İki Aşk Arasında - Beyazperde.com eleştirisi : İngiliz erkekleri ve pek seksi aksanları

İngiliz erkekleri çok seksi oluyor, değil mi? Hele o aksanları yok mu? Konuştular mı insanın aklını başından alıyorlar!

Siz de böyle düşünüyorsanız, belki İki Aşk Arasında (How to Make Love Like an Englishman)  adlı 2014 yapımı bu film bir nebze olsun ilginizi çekebilir. Çünkü sadece bu ucuz klişe üzerine kurulmuş bir yapım karşımızdaki.

İki Aşk Arasında’nın sizi eğlendirmesinin, size iyi vakit geçirtmesinin bir anahtarı daha var! Bütün kadınların artık yaşını başını almış bir adamın etrafında pervane olduğu bu sözde romantik komediyi, orta yaş ve üzeri bir 'kart zamparaysanız' da sevebilirsiniz mesela... Bu sıfat ağır kaçabilir ama “İlerleyen yaşına rağmen hala kadınların ilgi odağı olabileceğine dair bir fantaziye sığınmak isteyen ortalama her heteroseksüel erkek bu filmden zevk alabilir” tanımıyla yumuşatmak pek olası değil; inanın kendiyle barışık, akıllı fikirli, seksist olmayan ve kadınları da et parçası gibi görmeyen bir adamın bu filmden keyif alması fikrini tahayyül edemiyorum.

Üniversitede romantik dönem şiirleri üzerine ders veren İngiliz bir edebiyat hocası var. Pierce Brosnan. Genç bir Amerikalı kızı aşık etmiş kendine. Jessica Alba’yı. Ama fırsatını buldu mu o dayanılmaz cazibesini başka kadınları ayartmaya çalışmak için kullanmaktan da çekinmiyor. Şansına bu kadınlardan biri de genç Amerikalı sevgilisinin Latin güzeli üvey ablası çıkmasın mı? Salma Hayek yani. Brosnan ve Hayek tel gibi geriliyor sonra. Aralarında geçenleri Alba’yla paylaşmıyorlar ama birbirlerine de bir daha güvenmiyorlar. Ve Brosnan’ı büyük bir sürpriz bekliyor. Alba hamile! Ve bu film aklı belli ki uçkurunda bir takım erkekler tarafından hayata geçirildiği için, güvenilmez kart zampara her şeyini bırakıp sevdiği kadınla beraber Amerika’ya taşınmayı bile kabul eden muhteşem bir babaya dönüşüyor göz açıp kapayıncaya dek. 

Film boyunca da bu sığ adamın sadece arada öğrencilerine bir iki şiir okuyup romatik akım hakkında basmakalıp laflar ediyor diye çok mükemmel bir erkek olduğuna inanmamız isteniyor. Kadınlar mı? Alba’nın tek derdi bir baba figürü bulmakmış aslında ve nihayetinde muhteşem İngiliz aksanıyla konuşan şövalye sevgilisini aldatıp terk ediyor. Asıl izleyeceğimiz aşk onlarınki değil çünkü. Brosnan ve Hayek üzerinden “nefretten doğan aşk” formülünü işletecek bu film. Ama ille ki Hayek’i her fırsatta anadan üryan soyacak. Çıplak baldırlarını, kalçalarını gözümüze gözümüze sokacak. Zavallım Selma Hayek, İngilizce rol yapmayı da o kadar beceremiyor ki insanın sahiden içi parçalanıyor.

Mantığı, karakter ve duygu devamlılıklarına takılmayan; insanı bezdiren laf kalabalığı içerisinde yer yer bir iki diyalog komiğiyle de gönlümüzü kazanmayı başaramayan; maalesef son derece banal ve cinsiyetçi; hemencecik unutsak daha iyi derdirten türden bir film İki Aşk Arasında. Sırf Pierce Brosnan’ın karizmasına film yapacağız diye kasarak yola çıkarsanız böyle olur çünkü bu işlerde…

Twitter: aliercivan