Hesabım
    Erkek Tarafı Testosteron
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Erkek Tarafı Testosteron

    Erkek muhabbeti...

    Yazar: Melis Zararsız

    Farklı sanat dallarının birbirini etkilemesinden hoşlanıyorum. Geçtiğimiz hafta iki adet örneği çıktı karşıma, biri Ahmet Ümit’in Aşk Köpekliktir adlı kitabının tiyatro uyarlaması (Kadıköy’de Tiyatro Ak’la Kara’da Savaş Özdural’ın sahneye koyduğu bu oyunu da ayrıca tavsiye ederim), bir diğeri de Polonyalı yazar Andrzej Saramonowicz’in 2007’de kaleme aldığı ve uzun süredir Türkiye’de de sahnelenen Testosteron adlı oyunun sinemaya uyarlaması: Erkek Tarafı: Testosteron.

    Bu oyun ülkemizde iki farklı ekiple sahnelendi, fakat bir tanesi daha çok sahnede kaldı ve çok tutuldu. O da Kemal Aydoğan’ın yönetmenliğindeki versiyonuydu, oyuncular Metin Coşkun, Fırat Tanış, Emre Karayel, Mert Fırat, Timur Acar ve Tuna Kırlı’dan oluşuyordu. Daha sonra Fırat Tanış’ın yerine Onur Ünsal girmişti kadroya. Sinemaya aktarılanda da aynı ekip oynuyor. Ben bu eseri tiyatroda izleme şansı bulamamıştım maalesef fakat bu bilgilere sahip olduktan sonra basın gösteriminde izleme şansı buldum filmi.

    Herşeyden önce Erkek Tarafı: Testosteron’a fragmanını izleyip gitmek iyi bir fikir değil. Zira filmin ilk 10-15 dakikasındaki belirsizlik normalde epey merak uyandırıcı ve izleyeni hikayeye iyice çeken bir öğeyken, filmin konusunu okuyarak hele fragmanını izleyerek gittiyseniz, o sürpriz kayboluveriyor. Bu yedi adamdan biri neden ölümüne dayak yiyor, bir diğeri neden bu kadar sinirli, ötekisi neden bu kadar vurdumduymaz, damat neden bu halde gibi sorularınızın cevaplarını bir süre sonra öğrenseniz çok daha keyifli olur, bile bile izlemek, eh biraz işin tadını kaçırıyor doğrusu.

    Ben hikayeyi çok fazla detaylandırmak istemiyorum, 7 erkek film boyunca sohbet ederken kah birbirlerine en büyük sırlarını verecek, kah birbirlerini ölesiye dövecek, kah aralarındaki gizli bağları öğrenecekler. Bu arada testosteron oranı da iyice artacak, zira ortamda hiç kadın yok, dolayısıyla kadına gayet seksist bir yaklaşım da var ağızlarında, küfür de var, içki de var, zaaflar da var, güçler ve güçsüzlükler de var, var “oğlu” var.  Erkek egemen bir hikayenin neden seksist cümleler içerdiğini ise tartışmam çünkü zaten amaç bu, bunu göstermek; bunu ayırdedebilmek lazım. Zira filmin yönetmeni İlksen Başarır, feminizme yakın bir karakterdir bildiğim kadarıyla, hiç de erkeklere pabuç bırakacak bir duruşu yoktur hayatta.:)

    Oyunculardan bahsetmem lazım. Bu güzel yazılmış bir oyun, derli toplu ortaya koyarsanız, tiyatrosu da keyifli olur, sineması da. Fakat oyuncuların hakkını vermek lazım. Emre Karayel bence sinemaya çok yakışan, inanılmaz doğal ve başarılı bir oyuncu.  Onu sinemada daha çok görmek isteriz, farklı farklı rollerde. Onur Ünsal da bu filmdeki rolüyle kendini aşmış, en çok ona güldüm doğrusu. Metin Coşkun’a şapka çıkartıyorum, harika bir oyuncu! Tuna Kırlı’yı ilk kez izliyorum, beni çok şaşırttı o da, sürprizlerle dolu bir oyuncu bence. Harika bir birliktelik!

    Bu hikayeyi film senaryosu haline getirip beyazperdeye aktarsaydım, mecramın olanaklarını kullanmak isterdim, bunu tercih ederdim, tiyatral tat vermesini istemezdim açıkçası, en basitinden flashback’lere daha çok yer verirdim. Aynı kişilerle aynı mekanda geçen erkek muhabbeti bir süre sonra bayabiliyor, farklı geri dönüşler, anlatılan onca hikayenin biraz daha görselleşmesi, kanımca daha keyifli olurdu ama İlksen Başarır nedense bunu tercih etmemiş. Haftanın eğlenceli filmlerinden.

    twitter.com/blossomel

    https://about.me/meliszpirlanti

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top