YOZGAT BLUES İÇİN 66 CÜMLE
1. Ölen kişinin ardından helva, yemek vs. şeylerden ziyade onun elbiselerini bir garibana vermek daha mühimdir.
2. İstanbul’un en yakışıklı/güzel hâli vapurun camından izlenir!
3. Mecburiyetler ülkesinde dilenci olmaya çalışmak diye bir şey hep olacak.
4. Bazen “-mış” gibi yaşamak zorundayız, evet!
5. AVM kültürünün tam ortasında hep ve daima bir Fransız olmak ne güzelmiş!
6. Ankara’dan bilirim ben taşra hep ergendir, kararlar pek akılla verilmez!
7. Filmin verdiği genel duygu: Lunaparkta dönme dolabın hemen dibinde külahtaki dondurmayı yalarken –ağzına yüzüne bulaşmışken üstelik- beğendiğin bir kızı kesmek ağır imtihandır!
8. Filmdeki müziksizlik = Modern insanın kulaklık sevdası. (Kulaklık takıp sesi son ses açan gençliğimize ithaftır!)
9. Yavuz’un (Ercan Kesal) kıyafet takıntısı insanın vicdan ve merhamet haritasıdır!
10. Bazen insan konuştuğunda kayda değer bir gelişme olmayacağını bildiğinden susar ve buna yaşanmışlık denir.
11. Atasözleri ve deyimler (halk kültürü, folklor) candır.
12. İnsanın İstanbul’dan Yozgat’a gitmesi çaresizlikten ziyade özüne biraz saygı ihtiyacındandır.
13. Yolculuklar, arabalı ve mutlaka ‘yemek, çay, sigara’ molalı olduğunda güzeldir.
14. Neşe (Ayça Damgacı), bilmediği denize iyi yüzme bildiğinden değil peşine düştüğü adama olan inancından düşer ve inandıklarımızdır bizi yaşatan!
15. Sabri’nin görücü usulü ve fön sahneleri, Yavuz’un demlediği çayı anlatma sahnesi, Kamil’in Nazım Hikmet sahnesi, Neşe ve Yavuz’un otel lobisinde gazeteciye poz verme sahnesi sinema tarihimizde kült sahneler arasına girecektir.
16. Filmdeki ağır aksaklık sevdası = Modern hayatın ışık hızına olan sevdası
17. Sevda sevda dediğin şey bir kuru teselli bile vermez bazen!
18. Bazen öyle bir susarsın ki karşındaki kıza “ben senin abinim” desen de yer “ben sana vurgunum” desen de; anlayana yani!
19. İçinde yaşadığın öyle normal bir şey olmayınca milletin gözünde şebek olma ihtimalinde o derece artıyor!
20. Hal dili bir şey var ya, Yavuz (Ercan Kesal) bu konuda gol krallığı tacını giyiyor.
21. Filmdeki tek parçalık Fransızca şarkı, hemen hemen Türkiye’nin orta konumunda olan Yozgat’tan bir devrim başlatmak adına anlamlı!
22. İnsan İstanbul’dan ayrılırken neden & ne zaman döneceksin gibi sorular sorulmazken başka şehirlerde tüm sorularla muhatap olunur; sahi neden!
23. Film, kadın filmi çünkü sağı solu belli değil!
24. Film, erkek filmi çünkü sineye çekilecek çok şey var!
25. Film, insan filmi çünkü adamakıllı bir hüznü var!
26. Filmdeki eşyasızlık, eşya hastalığına tutulan bizlere bir reçetedir! (Gerçek hayatta doktor olan Ercan Kesal (Yavuz) yazsa bu reçeteden bir şey anlamayacağımız kesin ama yazmasa da büründüğü karakterden dolayı çok şey anlatıyor ‘anlayana’)
27. Kadın da erkek de hesaplamaz ama her zaman hesabı erkek öder.
28. Özellikle diploma verme sahnesinde Ercan Kesal’ı, Murathan Mungan’a sadece ben mi benzettim acaba!
29. İnsan, sigarayı kendi isteğiyle bırakabilir evet ama sigaraya başlayıp başlamamak her zaman insanın elinde olan bir şey değildir.
30. Çekimlerin neredeyse tamamının Yozgat’ta yapılmasına rağmen filmde ‘gezelim, görelim’ havasının olmaması ise insanın körlüğünün etrafını görmezden gelmesinin bir tokadıdır!
31. Bel altına vurmadan ve hiç küfür etmeden de seyirciyi güldürmek hatta kahkaha attırmak mümkündür.
32. Film boyunca güldürse bile yönetmen, melankoliyi ustaca damarlarımızdan veriyor ve ‘gül’ diyor ‘gül, ey seyirci; benim hüznüm de böyledir!’
33. Sabri (Tansu Biçer), iyi çocuk yav, valla iyi çocuk!
34. İstanbul sevdası Yozgat’ta otelin penceresinden bakınca “deniz olsa aynı Zeytinburnu” dedirtir insana.
35. Film, süre olarak mükemmel ne uzun ne kısa.
36. Fön > Sakal Tıraşı!
37. Peruk, düşünce evet kel görünebilir ama o peruğu içselleştiren bir insan için düpedüz bir yaranın durmaksızın kanaması gibidir bu durum.
38. Gazete kupürünü kesip saklamak güzel bir illettir!
39. Yavuz için tüm soruların cevabı ‘müziktir’!
40. ‘Kökten değişimcilik’le ‘ayak uydurma’ farklı şeylerdir, Yozgat Blues, kökten değişimciliği reddediyor olsa olsa ayak uydurma denemeleri yapıyor ama yine de savunduğu şey insanın özü, özün o güzel rengi.
41. Kamil, yerel entelliğinin canlandırılmasında zirvedir.
42. Yönetmen ve senaristin taşrada yıllarca çıraklık yaptığı Uzak İhtimal’deki şehir ustalığından belliydi.
43. Acı acı gülümsemek insan için ne kadar zorsa da karşıdaki için görülmesi o kadar mecburi ve sistemsel!
44. Gömlekteki lekenin çıkmaması bazen yere düşen bir gurur meselesine döner.
45. Suskunlar için yazılmış bir film Yozgat Blues, konuşan da izlesin ama ne olur yüreğiyle!
46. Yavuz müziğini her yerde yapar, doğrudur ki İstanbul’dan Yozgat’a gelmiştir!
47. Berberlerin merakı bazen iyi şeylere de yol açabilir!
48. Yalan söylemenin de -çekip gitmek adınaysa- vahşi bir güzelliği vardır!
49. Kadın, -her kim ne derse desin- ilgiden hoşlanır.
50. Erkek, kıskanır!
51. Kamil gibi adamlardan ne çok var İstanbul’da!
52. Filmin senaryosu ve kurgusu çok sağlam.
53. Filmde mola yerinden ayrılış sahnesinde Yavuz ve Neşe arabaya binerlerken çıkan kapı sesi mükemmel.
54. Oteldeki odalarına giderken her adımda pıt pıt yanan koridor ışıkları, insanın yürüdükçe aydınlanan ama arkasına hiç bakmayan tavrının muhteşem imgelemi.
55. Kadının da erkeğin de gözü sonradan açılanı tehlikelidir!
56. Yavuz, susarak yaşamayı kabullenmiş ve bundan şikâyeti olmayan biridir, ama bir konuşabilse…
57. Neşe, yeniliklere açık ve kabuğundan yeni çıkmış biri saflığında…
58. Kadınların yapılan sürprizi anlamamaları kadar kötü bir şey yoktur! (Tabak meselesi)
59. Yazıktır bu erkek naifliği ve kırılganlığına!
60. Kadının heyecanı sahneye adım atana kadardır sonra çabucak herkesle dostmuş gibi oluverir.
61. Yavuz neredeyse donuna kadar her şeyini satar amaç bir insanın hevesinin kırılmasından korkmaktır!
62. İnsanlara güvenmek değil ama insanlara kol kanat germek her zaman candır!
63. Yozgat, Fransız müziğini anlayacaktır!
64. Yolun esas yolcusu mutlaka varış noktasına döner ama yanında gidenler bir şekilde savrulur giderler.
65. Ercan Kesal (Yavuz), tüm en iyi erkek oyuncu ödüllerini film ise mutlaka en iyi senaryo ödülünü almalıdır.
66. İstanbul’dan Yozgat, 665 km.’dir fakat Yozgat’tan İstanbul’a gelince işte o kilometreye vurulabilemez!