Senaryosu, J. G. Ballard’ın aynı isimli (1975) romanından uyarlanarak Amy Jump tarafından yazılan “High-Rise”, yönetmen koltuğunda Ben Wheatley’in oturduğu distopik bir drama…
Prömiyeri, 13 Eylül 2015’de Toronto Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 18 Mart 2016 tarihinde İngiltere’de vizyona giren filmin, 5.6/10 (33.606 oy) ve 2.8/5 (11.973 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.3/10 (209 yorum) ve 65/100 (36 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, sıradan sinema izleyicisini pek mutlu edememiş bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Yine de isterseniz, 8 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve sadece 4,1 milyon dolarlık bir gişe yapabilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz inceleyerek yorumlayalım, ardından da puanlamaya çalışalım…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, daha önce “Empire of the Sun” ve “Crash“ isimli romanları da Steven Spielberg (1987) ve David Cronenberg (1996) gibi önemli iki isim tarafından sinemaya uyarlanmış olan J. G. Ballard’ın başarılı bir Ben Wheatley uyarlaması olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Fakat unutmadan, yine aynı J. G. Ballard’ın eserlerinden sinemaya uyarlanan ilk film olan “When Dinosaurs Ruled the Earth” ünün de (1970) , sonradan çekilecek olan “Jurassic Park” (1993) filmine referans teşkil ettiğini de bu arada belirtmiş olalım…
Sanıyoruz böylelikle, filmin senaryosuna esas olan romanın ve sadece teknolojik gelişmelerin değil; aynı zamanda psikoloji, politika ve toplum bilimin öne çıktığı “yeni dalga bilimkurgu” roman tarzının da önemli temsilcilerinden olan söz konusu romanın yazarı J. G. Ballard’ın önemine de gerekli vurguyu yapmış olduk…
Ki zaten bunu yapmamış olsaydık; çok büyük bir ihtimalle, “Bu pahalı dairelerde zarif mobilyalarıyla ve zekice duyarlılıklarıyla birlikte kısılıp kalmış ve kurtulma şansı olmayan bu insanlar, geleceğin hali vakti yerinde ve eğitimli proletaryasının öncüleriydiler bir bakıma” diyen ve insanın iç dünyasının dış dünyalardan, yani uzay yolculuğu hikâyelerinden daha önemli olduğunu söyleyen ve eserlerini de bu çerçevede kaleme alan J. G. Ballard’ın bu filmde anlattıklarını da anlamlandıramayacaktık…
J. G. Ballard’la ilgili bilgilendirme işini tamamladığımıza göre artık biraz da filmin yönetmeni Ben Wheatley ve diğer hususlara değinelim...
Daha önce; “Down Terrace” (2009), “Kill List” (2011) ve “Happy New Year, Colin Burstead” (2018) isimli filmlerini de yorumlamış olduğumuz Ben Wheatley’in bu filmde de bayağı bir formda olduğunu görüyoruz…
Muhtemelen bunun en önemli nedenlerinden birisi, ekibinde değişiklik yapmayı pek sevmeyen Ben Wheatley’in, kurgu masasında (filmlerinin senaristi de olan) karısı Amy Jump ile birlikte bizzat kendisinin oturmaya devam ediyor olması…
Diğeri ise, “Down Terrace” (2009), “Kill List” (2011), “Free Fire” (2016) ve “Happy New Year, Colin Burstead” (2018) deki gibi bu filmde de görüntü yönetmeni olarak Laurie Rose ile çalışmayı tercih etmesi olmuştur diye düşünüyoruz… Ki aynı Laurie Rose’u biz daha sonra, (yorumlarını da yazdığımız) “Overlord” (2018) ve “Pet Sematary” (2019) gibi filmlerde de kamera arkasında görmüştük…
Öbür Ben Wheatley filmlerinde olduğu gibi bu filmdeki ayırt edici bir başka özellik de, ses efektleri ile müziklerin etkili kullanımının bariz bir biçimde öne çıkması…
Öyle ki, seslerin ve müziklerin tınısı ile temposundaki değişiklikleri, bir süre sonra bir sonraki sahnede olacaklar için neredeyse bir ön “geliyorum” sinyali gibi algılamaya başlıyorsunuz…
Ve nihayetinde bu, Ben Wheatley’in sinema dili için bir rutin uyarı mekanizması halini alıyor… Ki, bizce Dario Argento bu işin üstatlarının başında gelir… O da vakti zamanında, sınırlı bütçe olanakları ile kamera, ses, müzik, ışık, makyaj ve görsel efektleri doğru kullanarak çok iyi işlere imza atmıştır…
Filmde dikkat çeken bir diğer husus da, Wheatley’in “Kill List” (2011) ve “Happy New Year, Colin Burstead” (2018) filmlerinde de oynamış olan Neil Maskell’in (P.C White rolünde), 1 Academy, 2 Golden Globes ve 3 Primetime Emmy ödüllü Jeremy Irons ve Tom Hiddleston, Sienna Miller, Luke Evans, Peter Ferdinando, James Purefoy ve “The Handmaid's Tale” (2017 – 2019) dizisinin yıldızı 2 Golden Globes ve 1 Primetime Emmy ödüllü Elisabeth Moss ile aynı oyuncu kadrosunda yer alabiliyor olması…
“Kill List” (2011) isimli film için yazdığımız yorumda kullandığımız ifade ile “Bütün bunları alt alta koyup topladığımızda, Ben Wheatley’in çok farklı bir sinemacı olduğunu hemencecik anlayıveriyoruz…”
Fakat onun kötü olan bir tarafı da var:
O da filmlerinde, tercihleri vasatın ötesine geçemeyen sinema izleyicisine hitap etmekle hiç uğraşmıyor olması…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; “Kill List” (2011) ve “Happy New Year, Colin Burstead” (2018) filmlerinin yorumlarında söylediklerimizi bir kez daha tekrarlamış olmak pahasına, iyi film izlemeyi alışkanlık haline getirmiş sinemasever dostlara, “Farklı duruş ve tarzlarıyla sinema sanatına apayrı bir renk katmakta olan Ben Wheatley gibi çok özel yönetmenlerin filmlerini de izleme listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmış olalım…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, eğer aradan geçen bunca yıla rağmen halen izlemediyseniz “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son iki not:
1. Filme kaynak olan romanı, “Gökdelen” adıyla Türkçe ’ye de çevrilerek basılmış olan J. G. Ballard’a ilişkin bilgilerde, Canberk İleri’nin 25 Kasım 2016 tarihinde Bilimkurgukulubu.com’da yayınlanan “Kuralları Değiştiren Yazar: J. G. Ballard” isimli makalesinden yararlanılmıştır…
2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 6 Temmuz 2019 günü saat 02.06’da yazılarak paylaşılmıştır...