YÖNETMEN CARY FUKUNAGA -OYUNCALAR İBRAHİM ATTAH -İDRİS ELBA SİNEMA ADINA ADETA ŞOV YAPIYOR 10/10
Cary Fukunaga’nın yönetmen kimliği ile ilgili hala herhangi bir soru işareti varsa, son filmi olan ‘Beasts of No Nation’ bir parmak şıklatmasıyla sorunu çözecek gibi görünüyor. Amerikalı yazar Uzodinma Iweala’nın alkışlanan kitabından uyarlanan ve başrol oyuncuları İbrahim Attah ve İdris Elba‘nın şaşırtıcı performansları ile övünülen filmde Fukunaga, en içgüdüsel stilize savaş filmlerinden birini beyaz perdeye yansıtıyor. Afrika-dizi draması acımasız, şiddetli, canlı ve elektrikli olan film, Coppola’nın 1979 yapımı ‘Apocalypse Now‘ filmi kadar sarhoş edici ve büyüleyici, Elem Klimov‘un ‘Come and See‘ filmi kadar da yaratıcı.
Beasts of No Nation‘da ailesi tarafından acımasız bir şekilde ayrılmasının ardından, çevresinde bulunan adsız ulusun iç savaş ve soykırım öfkesinin içinde bulan, daha sonrada çocuk askerlerin bulunduğu bir kampta katil olarak eğitilen Agu (Attah) yaratıcı, zeki bir figür olarak karşımıza çıkmakta. Elba ise, grubun büyüleyici komutanı ve Boko Haram tarzı baba figürü bir oyunculukla manipülatif bir karakteri oynamakta. Onun vesayeti altında, yaşam tarzı tarafından baştan çıkarılan, görünüş ve savaş makineleri, intikam ve annesi ile tekrar bir araya gelme umuduyla körüklenen Agu, sanki bir tavşan deliğinden aşağıya doğru kaymaktadır.
Hikayenin başrolü Agu, tampon bölgede ailesiyle yaşayan yerlilerden sadece biridir. Ordu ile isyancılar arasında kalmıştır ve evlerini terk etmek zorunda kalırlar. Ayaklanmayı hükümete karşı yürütüldüğü propagandası yapıp, sivil halkı katleden bir isyancı grup, kumandan lakaplı Idris Elba’ nın önderliğinde çoluk çocuk takımıyla katliamlar yapar. Küçük bir bedene fikirleri kolay aşılarsın ama pişmanlıklarını asla silemezsin. Tahammülleri zorlayacak sahneler var. Ölümlerin bile insaflıca yapılması için dua edeceğinizi şimdiden tahmin eder gibiyim. Çocukları şeytanlaştıran, cellatlaştıran bir rejim anlayışı. Çocuğun ağzından dökülen pişmanlığın iç sesi: “Tanrım ne yaptığımızı izliyor musun” İç sesten dökülen anlamlı bir cümle daha: “Güneş… Neden bu dünyaya ışıldıyorsun ki? Seni ellerimle tutmak istiyorum. Ta ki ışıldamayana dek sıkmak. Böylece her şey karanlığa gömülür ve hiç kimse burada olan korkunç şeyleri göremez