Erken bir gösterimde izleme fırsatı bulduğum ve hakkında neredeyse hiçbir şey duymadığım The Shack'in konusu şöyle: "Mack, eşi ve 3 çocuğuyla birlikte ailecek neşeli bir şekilde yaşıyordur. Ve ailecek gittikleri kamp gezisinde Mack'in küçük kız çocuğu Missy birdenbire kaybolur. Polisler olayı araştırır ve Missy'yi bir kulübenin içinde ölmüş bir şekilde bulurlar. Mack, bu durumu bir türlü atlatamaz. Aradan geçen uzun süreden sonra Mack, posta kutusunda bir mektup bulur. Mektubu yazan kişi, Mack'i kulübeye geri çağırıyordur. Ve Mack oraya geri döndüğünde, sıra dışı şeyler olur."
Öncelikle filmin ilk 45 dakikasını pek sevmediğimi belirtmeliyim. Mack'in ailesi tipik, neşeli bir Hollywood ailesi gibiydi ve çocukların performansları çok zayıftı. Senaryo da çok kötü ilerliyordu. Bu yüzden filmin çok yapmacık olduğunu düşündüm. Ama bundan sonra filmin ikinci yarısı başladı ve film hakkında düşündüğüm bütün düşünceler değişti.
The Shack, Jim Carrey'in Bruce Almighty filmiyle geçen aylarda vizyona giren A Monster Calls'ın bir karışımı gibi. Bu filmlerdeki gibi The Shack'de de sıra dışı olaylar oluyor ve özellikle de A Monster Calls'daki gibi ölümün ve sevdiğiniz insanları bırakmanın önemi gösteriliyor. Sadece The Shack'in işleyiş tarzı daha farklı.
The Shack'in ilk yarısının sıradanlığına rağmen filmin ikinci yarısını oldukça farklı ve yaratıcı buldum. Evet, film din konusuna biraz fazla giriyor, süresi biraz uzayabiliyor ve bazı yerleri de mantıksız gelişiyor açıkçası. Ama kendinizi filmin akışına bıraktığınızda bunlar pek umurunuzda olmuyor çünkü bütün sorunlarına rağmen, The Shack'in oldukça iyi bir film olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca oyunculuklar da çok başarılıydı. Hepimizin Avatar'dan tanıdığı Sam Worthington, kariyerinin açık ara en iyi performansını vermiş. Octavia Spencer da her zamanki gibi döktürmüş. Özellikle de bu ikiliyi karşı karşıya görmek çok iyiydi. Gerçi geriye kalan oyunculuklar idare eder ve çocuk oyuncular kötü olsa da, Worthington ve Spencer, filmi daha iyi bir hale getirmiş.
Kısacası The Shack, bütün sorunlarına rağmen göz atmanızı kesinlikle tavsiye edeceğim bir film. Oldukça yaratıcı fikirleri var, Spencer ve Worthington'ın oyuncuları harika, manzaralar güzel ve finalde her şeyin bir araya gelişi oldukça başarılıydı. Şu an vizyondaki en mükemmel film olmayabilir belki ama kesinlikle görülmesi gereken filmlerden birisi. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Sam Worthington ve Octavia Spencer.
+ Filmin ikinci yarısı ve ilginç fikirleri.
+ Mesajlar, finalde her şeyin toparlanışı.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Süresinin biraz fazla uzun oluşu, bazı yerlerin mantıksız olması ve dini temalara bir süre tam odaklanamamanız.
- Filmin ilk yarısının klişe yapısı ve çocuk oyuncuların performansları.
TOPLAM PUAN: 7.2/10