Beni de Götür - Beyazperde.com eleştirisi : Orta yollu bir yerli dram...

Daha önce 2010 senesindeNene Hatun filminde karşımıza çıkan ikinci yönetmen Olgun Özdemir ile kamera ardınan selam veren Avni Kütükoğlu bu kez farklı bir hikayeyi, güçlü bir dramatik kurgu üzerinden seyircisi ile paylaşıyor. Acı dolu bir hikayeyi, sadece geçmişin değil, günümüz Türkiye’sinde de sık sık karşılaştığımız bir örnekle aktaran Kütükoğlu, güçlü oyuncu kadrosu ve başrollerdeki ilginç tercihler ile şimdiden artı puanı cebine koyuyor.

Dramatik – komedi türündeki Ateşteki Kağıtlar projesinde bekleneni pek de veremeyen yönetmen Avni Kütükoğlu, ağır bir yükü yeni işinde başarıyla seyircisinin sırtına yükleyebiliyor. Bundan kasıt seyir tecrübesini zorlu bir forma sokmak değil, kadın olmanın, ülkemizde bir kadın olarak hayatta kalabilmenin gerçekten de ne demek olduğunu ziyadesiyle başarılı olarak sunabilmesi.

Bu rahatsız edici lakin reel hikayenin merkezinde ise Ayşe bulunuyor. Yengesi ve amcası ile birlikte yaşayan genç Ayşe hayatın kıyısında kala kalmış, arzu ettiği yaşamdan uzakta ve sevgisiz bir ruhtur. Kendisi için gördüğü en büyük kurtuluş ve mutluluk kaynağı ise Ali’dir. Ali ile mutlu bir gelecek hayali kuran kadın bir yandan da amcası ve yengesinin zoruyla Ahmet adında bir adamla evlenmek zorunda bırakılır, bir yandan da iyice öteki konumuna itilir.

Bu süreçte Ali üniversite eğitimi için İstanbul’a gidip gelmeye devam eder, acılı yaşamına devam eden kadın ise sevdiği adamın annesi ile kendine mutluluk kaynağı yaratır; ta ki güçlü anne figürü hayatını kaybedene kadar. Aynı dönemde Ahmet bir kazada felç olur, Ayşe artık sevmediği, sevemediği ve sevemeyeceği bir adamın ağır yüküyle beraber başbaşa kalır. Hayatının karanlıktan çıkışının anahtarı olarak gördüğü Ali, annesinin vefatı üzerine geri döner ve eski sevdiğinin kapısını çalar. Bu noktadan sonra ise Ahmet’in endişeleri, öfkesi, yaşadığı kaygılar ve karısının uzun yıllar sonra tekrar nefes alabilmek için yapacakları, yapmak istedikleri hikayenin yeni temel taşları haline gelir.

Her şeyden önce ilgi çekici ve bir o kadar da huzursuz edici “gerçek” hikayeyi bir kenara bırakacak olursak, daha çok komedi projelerinde karşımıza çıkan, bir dönem Türk televizyonlarının ası olan Avrupa Yakası’ndan tanıdığımız Vural Çelik, sakat koca Ahmet olarak harikalar yaratıyor. Daha doğrusu Kütükoğlu ve senaryonun sunduğu oyun bahçesinde yapabileceğinin en iyisi için ter döküyor.

Gitme Baba filminin başrol oyuncusu ve senaristi Çiğdem Suyolcu ise Ayşe olarak o “bitmişlik” sendromunun meyvelerini yeteri kadar toplamış bir isim olarak karşımıza çıkıyor. İki nokta arasında çaresiz ve mecburi bir gidiş geliş yaşayan karakterin umutsuzluğuna bizi inandırmayı başaran Suyolcu, elinden geleni yapıyor diyebiliriz.

Beni de Götür filmi bazı olmamışlıklarına, teknik “sadeliğe” ve aceleci tavrına rağmen seyri hak eden, yer yer şaşırtan “gerçek bir yaşam” tecrübesi sunuyor. Bir başka deyişle, “denemekte fayda var” diyebileceğimiz, artısı eksisinden fazla bir proje.

burcinaygun@gmail.com