Başrolünü Jake Gyllenhaal’ ın, yönetmenliği ve senaristliği ise Dan Gilroy’ un üstlendiği, Gece Vurgunu ismiyle gösterime giren “Nightcrawler”, farklı hikâyesi ve çizdiği karakterizasyon ile izlenmeyi hak eden bir yapım olarak göze çarpıyor.
Gilroy'un ilk uzun metrajlı çalışması, senenin en iyilerinden biri olmayı başarıyor. Şöyle bir düşününce, kusursuz bir film aslında! Ekrana kilitliyor sizi. Muhteşem bir Lou ile Gyllenhaal. Yan roller de gayet iyi. Konu oldukça ilgi çekici. Hikaye örgüsü harika. Senaryo da eksiksiz, fazlasız. Tadından yenmez bir sinema deneyimi. Yer yer sağlamına geriyor. Mutlaka izlenmesi gerek. Çalışmak, adanmışlık ile ilgili söyledikleri, tutku, etik, ahlak konularına da değinmesi, onu bir izle-geç filmi olmaktan kurtararak, üzerine konuşulabilecek bir film yapmış. Lou'nun kıyafet, saç stili, hareket ve mimikleri, kişiliği, sürdüğü kırmızı araba gibi pek çok karakteristik unsur aklınızda uzun süre yer edecek. Finale yaklaştıkça merak duygusu bayağı bir yükseliyor.
Lou Bloom (Jake Gyllenhaal) hayatını hırsızlık yaparak geçiren bir adamdır. Kendine iyi bir iş bulma çabaları ise hırsız olması sebebiyle reddedilir. Bir gece yaptığı son hırsızlık olayından sonra arabasıyla yolda giderken bir kaza görür ve arabasını durdurup olayı seyretmeye başlar. Etrafta elinde kamera olan birini görür ve bu işin nasıl yapılacağı hakkında ön bir bilgi ile kendine bir kamera alır. Eski model arabasıyla sokaklarda gezip polis telsizini dinleyen Lou, elde ettiği birkaç görüntüyü haber yapımcısı Nina Romina (Rene Russo)'ya satar ve yenilerini çekmek için kendini eğitmeye ve bir yardımcı aramaya başlar. Sokaklarda yaşayan ve eğitimi olmayan Rick (Riz Ahmed) adındaki genç ile anlaşan Lou her gün yeni bir haber yakalamakta ve adından söz ettiren bir haberci olmaya başlamaktadır.
Genelde filmlere başlık atmam; ama bu sefer film biter bitmez aklıma gelen ilk şey "Ölüler Üzerinden Yürümek" oldu. Evet, bu filmin başlığı bu.
Lou, hırslı, zeki, vicdansız, empati yoksunu, duygusuz yani kısacası sosyopat bir adam. İstediğini elde edebilmek için her yolu mübah görebilen, kolay yalan söyleyebilen, etkileyici konuşmalar yapan ve de hep mutlu mesut etrafta dolanan bir adam. Tabi bu tür vasıflara sahip bir haberciyi kim Lou kaftan. Tabi bu kaftanında bir bedeli olacak. Daha popüler haber yapabilmek için kendini ve ekibini tehlikeye atmaktan çekinmeyen Lou, yaptığını ahlaksızlık olarak görmekten oldukça uzak. Empati yoksunu bu adam öyle kolay kolay da sinirlenmiyor, her şeyin bir zamanı ve o zamandan alınabilecek bir karı düşünüyor.
"Gece Vurgunu" bence sistem eleştirisinden çok bize alın size bir sosyopat böyle olur diyor. Böyle biriyle çalışmak nasıl olurdu düşüncesini veriyor. Böyle bir insanla çalıştığınızı bir düşünün. Karşısındaki insana karşı en ufak bir acıma duygusu olmayan biri ile. Ölmek üzere olan insanları rahatlıkta çekebilen bir sosyopatla. Hırs, ne zalim bir hastalıktır ki sonu gelmiyor. Hırs insana nasıl bir güç veriyor ki en umulmadık şeyleri insanlara yaptırıyor.
Sosyopatların fiziksel özellikleri diye bir şey yoksa bile onları tanımanın bir çok yolu vardır. Jake Gyllenhaal film için verdiği kiloları görünce 14 kilo vermek niye diye soruyorum bende. Sıska görümün altında bir psikopat mı aramak gerek diye düşünmeden edemiyorum doğrusu. Zayıf görünümü altında empati yoksunu, narsist bir adam daha mı iyi görünüyor sorusunun cevabı evet. İtiraf etmeliyim ki zayıf görüntü ile donuk yüz ifadesi altından gelen psikopatça gülüş çok uyumlu.
"Benim yapmayacağım bir şeyi sizden asla istemem"
"Gece Vurgunu", her ne kadar içinde başka oyuncuları barındırıyor olsa tek kişilik tiyatro. Jake Gyllenhaal, Oscar'a göz kırpıyor.
Kendim yapmayacağım bir şeyi asla sizden istemem.'' Filmde , özel yaşantısında ve kariyerinde ilerleyebilmek için sınır tanımayan , hırslı aynı zamanda insani duygulardan yoksun olan Louis Bloom karakteri ile baş başayız.Zaten filmde bu karakterin üzerine fazlaca yoğunlaşıldığı açıkça görülüyor.Bu iş içinde Jake Gyllenhaal'ın seçilmesi muhteşem olmuş.Mimikleriyle ve hareketleriyle beraber karakterin psikolojik durumunu da son derece iyi yansıtmış.Senaryo gerçekten etkileyici ve harika repliklere sahip.Ayrıca filmde medyanın sırf daha fazla para kazanabilmek için tutunduğu bu tavra da bir giydirme söz konusu.2014 yılı film açısından zengin bir yıl oldu.Gerçekten kaliteli filmler vizyona girdi.Nightcrawler da onlardan birisi diyebilirim. iyi seyirler...
Amaca giden her yol mübahtır deyiminin nasıl gerçeğe dönüştüğünü filmde görmek mümkün,işi uğruna herşeyi göze alan ve hiçbir şekilde duygusallığa yer vermeyen başarıya aç bir amatörün kamerama'nın öyküsü...Son zamanlarda izlediğim en etkileyici yapımlardan biriydi kesinlikle..
Nightcrawler, Lou Bloom (Jake Gyllenhaal) adlı bir kişinin kameramancılık ile ilgili başarı basamaklarını tırmanması konusunu ele alıyor. Yani durum böyle ama sadece bundan ibaret değil. Yani film büyük bir dürüstlükle anlatmış. İnsanın paraya karşı açgözlülüğü, hırsı, televizyon sektörünün reyting uğruna en vahşetli haberleri seçip bir üst basamağa yükselmesi gibi konuları film, büyük bir dürüstlükle işlemiş. Aslında gerçekte de durum böyle. Filmin işte bu konuda vermek istediği bir mesaj yok maalesef ama bu olaylara karşı oldukça sert bir eleştiri sunuyor bizlere. Ve film de bu konudan geçerli bir not alıyor tabii ki.
Film sadece bu konuda iyi değil tabii ki. Filmin gerilim tonu oldukça yüksek ve bu özellikle de sonlara doğru artıyor. Yani gerilim seviyorsanız, mutlaka izleyin. Hatta sevmiyorsanız bile izleyin çünkü filmin benim yazdıklarımdan bile öte, daha bir sürü iyi tarafı var. Ben sadece küçük bir kısmını yazdım. Hepsini yazmaya gerek yok çünkü, bunları izleyip kendiniz keşfedin.
Ama bir iyi taraf daha yazarım elbette. Oyunculuk hakkında Jake Gyllenhaal, iyice profesyonellik alanına geçiyor artık. Jake, Lou Bloom karakterini sadece oynamamış, onu yaşatmış. Yani bu yılın en iyi 3, bilemedin 5 oyuncu performansının kesinlikle içinde. Ayrıca filmin yönetmeni ve yazarı Dan Gilroy'un gişe filmlerinden şimdilik uzak durup bu tarz filmlere yönelmesi iyi olmuş. Bence Dan, yoluna böyle devam etmeli.
Bu arada filmin hiç mi kötü tarafı yoktu? Elbette ki vardı ama şu an aklıma gelmiyor çünkü onlar o kadar küçük etkenlerdi ki, filmi etkilemiyor. Yani bu küçük etken bile filmi halen başarılı kılıyor. İzlemenizi tavsiye ederim çünkü çok çarpıcı ve etkileyici bir film. İyi seyirler. 4/5
Gece Vurgunu... Filmde Muhabirliğe merak salan bir adamın üzerinden kapitalizmin Amerika'da nasıl işlediğini net bir şekilde görebiliyorsunuz hatta kapitalizmin damarlara nasıl işlediğini! Hırsızlık,Hırs,Gazetecilik, Arkadan vurma... Hem gerilim hem dram aynı anda bu filmde. 'Bir film öyle güzel olacak ki koltuğunuzda sağdan sola çevirtmeyecek sizi' derler sinema sektöründe bu film size sürekli olmasa da bölüm bölüm bu anı yaşatabilir. Olmuş mu? olmuş bu film... İyi de olmuş.
Makyevalist nedir, kimlere denir sorusunun cevabını filmin ana karakteri Lou Bloom veriyor. Başarmak için hiçbir ahlaki değeri gözetmeyen Lou, aslnda Amerikan düşünce tarzının bir şahıs üzerinde yansıması olarak kabul edilebilir. Kapitalizm bu kadar iyi anlatılabilirdi. Oyuculuklara gelecek olursak Jake Gyllenhaal ders verici nitelikte diyebiliriz. Rene Russo hala etkileyici bir oyuncu. Son zamanlarda izlediğim filmler arasında en iyi senaryoya sahip film. Sizi koltuğunuza yapıştıracağından eminim. Ancak bu kadar iyi bir filmin az salonda gösteriliyor olması da ayrı bir tartışma konusu. Senenin en iyi 5 filmi arasına girer bence. Şiddetle tavsiye ederim.
Kara filmlerden, gerilimden gece atmosferinde geçen filmlerden hoşlananlar için birebir. Baştan sona sıkılmadan merak uyandırarak gelişen kaçmıycak bi film.
Filme gittim imdb 8.2 puan verdiği için ama hiç bir tat alamadım. Ne gerilim var ne de başka bir şey. Sadece özgün bir senaryosu var ama çok kötü bir film başarısız buldum.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.