Ortaya karışık bir komedi denemesi
Yazar: Atlantisten Gelen Adam006 Kaçış, Ferhat Alpözen ile Sefa Özçelik’in ilk uzun metrajlı deneyimi. Film, “Küfürsüz komedi” mottosuyla sinemasal dilde “küfür” ve argo kullanımına karşı gibi durarak, ideolojik açıdan kendini belli bir yere oturtmaya çalışıyor. Fakat o alan, ideolojikliksizlik halinin kolaycı suları olunca filmin vermek istediği ana mesajın kadükleşmesi, etkisizleşmesi ya da Ferhan Şensoy ustamızın dilimize kazandırdığı o tuhaf deyişle “keskelalaka” bir vaziyet almaktan kurtulamıyor.
Zira “küfürsüzlük” iddiasının içinin doldurulması bab’ında film uç nokta sorunlar barındırıyor. Homofobizm, eşcinsellik göndermeleri, “zenci”li absürt sekanslar, “İvedikesque” bölümler, “küfürsüz komedi” fikriyatıyla tastamam örtüşmüyor ve seksizm tuzağına düşüyor. Kaldı ki Türkiye gibi yoğun muhafazakâr ağırlıklı ruh iklimlerinin baskın olduğu coğrafyalarda, küfürün alameti farikası kadın bedeninin hor görülmesi ve erkek hemcinsseverliğinin mide bulandırıcılığı üzerine bina edilen aşağılamalarla kendini belli etmesi sır değil. 006 Kaçış, amiyane tairle “ibne” demiyor ama “ibneliğin” en iç kaldıran versiyonlarını, eşcinselliğin doğal hali gibi sunarak küfrün âlâsını yapıyor. Üstelik bunu yaparken “küfürsüz komedi” mottosunu bayrak yaparak, “küfür etmiyormuş gibi” ama aba altından küfre boğularak psikolojik açıdan da sorunlu bir sinemasal dil ortaya seriyor.
İkinci büyük “mış gibi yapma” ve doğalında kendini gösteren “ideolojiksizlik hali”, filmin diğer iddialı (?) mottosunda kendini dışavuruyor: “Bela aramanıza gerek yok, bize her yer Taksim”… Küfürsüz komedi diyerek muhafazakâr izleyiciye selam çakıyor ve bu ikinci sloganla “çapulcu” sinemaseverlere el sallıyor ve her iki iddialı jargonun aynı kapıya çıkmasıyla –çünkü Gezicilere dair bakış açısı da muğlaklık içeriyor- “ideolojiksizlik” eğilimi kendini tekrar tekrar '–mış gibi yaparak' hissettiriyor: Küfürsüz komedi deyip küfre temas ederek muhafazakâr seçmenin ideolojisinden uzaklaşırken, Taksim ve çapulcu bazlı göndermeler yaparken de –yapıyormuş gibi davranarak- “çapulcu ideolojisinin” semtine bile uğramayarak bir ideolojiksizlik sığınağına, bir 'herkese mavi boncuk dağıtma' kolaycılığına sığınarak verilmek istenen mesajların uzağına düşme riskini umursamazca barındıryor.
006 Kaçış, “ortada durmanın dayanılmaz cazibesi”ne kendini kaptırarak akılalmaz ticari başarılar kazanan ve “ideolojiksizliğin ideolojisini” beyazperde’ye aktarmakta müthiş becerikli “küfürlü komedi” ekollerine alternatif yaratacak raddede vurucu bir sinemasal dil yakalamada siklet sorunu yaşıyor. Türk sinemasında senaryo ve yaratıcı bir dil yaratmak konusunda geleneksel bir sorunun kangrenleştiği ortadayken, sinema dilindeki kusurları teknik alanda kapatacak bir makyaj ortaya sermede de yetersiz kalıyor 006 Kaçış.
Kapalı alan çekiminde pencerelerden patlayan ışıktan yerli yersiz kullanılan “zoom” tekniğine(?) 006 Kaçış, ne absürt komedi kulvarında ne de aksiyon sineması liginde kendine özgün bir alan açacak yoğunluğa ulaşmakta yol alabiliyor. Ferhat Alpözen ile Sefa Özçelik’in girişimlerini kutluyor ancak daha cesur yapımlara ve daha otantik filmlere imza atmalarını temenni ediyorum. 006 Kaçış haftanın yerli, karikatürize komedi filmlerinden.
Twitter: @atlantisliadam