Hesabım
    Tehlikeli Oyun
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Tehlikeli Oyun

    Büyük sermaye halka karşı…

    Yazar: Ali Ercivan

    Fransız yönetmen Jean-Baptiste Léonetti’nin ilk İngilizce filmi Tehlikeli Oyun’u (Beyond the Reach) sadece yüzeydeki kedi-fare oyunuyla değerlendirmek, bu yapımın esas amacını ıskalamak olur. Garez serisiyle tanıdığımız senarist Stephen Susco tarafından Robb White’ın romanından uyarlanan bu film, son derece zengin bir iş adamı olan Madec’in avlanmak için çöle çıkmasını ve ona rehberlik eden genç Ben ile aralarında yaşananları anlatıyor. Madec yanlışlıkla çölde yaşayan bir adamı öldürüyor. Fakat Çin’le büyük bir anlaşmanın eşiğindeyken bu kazanın kariyerine zarar vermesini istemiyor ve suçu Ben’in üzerine yıkmaya karar veriyor. Böylece çölün ortasında, yaklaşık 24 saatlik süreci kapsayan bir kaçma kovalama öyküsünün içine giriyoruz. Ben’i iç çamaşırıyla dımdızlak bırakıyor Madec. Avantaj kendinden yana zannediyor çünkü altında son model bir arazi cipi ve gelişmiş bir av silahı var. Fakat Ben de bölgeyi avucunun içi gibi biliyor.

    Sadece bu kadarıyla ilgilenecek olursanız, sonraki adımın ne olduğunu merak ettirmeyi başaran, sürükleyici bir gerilim filmi Tehlikeli Oyun. Genç Ben’in doğaya, Ağustos sıcağına ve Madec’e karşı mücadelesi filmi izletiyor. Ancak bu merak duygusu bile olay akışındaki bazı mantıksızlıkları gizleyemiyor. Madec durumu o kadar zorluyor ve bunu zevk aldığı bir insan avına çeviriyor ki her şey nihayete erdiğinde polisin ona inanacağını düşünmesi gerçekten tuhaf. Ama filmin yaratıcıları buna takılmamış belli ki çünkü onların asıl derdi yüzeydeki hikayenin altında yatan…

    Madec’i tanımlayan şeylerden biri, işlerini yurtdışına, özellikle de Çin’e taşıyan bir büyük sermaye sahibi oluşu. Yani kimilerine göre son dönemde Amerikan ekonomisine, Amerikan insanına en çok zarar veren zihniyeti temsil ediyor. Ve film bunu özellikle finale doğru iyice gözümüze gözümüze sokmaktan çekinmiyor, mesajı kaçırmamızı asla istemiyor. Arazi cipinde mikrodalga fırını bile olan Madec’in yukardan baktığı, cahil gördüğü Ben ise maddi olanaksızlıklar yüzünden üniversiteye gidemeyen bir genç. Yani dolaylı yoldan bile olsa Ben ve hayatındaki herkesin sıkıntılarının sorumlusu olan sistemin bedene bürünmüş hali Madec. Kullandığı silah bile Amerikan üretimi değil. Sıcak parayı yurtdışına taşıyor. Amerika’da işsizliğin artmasına sebep oluyor. Ve rüşvetle kendini her dertten kurtarabileceğini, her kapıyı açabileceğini zannediyor. Baştan ayağa bir hain yani… Zavallı Ben’e çektirdiği eziyetlerle bir türlü tatmin olmaması, onu bitirmeden rahata ermeyecek gibi görünmesi herhalde bundan. Amerika’yla ilgili kötü olan her şeyin metaforu olarak kodluyor onu filmin yaratıcıları… Bu durumda taşralı Ben de Amerika’nın kalbini temsil ediyor. Zaafları, umutları ve mücadeleci ruhuyla…

    Dediğim gibi, Tehlikeli Oyun’a heyecanlı bir kedi-fare oyunu gibi bakarsanız, Michael Douglas ve Steven Spielberg’ün War Horse filmiyle tanıdığımız genç oyuncu Jeremy Irvine’in başarılı performanslarından da zevk alıp iyi vakit geçirmeniz garanti gibi. Ancak karşımızdaki filmin esas derdi, her geçen gün yurtdışındaki ucuz iş gücüne kaymayı tercih eden büyük sermayeye karşı Amerikan halkının öfkeli sesi olmak. Anlamayacağımızdan korkar gibi böylesine bağıra çağıra söylemese derdini, aslında filmi basit bir gerilim olmanın ötesine de taşıyor bu mesele… Ama bir Fransız yönetmenin kalkıp da böyle bir Amerikalı düşüne kendini vakfetme arzusu nereden kaynaklanır, onu kestirmek zor. Hollywood’a kapağı atmanın bedeli herhalde…

    Twitter: aliercivan

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top