Hesabım
    Sürpriz Damatlar
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Sürpriz Damatlar

    İnsanlar el ele tutuşsa, birlik olsa; hayat bayram olsa!

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    21. yy’dan tamı tamına 14 sene yedik, on beşinciye koşar adım gidiyoruz, şunun şurasında 7 milyar insanız, hala barış içerisinde yaşamayı öğrenemedik! Farklılıklarımızı ve bizi biz yapan şeyleri olduğu gibi kabul etmek ve 7 milyar benliği kucaklamak karşıdan imkansız gibi görünse de, bombaları sivillerin üzerine yıkmadan ya da inancımızı kılıç zoruyla dayatmadan bir yerlerden başlamak mümkün olmalı!  Bu hafta romantik komedi kontenjanından yaz vizyonunda kendisine yer bulan Sürpriz Damatlar filmi, barış içinde olmaya, en mikro ölçekten, aile kavramından yaklaşan bir seyirlik. 

    Bir film eleştirisine bu kadar global bir giriş yapmış olmamızın nedeni ise 4 kızları olan Verneuil ailesinin öykü gereği her biri farklı bir ırkı temsil eden 4 farklı damada kucak açmış olması. Öyle ki komşuları arkalarından “Benetton ailesi geldi!” esprisi yapmaktan çekinmezken, baba Claude ve anne Marie kızlarının mutluluğu için önce Arap asıllı, sonra Yahudi en sonunda da Çinli bir damada “Hayır!” diyemiyor. Üstelik bu damatlar, bir öncekinin şokunu henüz atlatamadan birer sene ara ile aileye katılıyor. Fakat evlilik sırası en küçük kız olan Laure’ye geldiğinde aile işi şansa bırakmamak için kendileri gibi beyaz, Katolik bir Fransız’ı kızlarına beğendirmeye çalışıyor; ama nafile, Laure çoktan Afrika asıllı zenci sevgilisi Charles’ın evlenme teklifini kabul etmiş bile! 

    Karşımızda Fransız medeniyetinin geldiği noktayı, aynı ailede 3 farklı dini ve 5 farklı ırkı birleştirerek hem öven hem de durum tespiti yapan bir film var. Filmin öyküsü “Bakın biz Fransız toplumunda ne kadar geniş bir yelpazede yaşıyor ve hiç kimseyi ötekileştirmiyoruz” önermesinin altını çizse de, durum tespiti yaparken de karakterlerini eleştirdiği ırkçılık tuzağına yer yer düşüyor. Bu anlamda yerele daha çok göz kırpan film, Fransa özelinde o ülkenin vatandaşı olup, farklı etnik kökenlere sahip Arap, Yahudi, Uzakdoğulu ya da Afrikalı bireylerin “beyaz Avrupa’nın” artık ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguluyor. Irkçılık tuzağına düştüğü anlar ise farklı kökenleri nitelemek için kullanılan dilde kendisini gösteriyor: Çinli Chao Jackie Chan, Yahudi David Woody Allen, Arap Raşit ise Arafat olmaktan kurtulamıyor! Tüm aileyi bir araya getirmek için kurulan birinci yemek sofrası ise filmin bu çatışmalarının ilk zirve noktası. Neyse ki işler dördüncü damadın gelişine kadar 3 farklı usulde pişirilmiş Noel hindisi ile halloluyor.

    Sürpriz Damatlar, filmin yönetmenliğini ve ortak senaristliğini üstlenen Philippe de Chauveron’un ülkemizde vizyona giren ilk filmi. Daha önce benzer aile komedilerine senarist ve yönetmen olarak imza atmış olan de Chauveron’un diline ya da sinemasına aşina olmasak da insanlara sıcak gelebilecek evrensel bir noktadan naif biçimde hareket ettiği ortada.  Bu noktada filmin yönetmenlik üslubu açısından da göze batan bir sıkıntısı olmadığını eklemek gerek. Öykünün temposu, kurgusu olması gerektiği gibi 97 dakikayı sıkmadan seyrettirecek biçimde. 

    Filmi sırtlayan oyunculuk ise hemen hemen tüm arızaları çıkartan baba Claude’u canlandıran Christian Clavier’den geliyor. Fransız sinemasının en üretken aktörlerinden bir olan Clavier’e, eşi rolünde Chantal Lauby de iyi destek veriyor. Öte yandan son damat Charles’ın babası rolünde seyrettiğimiz  Pascal N'Zonzi ile Clavier’in karşılıklı geldiği sahneler filmin eğlencesini katlıyor.

    Nihayetinde elimizde ırkçılığın sığ sularında boğulmamaya gayret göstererek, keyifli bir komedi öyküsünü beyazperdeye taşıyan bir yapım var. Yazıyı iki temenni ile bitirelim: Keşke renk, ırk, din ayrımı olmadan hepimiz yanı sofrada birleşebilsek. Keşke sırf zenci olduğu için sokak ortasında öldürülen bir gencin haberini okuduğumuz dünya sadece ırkçılığı eleştiren filmlerde olsaydı…

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top