Hesabım
    Başımın Belası
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Başımın Belası

    Doğanın ve müziğin aşkı!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Tumbledown / Başımın Belası müzik tınısı ve doğanın sakinliğiyle harekete geçen ve bünyeye iyi gelen filmlerden. Filmde müzisyen eşi Hunter Miles’i kaybeden Hannah’nın kocasının anılarına sahip çıkmaya çalışan asi ruhu, karşısında ise Üniversitede öğretim görevlisi ve tam bir Miles hayranı olan Andrew var. Tabii filmin içine fazlaca sızmış müzik ve doğa tabanlı ekseni kaldırırsak elimizde aşk-nefret ilişkisiyle fazlaca dallanıp budaklanan bir romantik komedi kalıyor ama dediğim gibi müzik olaya biraz bunalım, sahiplenme ve ruh katıyor. Doğanın rolü ise daha çok özgürlük ve gizem!

    Film konuşarak ve  aynı amaca doğru yoğunlaşarak aşkı tekrar keşfeden iki insanı anlatsa da, onları kimi zaman rahat bırakmayan, kimi zaman aralarını yapmaya fazlaca uğraşan Miles’ın ruhu ya da duygusu da pek üstün filmde. Tabii filmin başları Hannah’nın kocasının anısına ve viskilerine fazlaca sahip çıktığı bunalım anlarından oluşuyor. Ama bir yandan da film küçük bir kasabada, doğanın içinde sıkmaya çalıştığı Hannah’dan klasik bir yas kadını yaratamıyor. Çünkü Hannah elinde uzadıkça uzasa da kocasının anılarını yazacağı bir kitap taslağıyla dolaşıyor. Bu da onu hırçın ve diri tutuyor. Andrew tarafı ise tam şehirli. Sarışın, ona tam destek sevgilisiyle heyecansız bir yaşamın ortasında adeta Hannah’dan heyecan dileniyor gibi.

    Filmin ‘başımın belası’ kısmı da burada devreye giriyor. Andrew ve Hannah arasındaki ‘Miles daha çok kimin ve kitabını yazmayı en çok kim hak ediyor’ kısmı uzadıkça ikili arasındaki buzullarda o derece hızlı eriyor. Hannah’ın kafa karışıklıkları, Andrew’un ona abayı yakması ve eski sevgilisini sepetlemesi dediğim gibi romantik film klişeleriyle bezeli ama bir yandan da sanatsal yanını ağır aksak da devam ettirmeye çalışan bir film karşımızdaki. Zaten yazarı Desiree Van Til Before Sunset ve Before Sunrise tadında bir film yazmak istediğini itiraf etmiş. Tam o sularda olmasa da konuşmanın etkili olduğu filmlerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Tabii bir yandan da acısıyla tatlısıyla bir müzisyenin hayatının detaylarına inmek, bir doğa yürüyüşü sırasında hayatını kaybetmesinin yarattığı ikircikli durumu sürekli hissettirmek gibi bir durumu da var filmin. Bu da onun hayatını yazmaya takmış iki insanı daha da yakınlaştırıyor, zira bilinmezliğin yoluna giriş yapıyorlar sık sık.

    Tumbledown oyuncularının enerjisiyle daha da bir ivme kazanmış diyebilirim. Rebecca Hall ve Jason Sudeikis romantik ve komedi ekseninde birbirine gayet iyi sahip çıkmış iki oyuncu. Tabii Joe Manganiello’yu da yabana atmamak lazım. Müzikleri çok yoğun olmasa da müzik durygusunu çokça hissettiren filmlerden diyebiliriz.

    twitter.com/BanuBozdemir

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top