Valentin'in (Eugenio Derbez) hayatı, sevgiliden sevgiliye akış halindeyken birgün eski sevgilisi Julie (Jessica Lindsey), gelip ona kızını bırakır. Bebekle tek başına kalan Valentin, kızın annesinin peşine düşer ve kızı Meksika'dan Los Angeles'a götürür. Bebeğin annesini bulamayan Valentin, Meksika'ya geri dönmek ister ancak Amerika'ya kaçak girdiği için tekrar geri dönerken kızının elinden alınması ihtimalinden Amerika'da kalmaya karar verir. Kızını büyütmek için dublörlük yapmaya başlayan Valentin, kızına alışır ve onu sevmeye başlar. Zamanla büyümeye başlayan küçük kızın annelik özlemi çekmesini istemeyen Valentin, kızına annesini bir kahraman gibi göstermeye başlar ve kadının ağzından kızına mektuplar yazar. Annesinin insanların hayatını kurtarmaya çalışan iyilik meleği olduğunu düşünen kız, babasının kendisine kurduğu hayali dünyada yaşar. Valentin ve kızının bu hayali dünyası, kızın annesinin geri gelmesi ile yıkılmaya başlar.
Filmin ana teması şu iki satırdan ibaret.
Okul Müdiresi -Maggie'nin annesine ne oldu?
Valentin -Taksi parasını ödemeye gitti.
Kızına daha iyi bir yaşam sunmak için dublörlük yapan Valentin, eski hayatından tamamen kopmuş ve kendini kızına adamıştır. İngilizceye alerjisi olan adamın işleri, kızı üzerinden yürümektedir. Babası için tercümanlık yapan Maggie, onun ölümsüz olduğunu düşünmektedir. Herkese babasının süper biri olduğunu ve hiçbir şeyden korkmadığını ispatlamak isteyen kız, sürekli babasının başını derde sokmaktadır. Kızı karşısında mahcup duruma düşmek istemeyen Valentin ise kızının verdiği sözleri tereddütsüz yerine getirir. Okul Müdiresi de dahil herkes tarafından (seyirciler de dahil) fazlasıyla çocuğunu şımartan bir baba görünümdeki Valentin, kızı için evini lunaparka çevirmiştir.
Yüzlerce kez işlenmiş bir konudur. Sorumsuz bir adam (bazen zengin - bazen fakir), çocuğunu terk eden ve sonra geri gelip çocuğu tekrardan almaya çalışan bir anne (film boyunca kadına sinir oluyorsunuz. Tüm hayatını bir çocuk için değiştiren ve onu hayatının merkezine oturtan bir baba. Belki yüzlerce kez işlenmiş bir konudur; ama Çocuk Büyütme Rehberi benim gerçekten çok hoşuma gitti.
Eugenio Derbez ve küçük oyuncu Loreto Peralta arasındaki uyum çok iyi. Küçük kızın oyunculuğu, mimikleri çok başarılı ve sevimli. Filmin hem yönetmeni, hem de başrol oyuncusu olan Eugenio Derbez, ve küçük kız sizi alıp götürüyor.
Bazı diller vardır; İspanyolca, İtalyanca, Çince, Hintçe gibi her kelimenin her sözcüğün vücutta canlandığı bir mimiği bir hareketi vardır. İngilizce gibi soğuk değildir bu diller, sıcak gelir insana. Benim naçizane fikrim, özellikle de komedi ya da romantik komedi filmlerinde bu dillerin sıcaklığı filme ayrı bir gerçeklik katıyor. Çocuk Büyütme Rehberi de işte bu dilerden biriyle İspanyolca'yla karşımıza çıkıyor.
Çocuk Büyütme Rehberi, Amerika'da vizyona giren İspanyolca filmler arasında şimdiye kadar elde edilmiş en yüksek gişe başarısına sahip yapım. Bunda Eugenio Derbez'in mi yoksa filmin mi etkili olduğu sizin takdirinize kalmış bir durum.
Bu tatlı baba kızın IMDB puanı, 7,7.