En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Selda K.
4 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
13 Şubat 2015 tarihinde eklendi
SON UMUT ile Russell Crowe'a teşekkür ediyorum. Yalnız ülkemin yalnız olmadığını gösterdiği için... hakkını savunduğu için... O bir Avusturyalı evet ama çoğunluğun göremediklerini görüp inkar yerine doğruyu gösterdiği için... vs... MUSTAFA KEMAL ATATÜRK BU ÜLKENİN GELECEĞİDİR. Bu filmin senaryosunun içinde geçen en güzel cümledir. SON UMUT filmi kesinlikle arşivimde olması gereken filmlerden biri. Tekrar teşekkürler Russell Crowe.
Filmin ilk yarısında filmi anlamakta güçlük çekiyorsunuz , ciddi anlamda kopuk kopuk sahneler ve ikinci yarısında bu sahneler azalıyor hatta hiç kalmıyor.. Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan'ın oyunculuklarına diyecek yok.. Çok başarılı..
Crowe'un bu girişimi elbette bir Türk olarak hepimizi gururlandırıyor. Tarihimize ilgi duyması ve onu fazla çarpıtmadan anlatması iyi. Ama onun dışında çizdiği İstanbul tasviri, karikatürize ettiği düşman modeli dağınık anlatımı haliyle biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Cem Yılmaz hem sönük kalmış hem de sırıtıyor. Yılmaz Erdoğan çok iyi gerçekten. Açılış sekansını da gerçekten başarılı buldum ama. Bence izleyin.
Adam daha ilk yönetmenlik denemesinde bizden bir hikaye anlattı: Son Umut… Filminde; aynı zamanda başrol oynadı; Çanakkale Savaşı’nda kaybolan üç oğlunu aramak için Anadolu‘ya gelen Yeni Zelandalı çiftçi bir babanın hikayesini konu etti.
Filme gittim. Şaşırdım… Russell Crowe gibi bir dünya yıldızı, ülkesinin hikayesini anlatırken bizim Kurtuluş Savaşı’mızla ilgili şu tespitlerde bulunuyordu:
- İngilizler işgalcidir. – Yunanlılar katliamcıdır. – Mustafa Kemal Türkiye’nin geleceğidir. Kuvayı Milliye’ye katılmak için Ankara’ya giden Binbaşı Hasan’ın (Yılmaz Erdoğan) gözlerindeki ateş ile sözlerindeki umut yanaklarımı ıslattı.
Belki ben görmemişimdir, bilemiyorum; ilk kez bir yabancı filmde bizim insanlarımız iyi-güzel-haklı gösteriliyordu.
Filmden önce neler neler yazılmıştı; tabii çoğu magazin olan. Film vizyona girdi; medyadan ses kesildi. Anladım; Russell Crowe büyük hata yapmıştı; Türkleri aşağılasa idi, medyada ne çok haber olurdu. Hayır, dış basını değil bizim medyadan bahsediyorum.
Hiç yazılmadı değil; “Son Umut”un gişesinin kötü olduğu, Avustralya’da bile seyredilmediği gibi yalan haberler yaptılar!
Geldıgı gun ızledım. gercekten yapım kalıtelı. russell zaten bırseyler yapmaya cabalamıs gercekten. bırz savas fılmı arzusu ıle gıdıyoruz ama savas donemınde aıle ve daha cok sanat fılmı cıktı karsımıza. ama olsun sıkılmadık hıc. yılmaz erdogan egretı kalmıs baya baya.ama Canakkale savası donemınde bır baskasının gozunden bakmak ıyı ve keyıflıydı.
Çanakkale Savaşı 'nda aynı birlikte savaşan Avusturyalı iki asker. Savaştan dört yıl sonra 1919'da ,oğullarının ölmediğine inanan bir anne( ,eşinden (Connor) oğullarını bulmasını istemektedir.Savaşa ait kayıtların tutulduğunu düşünen baba ,araştırmaya devletin başkenti İstanbul'dan başlar.İstanbul'dan başlayan ,yurdun çeşitli yerlerinde devam eden arama sırasında ,Ege şehirlerinde savaşın gerçek yüzünü de yaşayan Connor'ın en büyük destekçileri Türk subayları Hasan (Yılmaz Erdoğan ) ve Cemal (Cem Yılmaz) dir. Çanakkale Savaşı'na tarafsız bir bakış açısı ile çekilmiş film için, Yılmaz Erdoğan'ın oyunculuğunun da etkileyici olduğunu belirtmeden geçmeyelim.İyi seyirler.
Büyük hayal kırıklığı yaşadım. Savaş sahneleri yeterli kalitede değil, replikler yapmacık ya da bizim değer yargılarımıza uymadığı için bana duygusal ve ciddi gelmedi. Oyunculuklar hiç iyi değil. Russell Crowe, oyuncu seçiminde büyük hatalar yapmış.Filmin Türklerce izlenebilmesi için Türkiye'den en popüler iki ismi istemiş , biri komik diğeri de ciddi olsun diye muhtemelen şart koşmuş. Bu iki sanatçının ismini vermişler , nereden bilsin adam bu ikisinin oyunculuklarının berbat olduğunu. Dahası bu iki sanatçıyı izlerken benim aklıma Kuvayı milliye askeri değil komedyen geliyor ve filmin duygusallığı ve ciddiyeti ile uyuşmuyor. Bir de ,"ne oyuncu hazırlanması" diyen Cem Yılmaz gibi bir adamın oyunculuk yaptığını düşünün, oyunculuk yerlerde. Savaşta eşini kaybeden Türk kadınını oynayan Olga Kurylenko'nun , cilveci oyunculuğu, oğlunun sünnetinde erkeklerin arasında dans etmesi , savaşta eşini kaybetmiş acılı bir eşle bağdaşmayan oyunculuğu Russell Crowe'un kültürümüzü bilmediğini, dersine pek çalışmadığını gösteriyor. Filmdeki değer yargıları da bizimle uyuşmuyor, hani Russell Crowe Avustralya'lı öldüğünde kadeh kaldırabilir , geleneklerinde vardır ama bir tabur Türk askeri öldükten sonra Y.Erdoğan ile kadeh kaldırmaları garip kaçtı. Değerlerimize meydan okunması insanların ölüleri karşısındaki ritüellerine saygısızlıktır, bütün sinema salonu "oha" diye tepki verdi. Russell Crowe, kendi ulusu ile alakalı, Türklere yaranıyor gözükse de aslında duygusal ve ezilen rollerin avustralyalılara verildiği, son derece Anzak bir film yapmış, milliyetçilik adına giden de anzak milliyetçiliğine destek olur. Kötü bir şey değil tabii ki adam ulusunu seviyor. Bu bir tarih filmidir ve hiç değilse tarihimize az çok ışık tuttu. Yunan ordusuyla savaş yalan , mezarlar temsili , bu savaşlar Atatürk'ü cilalamak için uyduruldu diyen malum partinin tabanı ülkemizi gerçekten büyük bir ordunun işgal etmiş olduğunu ,acımasızlığını görmüş oldu, cahilerimiz açısından bu bile kardır. Filmin öyle bir faydası olmuş..
son on beş dakikası hiç olmamış. özenle kurduğu atmosferi bir anda yıkmış. türk filmi gibi bitirmiş filmi Gülücük mesela, cold mountain, o enfes dramatizasyona çok da iyi yakışacak mutlu son'u bize çok görmüştü. fakat tam da olması gerektiği gibi, hayat gibi bitirmişti filmi usta.
iyi bir film ama...
savaş sahneleri oldukça iyi çekilmiş. binbaşı hasan karakterine bu kadar objektif yaklaşması, anlamaya çalışması takdirlik.
Bu tür öykülerde, en hoş yan; parmağım gözüne türünden zorlamaların olmaması. .....ve parmak sallama olmayan savaş trajedisi. Yılmaz Erdoğan dışında, sağlam bir oyunculuk performansı olunca izlemek akıcı oluyor. 'Kamera arkası' gibi savaş sahneleri, sıkmadan konuyu örüyor. Finale yaklaşırken artan duygu ağırlık haller, çıkış sonrası da sizi kolay terk etmiyor. İzlenmemesi eksiklik yaratacak türden bir filim..
yılmaz erdoğan"a ve cem yılmaz yakıştıramadım çanakkale savaşın anlatan bir flim çekiyorlar orda ey 15 li ye elerinde şarap kadehlerile oynuyorlar o bir oyun havası değil ey 15 li bir ağıttır
Beklediğimden daha iyi bir filmdi, Türkiye'yi kötü gösterecek gizli kareler olabilir önyargısı ile izledim filmi fakat gayet iyi bir film gördüm, Cem YILMAZ iyi oynamış Yılmaz ERDOĞAN ise mükemmele yakın, Russell CROWE idare eder bir oyunculuk sergilemiş (Daha iyisini yapabilirdi ama yönetmenlikle ikisi bir arada olunca bir şeyler eksilmiş olabilir, belki kendisini o anda canlı göremediği içindir), Olga KURYLENKO ise bence yetersiz bir oyunculuk segilemiş ki zaten onunda güzelliği ve zarifliği yetmiş.
Böyle bir filmin çekileceğini duyduğum andan itibaren filmle ilgili haberleri takip ettim ve birçok sinema sever gibi heyecanla beklemeye başladım. Filmden tabiki belli seviyede bir beklentim vardı ama bunu çok da üst seviyede tutmamaya çalıştım çünkü ülkemizde bu tip çok konuşulan projeler sonunda hayal kırıklığına uğratabiliyor.Filmi izlediğimde ise bir hayal kırıklığı yaşamadım beklediğim gibiydi başarılı ama muhteşem değil. Artıları ve eksilerine gelirsek en güzel yönü olabildiğince objektif olmaya çalışılması film sadece tek tarafın gururu ya da tek tarafın yaşadığı acıları yansıtmıyor savaş gerçeğini ortaya koyuyor.Her iki tarafında aslinda neler feda edittiğini ve nasıl acılar yaşadığını görüyoruz.Oyuncular da karakterlerle uyum sağlamış.Ama filmi izlerken kendinizi Ayşe karakteri yerine geçebilecek Türk aktristleri düşünmekten alamıyorsunuz çünkü Olga Kuryenko iyi bir oyunculuk sergilese de dublajla konuşmasının oturmamasından ya da tavırlarından bir türlü Türk kızı Ayşe olamadı gözümde hep eğreti kaldı.Tabi birde İstanbul'un sanki bir ortadoğu şehri gibi sarı gösterilmesi var.Dünyanın gözünde bu algı nasıl , ne zaman değişecek merak ediyorum. Özetlersem Russel Crowe ilk filminde bazı alsaklıklar da olsa başarılı bir iş çıkardı ve savaşın aslında bir saçmalık bir yönlendirişten başka bir şey olmadığını, aslında sorunların bizim değil halklarını yönetirken gözünü para ve kan bürüyen sözde liderlerin oyunu olduğunu bizlere anlatdı ve hissettirdi.
Ben şahsen ilk bölümünde salonu terk etmeyi düşünüyordum ama parama acidim .. Canakkaleye gidin daha iyi konu tutarsız ... Basit bir film .. Rakı nedir ayıp yaa .. Ama cocuklarin hayati iç gıcıkliyo
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.