Aşk kavuşulmazsa sonsuz olur!
Yazar: Banu BozdemirBazı aşkların ve olayların yaşandığı dönemle ilgisini korumak gekiyor sanırım. Scott Spencer'ın 1979 yılında çok satan romanından 1981 yılında sinemaya uyarlanan film o dönemin fenomenleri arasına girmeyi başarmıştı. Başrolde Brooke Shields'in olması, kavuşamama hikayesinin seyirciye kopuk ama yine de başarılı bir biçimde aksettirilmesi filmi unutulmazlar arasına sokmuştu.
Ama yeniden çevrimin aynı etkilerde olduğunu söylemek zor. Film günümüz gençliğine tekrar ulaştırılmak istenen bir aşk hikayesi olarak tasarlanmış ama etmenleri gerçekten de eskide kalmış gibi. Bir kere filmde 'kavuşamama acısı' denen şeyin varlığını hissedemiyoruz. Zaten günümüzde herkesin teknoloji sayesinde birbirine 'fazlaca' ulaştığı çağda bunu birisinin kısıtlamalarıyla vermek imkansız sanırım.
David ve Jade aşkı ne dillere destan olacak bir aşk barındırıyor ne de dünyaya meydan okuyorlar. Hele de Amerika gibi bir yerde insanları bu kadar baskılayabiliyorsunuz işte. Babadan gizlice eve alınan sevgiliyle salonun ortasında sevişmek gibi! Bu benim açımdan ahlaki bir yargı oluşturmuyor elbette ama filmin ahlaki yargısında pek havada kalıyor açıkçası. Gençler genelde odalarında takılırlar, salonun ortasında değil!
Filmde David ve Jade arasındaki sınıf farkı vurgusu daha çok mekanlarla vurgulanıyor. Aile devasa mekanlarda oğulllarının ölümüyle daha da kopuk hale gelen hayatlarını sorgulamaya çalışıyor ama seyircideki etkisi nafile!
Baba baskısı denen şey babanın her seferinde yumuşamaları ve süreci kabul etmesiyle yıkılırken David'in geçmişini deşmek ve kötülemek için yapılan çabalar da sakil kaçıyor. Hadi Jade'i babası baskılıyor diyelim erkek kardeşinin kız arkadaşıyla evin her köşesinde karşımıza çıkmasına ne demeli? Burada kız çocuğuna uygulanan baskıdan bahsetmek daha doğru olacak sanırım ki aslında film kavuşturamama hikayesini nereye bağlayacağını bilememiş. Yani ilk filmdeki karmaşa burada da devam ediyor.
Endless Love /Sonsuz Aşk gençlerin sahici bulmayıp yine de etkilenecekleri bir film değil. Alex Pettyfer yakışıklı, Gabriella Wilde güzel olmasına rağmen kimyaları uyuşmamış gibi duruyor. Filmdeki duygusallığın ortaya çıkmama sebeplerinden biri de bu! David'in eski sevgilisi kötü gibi gösteriliyor ama ilişkiyi ketleyecek kadar değil, buradan da bir dram çıkaramıyor hikaye. Annenin Jade ve David arasındaki ilişkiden etkilenip kocasıyla 'ikinci bahar' yaşama sevdası da tatmin edici değil. Belki de iddiasız bir iddia taşıyor demek daha doğru film için. Aşkların teknoloji odaklı geliştiği günümüzde duygusal bir şey yakalatmak ve yaşatmak istemiş yönetmen ama filmin odakları ve etkilenmeleri arka planda kalmış gibi duruyor. Ama 14 Şubat haftasında değer kazanabilir!
twitter.com/BanuBozdemir