Uzun zaman sonra film izlemeye karar verdim ve dönüşümü bu filmde yaptım. İyi ki de öyle yapmışım. Eric Bana'yı sevdiğim için, kadroda görünce film ilgilimi çekmişti, fakat izledikten sonra Chris Pine'ın başrolde görmeye alışkın olmadığım mütevazi karakteri ve Casey Affleck'in kendi adıma izlemekten keyif aldığım karakteri daha çok ilgimi çekti. Gerçek olaylara dayanan filmleri zaten ayrı bir yere koyarım ve bu da başarılılar kategorisinde yerini aldı. Fragmanını beğendiğim filmler genelde beni izledikten sonra çok tatmin etmiyor, çünkü iki dakikada izlediğin güzel sahnelerde ibaret olabiliyor film, ancak aralarında bunun gibi istisnalar da var. Kısa bir zaman aralığını anlatan bu tarz filmlerde genelde aynı sahneleri aynı mekanları görmek sıkıcı olabilir, ama çoğu filmde dikkate almadığım kamera açıları, sahnelerin akıcılığı öylesine güzeldi ki aynı yerleri defalarca görüyo olmamın bir önemi yok gibiydi. Ortalara kadar o dramı ve duygusu orta seviyedeyken sonlara doğru arttı ve harika bir final yaptı. Bu filmi belki defalarca kez daha izlemicem fakat güzel hatırlıyacağımdan eminim. iyi seyirler...