Hiç durma John Wick, vur beyninden!
Yazar: Arzu ÇevikalpUzun süredir ortalıkta görünmeyen Keanu Reeves nihayet beyazperdede! Nefes kesen aksiyon sahnelerinin en önemli oyuncularından biri olan Keanu Reeves, bu kez vurdulu kırdılı, silahlı ve bol öldürmeli bir filmde boy gösteriyor. Video oyunu, -özellikle silahlı arcade- tarzı bir film olarak adlandırabileceğimiz “John Wick” hedefi vurmak için ‘bum bum bum’ diye ateş eden bir karakterin kanlı macerasını, hikâyeye ağırlık vermeden ortaya koyuyor. Yani belli bir hikâye yok, sadece silahlar konuşuyor. ‘Shoot em up’ terimini filme uyarlayan ve onu görsellikle yoğuran yönetmen David Leitch ve Chad Stahelski (daha önce dublörlük de yapıyorlardı) sert havayı dağıtmak için duygusal sahnelere başvuruyorlar, zaten öteki türlü film yavan kalırdı. Böyle olması yerli yerinde olmuş!
Bakın bununla ilgili Keanu Reeves ne söylemiş: "Aksiyon filmlerinin duygusal yönü olmasını seviyorum. Sadece şov olmaktan çıkıp bir hikâye anlatıyor." Ama filmdeki görsellik, hikâyeyi biraz bastırıyor. Bunu da yadırgamamak lazım, çünkü filmin amacı bu! Şeytana pabucunu ters giydiren ‘boogeyman’ (öcü) lakaplı John Wick, aslında imkânsızı başaran, öfkeli, sinirli, acımasızca öldüren intikamcı ve kincidir. Karısının ve köpeğinin intikamını almak için, sürekli elinde silahla adam öldürür. Oldukça sessiz sakin görünen John Wick’in iç dünyasında yaşadıklarıyla, dışarıya yansıttıkları oldukça farklıdır. Sessiz sakin görünen bir kişi, zaten her zaman tehlikeli değil midir?
Aslında daha önce buna benzer filmler seyrettik: “Hitman” ve "The Equalizer"… Equalizer’da adalet için gözünü kırpmadan öldüren silahlı bir adam vardı. Gerçi John Wick ile silahlı adamın adalet anlayışları biraz farklı. John Wick her şeyi öç almak için yapıyor, adalet için değil, ama yine de kendine göre bir adalet anlayışı var. Peki ya “Hitman”? Hitman-vari hareketlerle örülü hikâyede, John Wick, Hitman karakteri ile muhteşem bir bağ kuruyor, neredeyse onun kadar yenilmez ve cesur. Bu ikisinin karışımından oluşan bir karakter ile yolculuğa çıkıyoruz sanki… Sürekli takip ve kovalamaca ile yol alan film, araya sıkıştırdığı bazı komik ve dramatik sahnelerle yelpazesini genişletiyor. Bu sahnelerden bahsedelim biraz da… Ateşli ortamdan kaçmak için gece kulübüne bornozuyla dalan adamın, hızlı koşuşu gerçekten evlere şenlik! Vites yükseltmek ve komiklik yaratmak adına iyi düşünülmüş. Bunun haricinde; dramatik ortamı perçinlemek için, filme dâhil edilen köpeğin John Wick ile kurduğu dostluk da zaman zaman seyircinin duygusala bağlamasına sebebiyet veriyor.
Buradan hareketle; ters köşe yapmayı seven filmin, startı köpek ile vermesi, önce mülayim/ılıman bir film izleyeceğimizin sinyallerini veriyor, ama ilerleyen sahnelerde anlıyoruz ki, durum bunun tam tersi! Yavaş başlayıp hızlı akıyor. Katil adam televizyonda video oyunu oynarken, yönetmenin aniden kesme yapıp, John Wick’in aynı oradaki gibi katil adamı öldürüşü de filmin video oyunu ile olan benzeşliğine vurgu yapıyor.
Genel itibariyle; bu tarz filmlerde katil karakter her zaman yalnız olur, belli bir sebepten ötürü hayatı ummadığı bir şekilde altüst olmuştur zaten. Hayatı altüst olan karakterin, öfkeli bir öldürme makinesine dönüşüyor oluşu da, oldukça bilindik bir hikâyedir. Hikâyeye farklılık katan ise o karakteri canlandıracak oyuncunun, karaktere nasıl bir yenilik kattığıdır. Hikâye önemli olmadığı için, karakterin bizi dünyasına davet etmesi, filmi izlenir kılan unsurlardan biri. Söz gelimi; filmi yan hikâyelere yem etmeyen yönetmenin, karakter üzerinde çalışması ve yapabileceklerini ortaya çıkarması da “John Wick” filminin olumlu tarafını vurguluyor.
John Wick’e can veren Keanu Reeves’e bir hayli ağırlık veren yönetmen, Reeves’in içindeki cevheri ortaya çıkarmakla kalmıyor, adeta karakter ile olan uyumunu perdeye mıhlıyor. Reeves’in gözlerindeki öfkeyi bile hissedebiliyoruz. Umursamaz tavırlarını da unutmamak gerek.Sonuç olarak; “John Wick” bir zamanlar katil olan bir insanın geçmişinden asla kaçamayacağını, geçmişinin ayaklarına dolanacağını aktaran sert bir aksiyon filmi. Değişim uğruna kendini aklamak için uğraşan John Wick’in her ne olursa olsun bataklığa yeniden saplanacağını da belirtmeden edemiyoruz, ama filmin finali bunu farklı bir noktaya çekebilir, çünkü sürpriz bir sona sahip…