Hesabım
    Ömer
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Ömer

    Toplumsal hafızayı zorlayan, alternatif bir sinema örneği.

    Yazar: Atlantisten Gelen Adam

    "Arab" deyince akla gelen ilk imgeler şüphesiz ki çok "trendy" değil dünyada. Terörist, köktenci, kaba saba, aşırı dinci, kadın düşmanı ve benzeri sayabileceğimiz olumsuzlukların sonu gelmez. Halbuki insanlık tarihindeki o uzun yürüyüşünde, gerek bilimde gerekse felsefede çığır atlatmış bir kavimden bahsediyoruz. Ne yazık ki o zamanlardan çok uzağız...

    Tüm medya denetimini elinde tutan günümüz hakim anlayışı da bu anlayışın kökleşmesini sağlıyor; Filistin’in ortasında 10 metre boyunda bir duvar varmış; ne gam? Tek duvar Berlin Duvarı’ydı ve biz tüm dünya halkları birleşerek “korkunç Doğu Almanya’nın taş duvarını alaşağı ettik. Filistin’deki duvar mı? "Ama onlar terörist."

    İşte o “terörist” gençlerin dünyasına girmeye çalışıyoruz Ömer adlı bu Filistin yapımı filmde. “Batı demokrasisi”nin ördüğü beton duvarı, yine kendisi gibi “terörist” sevdiceğini görmek için “demokrasi aşığı” İsrail askerleri tarafından kurşun yağmuruna tutulmasına rağmen ip ile aşmaya çalışan gencecik fırın işçisi Ömer gibi gençleri… Ömer’in çocukluk arkadaşları Tarık ve Samer, Tarık’ın biricik kızkardeşi Nadya ve aynı kıza aşık olmanın gerilimli ve şaşırtıcı hikayesine odaklanıyoruz film boyunca. Hemen her figür, yönetmen Hany-Abu Assad’ın muhteşem kast seçimi ve rollerine gerçekten hakkını veren müthiş oyunculukları sayesinde film boyunca sempati ve şüphe karışımı duygularla seyirciyi beyazperde’ye bağlıyor. Tanrının unuttuğu yer olan Batı Şeria’yı iliklerinize kadar hissediyorsunuz; işte İsrail’in son teknoloji kullanan istihbarat örgütü; hemen sonra karşımızda gece eyleme çıkacak olan kent-gerillaları; mekan kullanımı, sokaklar, kamera; her şey olması gerektiği gibi: Ortadoğu’nun gizemini, karmaşasını ve grisini ustalıkla yansıtıyor.

    Benim filmde en çok sevdiğim şey sıfırın altında cinsel görüntü kullanımıyla iki genç insanın arasındaki saklı erotizmi, ertelenen cinselliği, üstü kapalı şehveti naif de olsa, birkaç saniyelik bakışlar, minik dokunuşlar ve koyu Müslüman bir coğrafyada yaşanıldığı çerçevedeki kadar sınırlı biçimselliklerde ancak olağanüstü sahicilikle seyirciye aktarabilmesi. Burada duru güzelliğiyle Nadia rolünde başarılı bir performans sergileyen Leem Lubany’nin derinlikli oyunculuğu ve olağanüstü yakışıklılığıyla Adam Bakri’nin “kara sevdaya tutulmuş arab genci” tiplemesindeki gayreti, filmin inandırıcılığının had safhada olmasına sebebiyet veriyor. Yine filmin bir artı özelliği, dramatik yapısını bozmadan belli bir mizahi duygunun da filmin ilk bölümünde dozajında veriliyor olması bana göre. Bu sevimli sekansların senaryoda belirli bir sistematik dahilinde seyirciyi ters köşeye yatırabilmek amaçlı kullanıldığı aşikâr ve filmin kaba-saba bir politik sinema örneği olarak algılanabilmesini en baştan başarıyla bloke ediyor.

    Arka planda Türkiye’nin önde gelen markalarının da reklam panolarında görülmesi, Türk izleyicinin buruk gülümsemesine yol açabilecekken sınıfsal açıdan kuşatılmışlıkla boğuşan Filistin insanının dramı ile şık giysi panolarının çelişkisi ilginç bir görünüm arz edebiliyor.

    Dünyanın unuttuğu bölge; Batı Şeria…

    Tanrının ihmal ettiği ülke; Filistin…

    “Demokrasinin beşiği" İsrail…

    Ömer, Hollywood’un ve medya denetiminin zihinlerimize kazıdığı tüm görüngülere isyan eden, minimal, yalana itaat etmeyen, toplumsal hafızayı zorlayan, alternatif bir sinema örneği.

    Zihinlerdeki duvarları yıkmak isteyen gerçek sinema izleyicisi için; Ömer, haftanın duyarlı filmlerinden.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top