Senaryosu, Washington Irving'in "The Legend of Sleepy Hollow" (1820) isimli kısa hikayesinden uyarlanarak Kevin Yagher ve Andrew Kevin Walker tarafından yazılan “Sleepy Hollow”, yönetmen koltuğunda sinemanın kendine mühasır simalarından Tim Burton'ın oturduğu fantastik bir gerilimi anlatıyor...
Değiştirdiği vasiyetini, noter James Hardenbrook'a (Michael Gough) ulaştırılmak üzere uşağı Jonathan Masbath'a (Mark Spalding) teslim eden Peter Van Garrett (Martin Landau) yola koyulur...
Ancak arabasının üstündeki sürücünün başı kesilerek kopartıldığı için o da can havliyle kapıyı açarak kendini dışarıya atar...
Korkudan içine daldığı mısır tarlasında, biraz önce yolda gördüğü bal kabağı kafalı korkuluk ile yeniden karşılaşır...
Ve bir kılıç darbesi ile onun da kellesi uçurulur...
Tarihler 1799'u gösterirken New York kentindeyiz...
"İmdat" diye bağırarak çan çalan memur Ichabod Crane (Johnny Depp) çevresindekilerden yardım istemektedir...
Zira nehirde bir erkek cesedi bulmuştur...
Amirleri (Alun Armstrong) tereddütsüz yakılması talimatı verirken Ichabold ölüm nedenini öğrenmek adına otopsi yapılmasını talep etmektedir...
Aynı Ichabold an itibarıyla duruşma salonunda, uygulanmakta olan orta çağ yargılama usül ve işkenceleri yüzünden yargıca (Christopher Lee) direnmektedir...
Bunun üzerine yargıç Ichabod'u, kendi çağdaş tekniklerini kullanarak Sleepy Hollow kasabasında kafaları kesilerek öldürülen üç kişinin katilini bulmakla görevlendirir...
Hem de böylelikle, hem kendisinin hem de savunduğu tekniklerinin test edilmiş olacağını söyleyerek...
Sleepy Hollow'a vardığında, bir eğlencenin düzenlenmekte olduğu anlaşılan evinde, kasabanın zenginlerinden Baltus Van Tassel'i (Michael Gambon) soran Ichabod, önce yalnışlıkla aradığı adamın gözleri bağlı kızı Katrina (Christina Ricci) tarafından öpülürken Katrina'nın sevgilisi Brom Van Brunt'ın da (Casper Van Dien) sözlü tacizine uğrar...
Neyse kimliğini ve görevini açıklamasının ardından Lady Van Tassel'ce (Miranda Richardson) evlerinde kalması için nazikçe davet edilir de fazlasıyla gerilmiş olan ortam biraz olsun yumuşar...
Kendisine hizmet eden Sarah'ın (Jessica Oyelowo) yardımı ile üst kattaki odasına yerleştikten sonra aşağıya inerek Baltus Van Tassel, Dr. Thomas Lancaster (Ian McDiarmid), Papaz Steenwyck (Jeffrey Jones), yargıç Samuel Philipse (Richard Griffiths) ve noter James Hardenbrook'un hazır bulundukları toplantıya katılır...
Duydukları oldukça ilginç, şaşırtıcı ve de inanılmazdır...
Çünkü iddiaya göre cinayetleri işleyen katil, kafası vakti zamanında kendi kılıcı ile kesilerek gömülen "başsız süvari" (Christopher Walken) olup öldürdüğü insanların kafalarını yanında götürmektedir...
Hadi gel de inan bu masala...
Elbette inanmaz Ichabod...
Yalnız, gece nöbetindeki Jonathan Masbath'ın da kellesi gidiverir...
Ertesi sabah Ichabod, kasabanın ebesi Elisabeth Killian'ın (Claire Skinner) kocası Bay Killian'ın (Steven Waddington) temin ettiği at ile olay mahalline birlikte intikal ederler...
Yargıç Philipse, Ichabod'un kulağını ölü sayısının dört değil beş olduğunu fısıldarken, Ichabod da babasının intikamını almak isteyen öksüz ve yetim genç Masbath'ı (Marc Pickering) yardımcısı olarak işe ve himayesine alır...
Bu yeni haber üzerine mezarlar açılınca ortaya ekstradan "Dul" Winship'in (Layla Alexander) başsız cesedi de çıkar...
Çıkar çıkmasına da...
Ichabod'un yaptığı otopside bu dul kadının aslında "hamile" olduğu bulgusuna da ulaşılır...
Kasabanın erkeklerince korkutulan Ichabod, ikisinin de uykusunun kaçtığı aynı gece Katrina ile aralarındaki pozitif etkileşimin ilk işaretlerini alır...
Ama daha da önemlisi altıncı cinayetinde, süvari ile karşı karşıya kalan Ichabod'un ani bir şoka girecek olmasıdır...
Fakat pes etmeyecek ve bu kez, süvarinin Western Woods'daki mezarını açmaya niyetlenerek yardım ister...
Evet tahmin ettiğiniz gibi tek gönüllü genç Masbath ile atlarına atlayarak hedeflerine doğru yola düzülürler...
Dakika 43...
Bitti mi?
Olur mu hiç...
Bugüne kadar izleme fırsatı bulamayanlara hararetle önereceğimiz 1 Academy ve 2 BAFTA ödüllü film asıl şimdi başlıyor...
Zaten henüz cinayetlerin failinin gerçek kimliğinin yanı sıra bu ölümlerin nihayetinde nemalanmayı bekleyenin kim olduğuna dair her hangi bir bilgimiz de mevcut değil...
Keyifli seyirler,