Ergen Popunun Kralı Justin Bieber Beyazperde’de!
Yazar: Atlantisten Gelen AdamŞüphesiz ki ikibinli yılların teenage-pop kralı mahzun yüzlü genç şarkıcı Justin Bieber. Gençler tüyü yeni bitmiş bir ergen olan Justin’e deyim yerindeyse tapıyor. Onda kendilerini buluyorlar. Bu tapınç hangi noktaya kadar ilerleyecek bunu şimdiden kestirmek zor. Zira çocuk yıldızların en büyük örneği Michael Jackson gibi 7’den 77’ye hayran kitlesini geniş bir skalaya oturtabilecek mi elbette ki bunu zaman gösterecek. Ancak küçük şarkıcının pop-starlık müessesesinin meşakkatli yoluna iyi bir başlangıç yaptığı da aşikar. İşte şu an işlediğimiz belgesel de bir çocuk yıldızın ergenliğin sonuna doğru evrilen müzikal yaşamını konu ediniyor.
Film, hayranlarıyla benzerine ancak 50’li yıllarda Elvis Presley, 60’larda Beatles ve 70’lerde Led Zeppelin’in müziksever gençler ile kurduğu muazzam ilişkileriyle kıyaslayabileceğimiz 2010’ların tuhaf pop fenomenlerinden Justin Bieber’in sahne arkası görüntüleri, stüdyo anıları ve dev konserlerindeki performanslarıyla dolu sahneleri içeriyor.
Jon M. Chu’nun Justin ile özel bir ilişkisi var. Zira Chu, Bieber’in 2011’deki Never Say Never belgeselinin de arkasındaki kişi. Muhteşem bir gişe yapan ergen Justin’in artık “terleyen bıyıklarının” da konu edindiği 18 yaşındaki hali var bu defa karşımızda ve yine iyi gişe garanti. Tabii “yetişkin” izleyiciye bir not düşmekte fayda var: Eğer pop müziğe dair bilimsel bir yakınlığınız, sosyolojik bir çalışmanız yok ise algılamakta zorlanabileceğiniz bir müzik belgeseli Justin Bieber’s Believe. Hele ki sinemada izleyecekseniz işiniz çok zor. Zira tüm “Belieber”lar birer Justin replikası olarak çığlıkları ile ortalığı inletecek, dramatik sahnelerde ağlayacak, komik sahnelerde gülmekten kırılacaktır! Gerçekten perdeye odaklanmanın güç olduğu değişik bir deneyim olabilir. Karikatürist Umut Sarıkaya’nın aşk acısına panzehir olabilecek türden tuhaf önerileri vardır, hani bir çok karikatüründe işlediği “kültürel şok” içerikli tedaviler. Belki de Justin Bieber’ın bu filmi fenomenal dünyanın zorlukları karşısında acı çekenlere bir şok tedavisi işlevi bile görebilir, benden söylemesi!
Belgesel boyunca sevimlilikten maçoluğa evrilen ve müzik endüstrisinin çarklarını döndüren organik bir para basma makinasına dönüşen genç bir adamın hikayesini izliyoruz. Kendi kendime soruyorum, bebeklikten yetişkinliğe bu denli sanal gerçeklik içinde yaşayan bir genç müzisyenin “parlak ışıklar altındaki” muazzam hayatı, onda nasıl bir tatmin duygusu yaratmaktadır? Aklıma birkaç yıl önce dramatik “tükenmişlik sendromu” yaşayan çocuk-yetişkin şarkıcılar geliyor. Britney Spears’den Amy Winehouse’a uyuşturucunun cenderesine giren ve şöhretin ağırlığını taşıyamayan popstarlar, belki bu sırayı tüm zamanların en büyük pop kralı Michael Jackson’ın trajedisine kadar uzatmak mümkün.
İşte o anda Justin Bieber için hüzünleniyorum.
Kimse tarafından tanınmayan sıradan bir gençti bir zamanlar ve şimdi modaya, müziğe yön veren bir fenomen. Dünyanın her noktasında hayranları olan bir ikon o.
Bakalım, yaşam serüveninde Justin Bieber’i ne sürprizler bekliyor. Ve onun minik hayranlarını da tabii... Sadece “hardcore” Belieberlara önerdiğim bir film bu ve hepinizin yeni yılını kutlarım!
@atlantisliadam