Yaz tatilinde içinizi serinletecek film!
Yazar: Duygu KocabaylıoğluÇocuk ruhunu, saflığını bozmadan yine onların eğlenmesine ve keyifli zaman geçirmesine yönelik işler ortaya koymak zor zanaat. Hem eğlendireceksiniz, hem sıkmayacaksınız hem de mümkün mertebe ‘iyi’ mesajlar veriyor olacaksınız; bunların yanında bir de çocuğu elinden tutup sinemaya getiren ebeveynleri yakalamayı bileceksiniz! İşte bu hafta çocuk-aile filmleri kontenjanından vizyona giren devam filmi Pıtırcık Tatilde tüm bu soruların cevabını ‘Evet!’ olarak veren bir yapım.
Fransız çizgi roman yazarı René Goscinny ve onun yarattığı karakterleri resmeden Jean-Jacques Sempé’nin Asteriks ve Red Kit’ten sonra en yaygın biçimde bilinen karakteri “Le Petit Nicolas” yani bizdeki çevirisiyle, “Pıtırcık”, yeni maceralarıyla sinemalarımıza konuk oluyor. İlki 2010 tarihli Pıtırcık filminin ardından bu sefer sevimli karakterimiz yaz tatiline giriyor ve soluğu ailesiyle birlikte deniz kenarında alıyor. Burada çabucak yeni arkadaşlar edinen Pıtırcık, bir yandan okulda çok hoşlandığı ve ‘evlilik’ hayalleri kurduğu Sırma’ya mektup yazmayı da ihmal etmiyor. Hikayenin hemen hemen tamamı bu deniz tatilinde yaşanan keyifli olaylardan oluşurken, çok akıllıca ve dengeli olarak kurulmuş senaryo, seyircinin kartpostalvari görüntüler karşısındaki seyir zevkini katlıyor.
Öncelikle geçtiği dönem, yani 1950-60’lı yıllar itibariyle filmin, günümüzde tam bir çılgınlığa dönüşmüş olan ‘Retro' akımını bizzat yaşattığını söylemek gerek. Sırf dönemin modası, kıyafetleri, aksesuarları, yaşayış biçimi, pastel renkleri ve aynı yılların getirdiği kimi ‘bozulmamışlıkları’ görmek için bile izleyebilirsiniz. Bu anlamda film bizde yakın zamanda vizyona giren Zaman Makinesi 1973 filminin ruhunu taşıyor. Diğer yandan çocukların saf masumiyetleri, en zararlı olabilecek planları kurarken ki acemilikleri yüzünüzü güldürüyor. Yönetmen koltuğunda Laurent Tirard’ın oturduğu filmi seyrederken Wes Anderson’ın Moonrise Kingdom’ına gitmemeniz imkansız. Küçük çocukların aşkı, büyüklere baş kaldırmaları hatta onları oyunlarıyla alt etme becerileri, bu afacanları her an affetmenize neden oluyor. Filmin sürekli ağlayan karakteri Ağlak’a bile kızacak neden bulamıyorsunuz.
Ayrıca yönetmen Tirard’ın yanı sıra Grégoire Vigneron’un da imzası olan senaryo o kadar dengeli dağıtılmış ki, başroller Pıtırcık başta olmak üzere bu haşarı çocuk ekibinde gibi görünse de, filmde yan karakterlere kadar dağılmış harika bir hikaye bütünlüğü var. Hiçbiri süs değil, senaryonun akışı bir kez gördüğünüz karakteri unutmanıza izin vermiyor; mutlaka 15 dakikada bir yeni bir sahne ya da planla olay bütünlüğü, filmin akışı korunuyor. Velhasıl filmde ne karakterler sıkılıyor, ne de seyirci. Hal böyle olunca filmin finaline doğru gelen, karanlık ormana yürüyen maskeli balo ekibi ve kostümlerle yapılan Napolyan’dan Marie Antoinette’ye pek çok gönderme, seyir zevkinizi katlıyor. Filmin pek çok anında Audrey Hepburn’den, dönemin ünlü İtalyan yönetmenlerine kadar sinema tarihindeki çeşitli kült isimlere gönderilen selamları yakalamak mümkün.
Filmin oyuncu kadrosunda en iyi bildiğimiz isim Valérie Lemercier olsa da, başkarakterlere hayat veren Kad Merad, Dominique Lavanant, Bouli Lanners ve Judith Henry üstlerine düşeni layıkıyla yerine getiriyorlar. Hiçbir karakterde yapmacıklık, oturmamışlık yok gibi. Tabii rolün hakkını sonuna kadar veren Pıtırcık’ı yani Mathéo Boisselier’i es geçmeyelim. Küçük yaşına rağmen filme oldukça iyi uyum sağlamış, dahası çılgın arkadaş ekibiyle, sanki onları deniz kenarına tatile götürmüşsünüz de kamerayı gizlice kurup çekmişsiniz gibi rahat ve uyumlular. Filmin çocuk oyuncu koçu Julie David ‘i tebrik etmek gerek.
Son bir kelam da filmin Türkçe dublajı için kadrosu için edelim. Filmin aynı zamanda seslendirme yönetmeni de olan Canan Yüksek, dublaj çevirisini aslına uygun biçimde ve minik seyircilere uygun olarak kotarmış. Orijinalinde de herhangi bir şekilde küfür, argo olmadığını tahmin ettiğim filmin dili minik seyirciler için kusursuz. Dahası Engin Alkan, Betül Arım, Levent Ünsal ve Bahtiyar Engin gibi kulağımızın aşinası olduğu sesler seyirciyi filme anında adapte eden unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç olarak Pıtırcık, bu sıcak yaz günlerinde evde sıkılan minikleri filme götürmek için vizyondaki en iyi alternatiflerden biri olarak devam filmiyle sinemalarda.
limonluk.net
twitter.com/duygukocabayli