Hesabım
    Sonsuzluk Teorisi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Sonsuzluk Teorisi
    Yazar: Atlantisten Gelen Adam

    Hakikatli filmlere gerçeklik payı katma mütehassısı, büyük sinema ustası Jeremy Irons ile dünün ergen çocuğu, Slumdog Millionaire’ın kıtipiyoz yumurcağı ama şimdilerin derinlikli oyuncusu Dev Patel’in müthiş bir uyum içerisinde olduğu biyografik dram filmi Sonsuzluk Teorisi haftanın nitelikli yapımlarından biri olarak öne çıkıyor.

    Dünyanın en prestijli okullarından biri olan MIT’de (Massachusetts Institute of Technology) profesör olan Robert Kanigel’in aynı adlı romanından uyarlanan film, izleyiciye felsefi sorular sorduruyor: Aynı havayı soluyor, çoğunlukla benzer yemekleri yiyoruz. Ama neden örneğin aynı mahallede aynı hayat dizilim zincirine bağlı ortalama bir çocuk, insanlık tarihinin en zavallı ve en “düşük profilli” akıl eksikliğinin bir göstergesi olarak “ırkçılık” mesleğinde talim yapmaya başlar iken, köşedeki bakkalın oğlu ya da arka mahallede tükürük köftesi satan vasat bir esnafın vitaminsiz evladı, beyinsel yaratıcılığın doruklarına çıkmaktadır? Daha önce uzun metrajlı filmler bağlamında hatırısayılır bir işine rastlamadığım yönetmen Matthew Brown’dan ünlü Good Will Huntinng’e göndermelerle dolu bir drama olan film, bilimsel altyapılı olmasına rağmen seyirciyi hiç sıkmadan derdini anlatmayı başarıyor.

    The Man Who Knew Infinity, Hindistan’ın Madras kentinde yoksulluk içinde büyüyen Srinivasa Ramanujan adlı romantik, fakir bir çocuğun, kalburüstü zekası sayesinde İngiltere’ye olan beyin göçünün hikayesini izleyiciye aktarıyor. Film, çulsuz bir ailenin muhtemelen yakın akrabalık ürünü kötü genlerine rağmen nasıl da dünyanın en parlak beyinlerinden biri olabileceğinin sorularını sorduruyor izleyiciye.

    Ramanujan, örfünü adetini hiç bilmediği yeni bir dünyaya adım attığında kendisi de, çevresindekiler de, izleyici de benzer soruları irdelemekten kendini alamamaktadır. Sorun nerededir? Genler? Sosyo-kültürel hayat? Tüketilen gıdalar? Zenginlik mi fakirlik mi? Henüz bu soruların cevabını bilmiyoruz. 1. Dünya koşullarında Büyük Britanyalılar hiç bilmiyordu. Çünkü onlara göre Hintililer insan bile sayılmazdı. Eski Kıta’ya uyum sağlayayım derken sokakta ırkçı linç saldırılarına, okulda mobbing illetine maruz kalacaktır biçare Iyengar.

    Dünyanın en iyi üniversitelerinden biri sayılagelen Cambridge’i düşünün. Gariban Iyengar’a bu “seçkin” üniversite bile ırkçılık gösterilebiliyor. Tabii aynı üniversitede büyük özgürlükçü düşünür Bertrand Russell de var. Ama okul yönetimi Russel’i de, Iyengar’ı da dışlayacak ve büyük düşünürü siyasal aktivitelerinden dolayı okuldan defedecektir. “Ortada” bir siyasi düşünceye sahip olan profesör Hardy, büyük filozofa sorar: “Nereye gidiyorsun?” Cevabı manidardır. “Beni yalvararak geri çağıracakları günü beklemeye...” Filmde Russell’i Jeremy Northam canlandırmakta ve karizmatik düşünürü beyazperdeye yansıtmakta doğrusu biraz zayıf kalıyor.

    İşte; dünyada iki türlü insan var aslında... Yaratıcı ruhlar; yani Bertrand Russell gibileri, Sirinivasa, Hardy gibi “kurulu düzenin dışına çıkmaya çabalayanlar ve tüm diğer “idare-i maslahatgüzarcı”, statüko bekçileri... Aynı okullar, aynı yeknesak İngiliz kahvaltısı ve hangi güç, birini sonsuzluğa bir filozof olarak, ötekini dahi bir matematik bilimcisi olarak kutsarken diğerlerini şu anda film kritiğini yaparken adını dahi hatırlamama gerek duyulmayan bir geçicilik mikrobu sarmalamaktadır?

    The Man Who Knew Infinity, aslında ırk, dil, din ve eğitim farklılığının, dahilik ve yaratıcılığa sahip olma bağlamında en ufak bir katkı sunmadığını iddia ediyor. Ama “nedir?” sorusunun yanıtı bir muammadır; dün, bugün ve belki de yarın. Neden bir insan doğarken bir katil, diğeri doğarken dahi? Şimdilik “kader” diyoruz. Alınyazısı.

    Hesapta “lanetlenmiş” bir ırkın temsilcisi eğitimsiz, yitik bir çocuğun, dünyanın en parlak beyni olarak ismini tarihe çakması, güçlü bir kast, inandırıcı oyunculuklar ve güçlü bir prodüksiyon yoluyla sinemaseverlere sunuluyor ve ortaya dört dörtlük bir sinema filmi seriliyor. İşte The Man Who Knew Infinity yukarıdaki soruları sordurduğu oranda başarılı bir sinematografi sunuyor ve lezzetli bir seyir deneyimi yaşatıyor.

    Dahi matematikçi Srinivasa Ramanujan Iyengar'ın gerçek hikayesi nefes kesen bir seyirlik, Jeremy Irons ile Dev Patel ise bilimum ödülleri hakeden performanslar sergiliyorlar.

    Twitter: @atlantisliadam

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top