Son derece uçuk kaçık fikirlerle dolu sahneler içeren senaryosunu da Daniel Casey ile birlikte yazan Justin Lin'in yönetmen koltuğunda oturduğu "F9 / F9: The Fast Saga / Fast & Furious 9", yüksek bütçeli Hollywood prodüksiyonlarından hoşlanan aksiyon - komedi meraklılarını fazlasıyla memnun edecek bir film olarak geliyor karşımıza...
Bu girişimiz üzerine, "Olur mu canım, hiç kimse beğenmedi bu filmi" diyecek olanlara bizde o zaman, "Ne yani, brüt 661,4 milyon dolarlık hasılatı bu filme, uzaylılar mı yaptırdı?" diye sorarız...
Gelin isterseniz 200 milyon dolarlık bütçesinin oldukça büyük bir kısmının görsel efekt ve yeşil perde teknolojilerinin yanı sıra dublörlerce kullanılarak hurdaya çıkartılan araçlara harcandığı her halinden belli olan filmimize biraz daha yakından bakalım...
1989 yılındayız...
Oğulları Dominic "Dom" (Vinnie Bennett) ve Jakob (Finn Cole) ile yardımcısı Buddy'nin (Michael Rooker) pit takımında yer aldıkları bir otomobil yarışında, bu iki delikanlının babası Jack Toretto (JD Pardo), yarışmacılardan Kenny Linder'ın (Jim Parrack) bilerek sıkıştırması neticesinde, aracının kontrolünü kaybetmesinin ardından yanarak ölür...
Bunun üzerine öldürmek kastı ile Kenny'nin üstüne yürüyen Dom, tutuklanarak hapse atılır...
Neyse...
Günümüzde; patronları Bay Nobody'den (Kurt Russell) bir imdat çağrısı almış olan Roman (Tyrese Gibson), Tej (Ludacris) ve Ramsey (Nathalie Emmanuel) karısı Letty (Michelle Rodriguez) ve küçük oğlu Brain (Isaac ve Immanuel Holtane) ile birlikte kırsal da yaşamakta olan Dom'un (Vin Diesel) ziyaretine gelirler...
Hedeflerindeki bilinen isim Cipher'dır (Charlize Theron)...
Başlangıçta biraz gönülsüz davranan Dom'da ikna olunca, beş kişikik bir ekip olarak, Bay Nobody'nin düşen uçağının enkazının bulunduğu Orta Amarika'daki kurgusal bir bölge olan Montequinto'ya doğru yola çıkılır...
Varıldığında, Bay Nobody'nin şifresini kimsenin kıramadığı bir bölmede sakladığı, adını antik Yunan mitolojisindeki savaş tanrısı Ares'ten alan cihazın bir parçası Letty tarafından güvenceye alınır alınmaz, başlarına üşüşen son derece donanımlı özel ordu birlikleriyle amansız bir çatışma ve mayınlı alanda da hız kesmeden süren bir araçlı takibe başlanılır...
Sonuçta, Letty'nin motosikletine ciddi anlamda saldırı da bulunanlardan biri olan Dom'un kardeşi Jakob (John Cena), cihazı ele geçirdiği gibi, herkesin şaşkın bakışları arasında, bir uçağın himayesinde otomobiliyle okyanusa doğru kanatlanarak gözlerden kayboluverir...
Babası bir ülkenin diktatörü olan ve o yüzden de emrinde böylesine bir özel ordu bulundurabilen ortağı Otto (Thue Ersted Rasmussen) ile beraber Cipher'ın yanına giden Jakob ondan, cihazın diğer yarısının Edinburgh'da olduğunu öğrenir...
Bu arada, Ares'i korumakta başarısız olan beşli, Bay Nobody'nin Hazar Denizinin altındaki gizli sığınağına giderler...
Kocası Brian O'Conner'ı (hayatını 2013 yılında kaybetmiş olan Paul Walker) hem kendi çocukları hem de ağabeyi Dom'un oğlunun başında koruyucu olarak bırakan Mia'da (Jordana Brewster) bu beşliye katılır...
Kendi aralarında düzenledikleri toplantıdaki Ramsey'in sunumundan, aktif hale gelebilmesi için Ares'in ikinci parçasının bulunmasının da yetmeyeceği bilgisine ulaşırız...
Zira onun bir de aktivasyon anahtarı bulunmaktadır...
Yani Bay Nobody bu korkunç silahı üçe bölüp, üç ayrı yere saklayarak insanlığın geleceğini güvence altına almıştır...
Bu durumda; artık yapılması gereken tek şey, Jakob'tan hızlı davranarak en azından söz konusu bu anahtara, ondan önce ulaşmaktır...
Ancak ellerindeki tek ipucu, öldü zannedilen eski ekip arkadaşlarından Han Lue'dur (Sung Kang)...
Anahtara ulaşmak üzere bu altı kişi kendi aralarında bir iş bölümü yaparak dağılırlarken, Dom ile kardeşi Jakob'ın yollarının neden ayrıldığını da öğreniriz...
Çünkü gençlik yıllarında hapiste tanıştığı Leo (Cered) ve Santos (Ozuna) sayesinde, babasının aracının yanmasına yol açan gerçek sebebin çarpışma olmadığını anlamıştır, şimdi yeniden Jakob'ın peşine düşen Dom...
Elbette şu an için Dom'un bu konuda yanılıp yanılmadığını bilemiyoruz...
Aynen Ares'in anahtarın ne ve nerede olduğunu bilmediğimiz gibi...
Dakika 50...
Yorumumuzun en başında da belirttiğimiz gibi geride, türün meraklılarını yeterince hoşnut edecek tarzdaki hareketli sahnelerin yer aldığı 93 dakikalık bir bölüm daha mevcut...
Keyifli seyirler,