Kendini ‘ti’ye alan film…
Yazar: Banu BozdemirRagga Oktay ve Cem Yaz ikilisinin yazıp yönettiği Mc Dandik önce isminden başlayarak kendisini sonra da başka filmleri ti’ye alan, farklı bir kafanın, mizahın ürünü. Farklı bir mizah anlayışı deyince akla Onur Ünlü ya da Ahmet Kural tayfasının yaptığı işler akla gelebilir ama öyle değil. Biraz ‘Korkunç Bir Film’ kafasında, komik olma olayını kendi içinde kurduğu absürdlükle çözmüş bir film. Bu anlamda sektörde komik olmaya çalışan, işin kötüsü komik olmayan filmlerin kompleksinden de sıyrılmış gözüküyor…
Ragga Oktay’ın rap müzikleriyle şenlenen film başta Kemal Sunal’ın İyi Aile Çocuğu filminden esin alıyor gibi… Bebekliğini seyirciye gösterilmeden bir sepet içinde tamamlayan ve adı Dandik konulan çocuk, görür görmez aşık olduğu kız Aslı, kankası Fiko ve sonradan kötü adam olacak olan Has İttir’in okula büyüklük halleriyle gelip, çocuk karakterleri canlandırmalarından absürdlüğün gelmekte olduğunu anladık!
Film bazı yerlerde konuyu kısıp mevzuyu müziğe ve dansa yaslıyor, rap ve Bollywood tarzı danslar filmin içine gelişigüzel serpiştirilmiş gibi duruyor. Yani aniden birileri dans etmeye başlıyor. Bu anlamda filmin bir yanı Hint filmi Milyoner duygusallığı taşıyor, kavuşamayan sevgililerin önü kötü adam Has İttir tarafından kesiliyor. Filmin Hollywood hapishanelerinin klişelerini aratmayan kısmı ise iyi ve güçlü siyahi göndermesiyle Yeşil Yol’a öykünüyor. Hapishane ortamının, muhabbetinin ve tiplemelerinin gayet iyi kurulduğunu söylemek mümkün, filmin çoğunluğu da orada geçiyor zaten. Dandik’in hapishaneden çıkıp Has İttir’le kapışmak için çalışması (aslında müzik çalışması lazım ama yerleri siliyor ve su taşıyor) da Karate Kid göndermeleriyle yüklü… Uzun zamandır ortalıkta olmayan Asım Can Gündüz’ü Bay Miagi tavırlarında izlemek, 50 Cent’i 40 Cent olarak anmak da bir hayli keyifliydi.
Film kendisiyle de dalga geçmeyi başarabildiği için samimi bir algı yaratıyor, sonuna koyduğu iyilik ve dostluk mesajlarıyla Yeşilçam kalıplarına yaklaşıyor. Filmin absürdlüğü kimi zaman masalsı bir atmosfer yaratsa da, filmin ‘Yeni Şehir’ göndermesinin peşine biraz daha düşmesini beklerdim. Sonuçta İstanbul’un (site ve plaza odaklı) taştıkça taşan atmosferinin filmin eleştiri ve ‘ti’ noktalarından birini oluşturacağını düşünmüştüm ama öyle olmadı. Onun dışında mekan kullanımı ve tasarımı konusunda da filmi başarılı buldum ama Ragga Oktay’ın üniforma gibi neredeyse tek kostümle filmi tamamlamasına ister istemez takıldım.
Müzikal komedi olan filmde Ragga Oktay müzikleriyle de filme farklılık katmış, arabesk ve rap müzikle harmanlanmış, cesur sözlerle dikkat çekici hale getirilmiş. İzlerken müzikale daha fazla ağırlık verilebilirmiş diye düşündüm. Tabii arada sarkan yerler var ama yine de filmin mizahını taşıdığı noktanın farklı olduğunu düşünüyorum. O yüzden seyirciye değişik gelecek filmlerden. Ragga Oktay hayranlarını ise fazlasıyla memnun edecek!
twitter.com/BanuBozdemir