Senaryosunu da, Cem Akaş ile beraber yazan Ozan Açıktan'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "Silsile", yeni nesil Türk sinemasının "neo - noir" tarzda kurgulanmış, eli yüzü düzgün filmlerinden biri olarak geliyor karşımıza...
Vizyona girdiği yıl sinema salonunda beğeni ile izlediğimiz filme, aynı Ozan Açıktan'ın 9 Temmuz 2021 tarihinde Netflix platformunda yayın akışına dahil edilen "Geçen Yaz" isimli filminin aklımıza düşürmüş olması nedeniyle bir kez daha göz atarak sizler için yorumlayalım istedik...
Gelin isterseniz, hikayesi gecenin bir yarısı başlayıp ertesi sabahın ilk ışıklarına kadar süren "Silsile"ye biraz daha yakından bakalım...
Bir kutlama partisinde birbirlerini yeniden görerek tutku ile bakan eski sevgililerden Ece (Nehir Erdoğan), Amerika'dan o gün dönmüş olan Cenk'i (İlker Kaleli), Karaköy'de kalmakta olduğu binada ziyaret eder...
Ki bu bina o an için aslında, aynı zamanda Ece'nin nişanlısı da olan meşhur iş insanı Faruk'un (Tardu Flordun) kaçak olarak restore ettirmeye çalıştığı köhne bir mekandır...
Neyse...
İşte tam da bu ortamda eski günleri yad ederek sevişmeye başlayan çift den Cenk, evde tek başlarına olmadıklarını fark ederek, ışıkları açtığında önce kaçarak kurtulan genç olanı ardından da boğuşmak zorunda kaldığı ikinci hırsız ile karşılaşır...
Merdivenlerden düşerken kafasını çarparak ağır yaralanan ikincisinin durumu hiç de iç açıcı değildir...
Olaya adının karışmasını istemediği Ece'yi evden, otoparktaki aracına doğru gönderen Cenk, telefon ile doğrudan polis veya ambulans yerine Faruk'u arayarak yardım ister...
Ve olay yerine ilk olarak da, ambulansı arayacak olan Faruk'un avukatı Merve Sönmez (Esra Bezen Bilgin) intikal eder...
Derken...
Yaralının ölmesi halinde Cenk'in cinayet ile suçlanarak yargılanacağını, kendisinin başının da ruhsatsız bina nedeniyle derde gireceğini fark etmesi üzerine, olaya ilişkin değişik bir senaryo yazmaları gerektiğini düşünen ve o yüzden de yaralıyı Cenk ile beraber sokağın ortasına taşıyan Faruk'da nihayet çıkar gelir...
Tabii Faruk'un bu yeni senaryosunun geçerlilik süresi bir iki dakikayı geçmez...
Zira hırsız sandıkları yaralı, Faruk'un binasını boyaması için Cihan (Serkan Keskin) tarafından tutularak, binanın anahtarının da verildiği boyacı Tayfun (Emrah Özdemir), kaçarak kendini sokağa atan genç de onun kardeşi Kılıç'tan (Ertuğrul Aytaç Uşun) başkası değildir...
Yalnız mevzunun, otoparktaki aracına doğru ilerlemekte olan Ece ile mahalledeki arkadaşlarını da arayarak olay mahalline toplayan Kılıç arasında yaşanan, oldukça gerilimli bir başka kısmı daha mevcuttur ki, o da filme bambaşka bir renk katmasını beklediğimiz çok ayrı bir konu...
Dakika 45...
Yani henüz gece yeni başlıyor ve sabaha da daha çok var...
Daha sonra "Limonata" (2015), "Karakomik Filmler: Kaçamak" (2019) ve "Karakomik Filmler: 2 Arada" (2019) ile de adından fazlasıyla söz ettirmiş olan Ahmet Sesigürgil'in görüntü yönetmenliğini yaptığı ve özellikle Tardu Flordun, Serkan Keskin ve Ertuğrul Aytaç Uşun'un performansları ile göz doldurduğu bu filmi, bugüne kadar fırsat bulup da izlememiş olanlara hararetle öneririz...
Keyifli seyirler,