Senaryosunu da yazan, "Thesis" (1996), "Open Your Eyes" (1997), "The Others" (2001) ve "The Sea Inside" (2004) gibi önemli filmlerden de tanıdığımız Şilili sinemacı Alejandro Amenábar'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Regression”; gizemini son anına kadar koruyan, psikolojik bir gerilim olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 15 milyon dolarlık bir bütçeyle "neo - noir" tarzda kurgulanarak Ontario, Kanada'daki değişik mekanlarda çekilen ve dünya prömiyerinin; 18 Eylül 2015'deki San Sebastian Uluslararası Film Festivali'nde yapılmasının yanı sıra, brüt 17.7 milyon dolarlık bir hasılat rakamıyla da gişeye çakılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Film, giriş sahnesindeki:
"1980'den itibaren, ABD'de 'şeytani ayinler' yapıldığı söylentileri yayılmaya başladı... Panik ve şüphe, bir çok topluluğa sıçradı... Bu film, gerçek olaylardan esinlenilmiştir..."
Şeklindeki, devamında dillendirileceklere dair kısa fakat değerli olduğu apaçık ortada olan bir bilgilendirme notuyla başlar...
***
- Hoyer, Minnesota, 1990 -
"Lütfen tanrım, bana yardım et" sözcüğünü tekrarlayarak, bardaktan boşanırcasına bir hızla yağmakta olan yağmurun altında kamyonetini; karşısına park ettiği karakoldan içeriye girer John Gray (David Dencik)...
Zira kendisine uğrayan Rahip Beaumont'un (Lothaire Bluteau), John'un on yedi yaşındaki kızı Angela Gray'in (Emma Watson) bir süredir kilise de yaşadığını söylemesi üzerine; bunun nedenini öğrenmek isteyen Polis Şefi Cleveland'ın (Peter MacNeill), bizzat kendi çağırtmıştır küçük bir tamirhanenin işletmecisi olan John'u...
***
Tarih 14 Kasım 1990'nı gösterirken...
Masasının üzerindeki dosyadan, altında Angela'nın imzasının da yer aldığı; babasının kendisine cinsel tacizde bulunduğunu iddia ettiği bir tutanağı çıkartan Şef Cleveland, Dedektif Bruce Kenner'ı da (Ethan Hawke) odasına davet eder...
***
Böylelikle de...
Kafasının bir süredir karmakarışık olduğunu ve hiçbir şey hatırlamadığını belirten John'un; söylediklerinin tamamının, bir ses kayıt cihazıyla kayıt altına alındığı sorgulanması faslına geçilir...
Sorgusundaki ifadesinde John:
"Bir yanım, bunun imkansız olduğunu söylüyor... Hiçbir şey hatırlamıyorum... Bu imkansız" derken diğer yanı da, "Öncelikle bir şeyden kesinlikle eminim... Angela yalan söylemez... Asla böyle bir şey yapmaz... Annesi de tıpkı onun gibiydi, bir azizeydi... Bilemiyorum, bana sarılmaması ya da öpmemesi gibi küçük detaylar vardı..." diyebilmekte...
Ve...
Bu durumda da, Angela'nın babasından uzak durmaya çalıştığı açıkça ortaya çıkmaktaydı...
Bu uzak duruşun sebebini sorduğunda Kenner'ın alacağı yanıtsa, "Çünkü ben yaptım" olur...
***
Dedektif'in, bu sorgudan çıkardığı ve Şef'e de aktardığı gibi sonuç; John'un kendisine yöneltilen cinsel taciz suçlamasını kabul ettiği ama gerçekte bunu yapıp yapmadığını da, bir türlü hatırlayamadığı biçimindedir...
***
Tam da işlerin arapsaçına döndüğü bu ortamda...
Kenner ile polis memur George Nesbitt (Aaron Ashmore); yanında Rahip Beaumont'un da hazır bulunduğu, Angela'nın gözü yaşlı babaannesi Rose Gray'in (Dale Dickey) evine giderler...
Rose'dan izin alarak, Angela'nın bir üst kattaki odasına inceleme yapmaya çıkan Kenner; arama izinleri bulunmadığı gerekçesiyle, Gray'lerin yakın dostu olmasına karşın iki yıl önce ortalıktan kaybolan Angela'nın erkek kardeşi Roy'un (Devon Bostick) nereye gittiğini bilmeyen memur Nesbitt tarafından uyarılır...
Ki aynı Nesbitt...
Kelimenin tam anlamıyla, bir viraneyi andıran bu evden uzaklaşmayı kafasına koymuş olduğuna inandığı Angela'nın; babasının yakınlık göstergesi olan sevip okşamalarını, taciz gibi göstererek abarttığını da düşünmektedir...
***
Derken...
Kendine bir savunma avukatı istemeyen, tutuklu vaziyetteki John'daki ani hafıza kaybının nedenlerini öğrenmek amacıyla karakola getirtilen psikolog Profesör Kenneth Raines'e (David Thewlis) göre; John'un akli dengesi, yerindeymiş gibi görünmektedir...
Şimdi...
Profesör ile Dedektif, taciz vakası anlarını anımsayabilmesi için John'a birlikte (kişinin zihinsel ve duygusal sağlığına müdahale ettiğine inanılan önemli geçmiş olayları çözmeye odaklanan bir tedavi yaklaşımı olan) bir "regresyon terapisi" seansı uygularlar ve ağzından; Angela'ya tecavüze yeltenirken, onu engellemek yerine sadece fotoğrafını çektiğini söyleyeceği memur George Nesbitt'in adını alırlar...
***
Seansı düzenledikleri odadan apar topar fırlayarak koşan Kenner, vardiyasını tamamladığı için evine gitmekte olan Nesbitt'i; zor kullanmak suretiyle, aracına binemeden otopark da yakalayarak göz altına alır...
Nesbitt'in avukatlığını Kate (Catherine Disher) üstlenirken; yanına Profesör Raines'i de alan Kenner, olayların merkezindeki Angela'yı görerek, babası John'un anlattıklarına ilişkin ifadesini almak gayesiyle yola koyulur...
Dakika 22...
Kategorinin hayranlarını yeterince tatmin edeceğini umduğumuz filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; beklenmedik derecedeki ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındırarak, günler boyunca kendini gizlemeyi becerebilen "asıl şeytanın" maskesinin finalinde düşürüleceği, 84 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Yeter ki, çok da büyük beklentilerle ekran başına geçerek oturmayın...
Keyifli seyirler,