak üzere, yoksul halk, artık mutlu olsun diye öldürmek istediğini söyledi. Evet, resmen sabun köpüğü kıvamında, izle ve unut tipi klasik yaz filmlerinin parsellediği sinemalarımızda, ayrıkotuna da şans vermek, böylesi akılda kalıcı bir yapıtı seyretmek gerek...

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top