İlk filmini seyretmeden, serinin ikinci filmini izlemek biraz saçma kaçacak ama olsun, ben ilk filmini seyretmeden -ki hâla seyretme şansım olmadı- ikinci filmini izledim, beğendim. Zaten ilk filmden önce izlenmesi gereken seri olmuş -Hobbit gibi- öncesini anlatıyor sonuçta.
''Tek amacı kasabadaki çocuklara eğtim vermek olan Xate(Demet Akbağ), eşinin kitap okumasından dolayı hapse atılmasından dolayı; meydan Faruk(Sermiyan Midyat)'a kalmasın diye aday olacak. Çok beğenilen ilk filmden 10 yıl öncesini anlatıyor, rakibi yine Faruk..
Söze başlarken de dediğim gibi ilk filmi izlemeden; ikinciye başlamak biraz tuhaf oldu. Sermiyan Midyat'ın yazdığı her türlü dizi/film'i severim (Ay Lav Yu ve Güldür Güldür baş sırada). Ki zaten bu filmin senaryosunu Sermiyan Midyat yazmasaydı izler miydim? Bilemiyorum. Yani ülkemizde komedi senaryosu yazan çok senarist var fakat benim aradığım mizah anlayışında yazan senaristlerde 3 tane var toplam da ki birisi Sermiyan Midyat.
Demet Akbağ artık BKM ile klasikleşmiş isimlerden birisi. Bu da bir BKM projesi olduğu için görmemek beni şahsen şaşırtırdı. Zaten yaklaşık 30 senedir oyunculuğuyla; yeni nesil oyuncularına ilham kaynağı oluyor. Oynamadığı ne Laz rolü kaldı, ne Trakyalı... Şimdi de Mardin'li bir anneyi canlandırıyor.
Sermiyan Midyat kendisi Mardin'li olduğu için yazdığı filmlerde/dizilerde, Mardin'le ilgili espri yapar ve Mardin'de çekilir film. Bunun örneklerini Ay Lav Yu ile yaşadım ve şimdilerde yazdığı ve yeni başlayan Analı Oğulu dizisinin de konusu bu. Ki ben bu yönünü takdir de ediyorum. Birçok miletten espriler alıp, 10-15 film çekip az güldürmektense, 1 filmde çok güldürmesini tercih ederim.
Filmde çok fazla tanıdık sima var. Zaten bunlar BKM'nin bize kazandırdıkları oyuncular. Çok Güzel Hareketler Bunlar'dan beri özlediğimiz simaları bu filmde sonunda görme fırsatına eriştik. Cidden oyunculuklarından taviz vermediler.. Hele hele ayrı bir parantezi ''Gülhan Tekin''e açmak lazım. O rôl, o konuşma şekli(dublördür belki bilemiyorum) cidden filmin en komik ve en yaratıcı karakteri olmuş. Bilemiyorum, belki de Sermiyan Midyat; köyünde gördüğü bir kişiden etkilenip, eklemiştir bu karakteri filme.
Filmde dikkatimi çeken diğer bir nokta ise Mardin'in güzelliği.. Hani her senarist, her yönetmen, her yapımcı veya dizi/sinema projeleriyle uğraşan her insan kendi doğduğu yeri iyi tanıtmak ister. Ama bu apayrı bir şey olmuş. Evlerinden tutun, insanlarına kadar... Cidden etkilendim diyebilirim Midyat'tan. Sırf şu filmi izledikten sonra bile orayı ziyaret eden çok fazla sayıda insan vardır..
Türkiye'nin gururlarından biri olan Arda Turan filmde az ama öz çıkıyor. Zaten bundan başka da rôl verilemezdi herhalde kendisine.. Gişe başarısının yüksek olmasının bir nedeni de budur bence.
Film güldürmenin yanında bir de ders veriyor. Filmi başından beri dikkatlice takip edenler, filmin sonuna yaklaşıldığında (2-3 dakika kala) verilen dersi anlayacaklardır. Orayı pas geçemedim çünkü cidden etkilendim yani orada. 'Deyim yerindeyse' diye kullanacak bir deyim bile bulamadım..
Ve son olarak dikkatimi çeken son nokta ise Sermiyan Midyat'ın senaryoda kendi ismiyle alay etmesiydi. ''Sermiyan ne ya? Öyle isim mi olurmuş!'' gibilerinden sözler sarf ettiği o sahne de baya komikti. Kız isteme sahnesi ise efsaneviydi zaten, başından sonuna kadar gülmüşümdür.
Beni çok fazla güldürdü. Son zamanlarda fazla gülemiyordum Türk filmlerine, bu iyi geldi. 9,5/10