Agatha Christie'nin kaleme aldığı, belki de tüm zamanların en ünlü cinayet romanı olan Murder On The Orient Express'in beyazperdeye bu sefer Kenneth Branagh tarafından uyarlanmış versiyonuyla karşı karşıyayız. Ama neredeyse herkesin bu romanı bilmesine rağmen, benim hiçbir fikrim yoktu. Murder On The Orient Express'in ne daha önceden çekilmiş bir filmini izledim, ne de orijinal romanını okudum. Bu yüzden bu filme olabildiğince açık görüşlü bir şekilde, tam olarak ne yaşanacağını bilmeden gittim.
Eğer hikayeyi bilmiyorsanız; "Dünyanın en başarılı detektifi olan Hercule Poirot, tatile çıkmak için İstanbul'dan Doğu Ekpresi'ne biner. Birkaç gün sürecek olan bu yolculukta trende kimse birbirini tanımıyordur. Ve bir cinayet işlendiğinde, Poirot yeniden işine dönüp katilin kim olduğunu bulmaya çalışır."
Eğer bu romanın büyük bir hayranıysanız ya da benim gibi hikayenin içeriğini ve finalini bilmiyorsanız, Murder On The Orient Express'i izlerken iyi vakit geçireceksiniz. 1974'de çekilen aynı adlı filminden sonra bu film birazcık "reboot" gibi görünse de, hiç olmazsa bu filmin var olmak için bir sebebi var. Son zamanlarda çıkan Poltergeist ve Flatliners gibi son derecede sıkıcı ve gereksiz "reboot"lardan ziyade Murder On The Orient Express, eski usul bir şekilde çekildiğinden dolayı bilindik hikaye için gerekli bir uyarlama gibi hissettiriyor. Bu da Kenneth Branagh'ın yönetmenlik kabiliyetleri sayesinde gerçekleşiyor.
Murder On The Orient Express, son zamanlarda vizyona giren çoğu film gibi saniye başı kamera açısı değiştirmiyor, onun yerine uzun ve geniş açılar kullanıyor. Bu sayede atmosfer seyirciye güçlü bir şekilde yansıtılıyor. Bu yüzden Branagh, bu filmi yönetmek için harika bir seçim olmuş. Ayrıca Poirot rolünde Branagh resmen döktürmüş, hatta şu ana kadar beyazperdede Poirot'u canlandırılan oyuncuların içerisinde en iyisi diyebilirim.
Ayrıca Branagh dışındaki bütün oyuncu kadrosu da inanılmazdı. Zaten böyle dev bir kadrodan böyle bir sonuç beklenirdi zaten. Ama benim için şaşırtıcı derecede ön plana çıkan oyuncular; Josh Gad, Daisy Ridley ve Johnny Depp'di. Bu oyuncular, filmde düşündüğünüz kadar fazla görünmese de bulundukları her sahneyi çalmayı başarıyorlar. Johnny Depp'i uzun bir zamandan sonra abartısız bir rolde görmek güzeldi, Josh Gad'in karakteri şaşırtıcı derecede gerçekçi ve ciddiydi, Daisy Ridley ise bu filmde Star Wars'un dışında da harika işlere el atabileceğini kanıtlamayı başarmış. Onu daha fazla filmde görmeyi çok isterim doğrusu.
Ve tahmin edebileceğiniz gibi, prodüksiyon dizaynı, kostümler, müzikler, kısacası teknik bakımdan her şey kusursuzdu. Bu bakımdan eğer film Oscar'a aday gösterilse hiç şaşırmam.
Fakat Murder On The Orient Express, benim için kusursuz bir film değildi. Hatta filmi kısa bir süre sonra hatırlayacağımdan bile şüpheliyim. Evet, teknik açıdan film harikaydı, oyuncuları izlemek harikaydı ve özellikle de son 15 dakika gerçekten etkileyiciydi. Ama benim bu filmle ilgili en büyük sorunum, o kadar şoke edici ve etkileyici olmamasıydı. Bu da daha çok filmin yardımcı oyuncu kadrosundan kaynaklanıyor.
Altını çizmek isterim, filmdeki bütün oyuncular harikaydı ve herkes üzerine düşen görevi başarıyla yerine getiriyordu. Ama benim sorunum ise daha çok karakterlerle alakalı. Bu karakterlerden çoğu gerçek birisiymiş gibi değil de, sırf hikayenin ilerlemesi için arada sırada ortaya çıkan, büyük gizemi sona saklamak adına sadece belli şeyleri söyleyip kaybolan birileriymiş gibi hissettiriyorlar. Bu yüzden film ortalarına doğru yavaşladığı zaman bulmacanın parçalarını Poirot'dan daha hızlı birleştirebiliyorsunuz. Bu da filmin şok etkisini biraz azaltıyor ve sonunda bu türün klasik filmlerinden birisine dönüşüyor. Kimileri için bu iyi bir şey olacak. Eğer 70'li veya 80'li yıllarda çekilmiş eski usul detektif filmlerine bayılıyorsanız, bu filme de bayılacaksınız. Ben de filmi izlerken iyi vakit geçirmedim desem yalan söylemiş olurum. Ama böyle bir kadrodan ve daha önceden bir sürü versiyonu çekilmiş bir hikayeyi içeren bu filmden daha yeni ve etkili bir şeyler beklerdim. Film, yan karakterlere birazcık zaman ayırıp onları daha gerçekçi birisiymiş gibi gösterebilirdi mesela.
Ama bunun dışında eğer cinayet/detektiflik filmlerini seviyorsanız, Murder On The Orient Express tam da size göre bir seyirlik olacak. Oyunculuklar ve prodüksiyon dizaynı, bu ortalama filmi daha izlenebilir bir hale getirmiş. Ben filmi izlerken çok iyi vakit geçirdim ve genel itibariyle Murder On The Orient Express'in kötü bir film olduğunu düşünmesem de, prodüksiyon dizaynı ve performansların dışındaki şeyler pek akılda kalıcı değildi. Bu yüzden de filmin etkisi biraz çabuk geçiyor. Sinemalara koşup izlemeniz gereken bir film değil ama ev ortamında 2 saat boyunca ilginizi çekecek bir gizem filmi arayanlar için ideal bir seçim bence. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Kenneth Branagh'ın yönetmenliği ve oyunculuğu.
+ Kusursuz kostümler, dekorlar vb.
+ Bütün oyuncu kadrosunun eğlenceli performansları.
+ Sade ama etkili bir son 15 dakika.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Oyunculuklar ve prodüksiyon dışında çok fazla şeyin akılda kalıcı olmaması.
- Yan karakterler gereğinden fazla "karakter"miş gibi hissettiriyorlar.
TOPLAM PUAN: 6.8/10