Yönetmen Amenábar, Korku Terapisi'ni korku türüne uyan ancak esasında suç unsurları taşıyan bir psikolojik gerilim olarak tanımlıyor. Esin kaynağının 70'li yılların gerilim ve korku filmleri olduğunu açıklayan yönetmen, “The Exorcist” ve “Rosemary's Baby” gibi filmlerden etkilenirken 70'li yılların ahenkli, ağır ilerleyen tonunu geri getirmek istediğini, en çok da anlattığı hikayeyi ciddiye almayı istediğini dile getirdi.
Yönetmen filmin senaryosunu oluştururken 80'li ve 90'lı yıllarda Amerika'da meydan gelen bir dizi olaydan etkilenmiş ve o yıllarda yaşanan davaları incelemiş.
Kariyerine 1996 yılında çektiği korku-gerilim türündeki Tesis filmiyle başlayan Amenabar bu filmin ardından büyük çapta ün kazanmıştı. Genç yönetmenin dünya çapında tanınması ise Nicole Kidman'lı korku filmi The Others ile olmuştu. Amenabar Regression ile birlikte 14 yılın ardından çok sevdiği gerilim türüne geri dönüyor.
Filmde Bruce Kenner rolünde karşımıza çıkan Ethan Hawke, evliliği bittikten sonra kendini işine adayan detaycı ve azimli bir dedektif karakterine hayat veriyor.
Hawke karakteriyle ilgili "Bruce, çok tuhaf, satanist bir tarikatın parçası olduğunu itiraf eden bazı insanlar tarafından ciddi biçimde istismar edilen genç bir kadına karşı işlenen suçları soruşturan bir dedektiftir. Bu da deyim yerindeyse bir nevi Bruce'u gerçeğin derinliklerine taşıyor." yorumunu yapıyor.
"Regression: Gerileme" terimi geriye dönüşü temsil ediyor. Bana göre bu proje "Thesis" filmiyle başladığım kariyerimin belirleyicisi olan gizem türüne yeniden dönüş niteliğinde. "Thesis", korkuyu tasarlamanın bazen üstümüzde hipnoz etkisi yaratabileceğini inceliyordu. "Open Your Eyes"da, hayallerin ve gerçeklerin iç içe geçmesi konu ediliyordu. "The Others"ta da eski klasik gerilim filmlerinin tadını geri getirme çabası vardı. Hep beni motive eden şeyi arıyorum, bazen bambaşka şeyleri incelerken bulduğunuz o enerjiyi. Bu yüzden hep farklı türleri ele aldım: Dram, korku, gerilim ya da "Agora"daki gibi karma türleri.
Emma Watson'ın canlandırdığı Angela Gray, trafik kazasında annesini kaybettikten sonra huzuru dinde bulur. Kilisedeki seminerlerden birinde babasının onu taciz ettiği itirafında bulunan Angela, dedektif Bruce'un yardımıyla vakanın çözülme sürecinin önemli bir tanığı haline gelir.
Emma Watson karakterini şöyle anlatıyor: "İki bağımlının bulunduğu bir evde büyümüş. Babası ve büyükannesi birer alkolik… Annesi o çok küçükken bir trafik kazasında ölmüş. Büyüdüğü eve baktığınızda, Angela'nın hayatı boyunca çok ihmal edildiğini seziyorsunuz. Bu ihmal onun seçimlerini, dünyaya bakışını, dünya hakkındaki görüşlerini, seçeneklerini etkiliyor."
Yapımcı Fernando Bovaria, Regression'ı, korkuyla, korkularımızla nasıl yüzleştiğimizle ve bazen bu korkuların nasıl en kötü kabusumuza dönüştüğüyle ilgili bir film olarak tanımlıyor ve ekliyor: "Bir suç hikâyesi gibi oluşturulmuş ama soruşturulan suça dair görünürde hiçbir delil bulunamamış. Dedektif türünde, birinin suç işlemesini kaosu tetikler. Soruşturmanın başarısıyla dedektif de yeniden düzen sağlar. Regression'da ana karakter Bruce kendini vakaya o kadar kaptırıyor ki, orada mahsur kalıyor. Gerçek avına çıkan adamın kendisi ava dönüşüyor."