Senaryosunu da, Seton I. Miller ve S. S. Field'ın kısa hikayesini temel alarak Malcolm Marmorstein'ın yazdığı aynı isimli Walt Disney filminin (1977) senaryosundan uyarlayarak Toby Halbrooks ile birlikte kaleme alan David Lowery'nin yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Pete's Dragon"; fantastik bir macera olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 65 milyon dolarlık bir bütçeyle, yeşil perde ve görsel efekt teknolojileriyle protez makyaj uygulamalarının yanı sıra, özellikle de zorluk derecesi yüksek sahnelerindeki koordinatörlüklerini Desiree Rose Cheer ve Augie Davis'in üstlendikleri; dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak, diğer Disney prodüksiyonlarındaki temaşayı aratmayacak tarzda çekilerek, brüt 143.7 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşılmış olan bu yeniden çevrim filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Beş yaşındaki Pete Healy (Levi Alexander), otomobillerinin arka koltuğunda oturmuş, dizlerinin üzerindeki "Elliot Kaybolur" isimli çocuk kitapçığından küçük köpek Elliot'ın öyküsünü sesli sesli okurken; direksiyon başındaki babası (Gareth Reeves) ile onun yan koltuğundaki annesi de (Esmée Myers), okuduklarını anlaması hususunda kendisine yardımcı olmaktadırlar...
İşte Healy ailesinin fertleri böyle tatlı tatlı sohbet ederek, vahşi doğanın ortasındaki yolda ilerlerlerken önlerine; ormandaki sığ ağaçlıkların arasından, aniden fırlayarak atlayan bir karaca çıkıverir...
Son anda fark ettiği karacaya çarpmamak için manevra yaptığında Pete'in babası; araç devrilerek ters dönecek ve böyle olunca da Pete'in annesi ile babası, hayatlarını oracıkta kaybedivereceklerdir...
***
Kazadan salimen kurtulan Pete, içine öykü kitapçığını da yerleştirdiği çantasını kucaklayarak; peşine düşen bir kurt sürüsünden korunmak amacıyla, ormanın derinliklerine doğru koşmaya başlar...
Ama Pete'in kendisi gibi küçük olan bacaklarının koşuşturma mesafesi; ardındaki kurtlardan uzaklaşmasına yetmeyecek ve etrafı, açlıktan gözleri dönmüş olan kurtlarca sarılıverecektir...
Pete, tam işinin bittiğini düşünürken; ormanda hissedilen gürültülü bir hareketlilik sonrasında panikleyen kurtlar, Pete'in başından ayrılarak uzaklaşırlar...
Zira...
Kendilerine yönelmiş ve vardığında da, Pete'i koruması altına alacak olan; uçmasını sağlayan kanatları, yeşil kürkü ve sarı gözleri bulunan devasa boyutlardaki bir "Ejderha", birazdan yanlarında olacaktır...
***
- Altı Yıl Sonra -
Conrad Meacham'da (Robert Redford), her zaman olduğu gibi yine:
Pete'in Elliot adını verdiği ejderhasına benzer bir hikayeyi; etrafını çevreleyerek kendisini merakla dinlemekte olan Jasmine (Mia Thomas), Joy (Ruby Acevedo), Jerry (Oliver Neil), Jimmy (James Allcock), Jenny (Annabelle Malaika Süess), Julia (Jenesis Au-Yeung), Jane (Daria Ponomaryova) ve Jandy (Bukhosi Ngewenya) gibi çocuklara, bizzat gördüğünü de söylediği Millhaven Ejderhası için anlatmaktadır...
Aynı esnada...
Conrad'ın bir orman korucusu da olan kızı Grace Meacham (Bryce Dallas Howard):
"Yine çocukları mı korkutuyorsun baba?" diyerek yanlarına geldiğinde, Conrad'ın yanıtı; "Hayır, hayır... Şu ormanda ne olduğunu söyleyip, onlara yardım ediyorum yalnızca..." olur...
Ancak her gün o ormana gidip, ayıları, vaşakları ve hayal edilebilecek miktardaki her türlü kuşu görmüş olmasına karşın Grace; bugüne kadar, tek bir ejderhaya dahi rastlamamıştır...
***
Neyse...
Elliot ile birlikte gezip oynadıkları, gözlerden ırak ormandaki ağaç ev ile mağaralarının yer aldığı bölgeden bayağı bir uzaklaşmış oldukları günlerin birinde on bir yaşındaki Pete (Oakes Fegley); elindeki harita ve pusula ile ormandaki hayvan ve ağaç varlıklarına ilişkin olarak, denetim yapmakta olan Grace'i gizlice takip eder...
Ve...
Arkası dönük olarak Grace'in bir ağacı, mavi boya ile kesilemez olarak işaretlemekte olduğu bir anda da; yere bırakmış olduğu çantasındaki pusulaya, çaktırmadan el koyuverir...
Ardından da Elliot ile beraber, yeniden korunaklı yuvalarına dönerler...
Ancak Pete'in aklı, Grace'de kalmıştır...
***
Ertesi sabah uyandığında Pete, bir kez daha soluğu; ormanın, bir gün önce Grace'i gördüğü kısmında alır ve bu kez de, dul bir kereste fabrikası sahibi Jack Magary (Wes Bentley) ve kardeşi Gavin Magary (Karl Urban) ile ağaç kesip kamyonlara yüklemekte olan adamları Woodrow (Marcus Henderson), Abner (Aaron Jackson), Bobby (Phil Grieve) ve diğerleriyle karşılaşır...
Pete'in dikkatini çeken bir başkası da, kendisiyle göz göze geleceği; Jack'in kendi yaşlarındaki kızı Natalie Magary (Oona Laurence) olur...
Böylelikle de Pete...
Natalie'nin ağaçtan düşeceği, Pete'in önde Natalie'nin arkada olduğu bir kovalamaca ve Natalie'nin düşerken attığı çığlığı duyarak olay mahalline intikal eden Jack ve onun kız arkadaşı da olan Grace ile Jack'in sahadaki adamlarının radarlarına takılmış olur...
Çünkü bedeninin üst tarafı çırıl çıplak ve boynuna da Grace'in çantasından çaldığı pusulayı kolye biçiminde sallandırmakta olan Pete, kabak gibi karşılarında durmaktadır...
***
Bunun üzerine telaşlanarak, onlardan uzaklaşmaya çalışan ve Gavin'e yakalanacağını açıkça hisseden Pete; bir ağaca tırmandığında, Gavin'in de müdahalesiyle yere düştüğünde, başını çok sert bir şekilde zemine çarpar...
Ki Pete'in bu düşüşü ile kafasını çarpışı sırasında, halen mağarasında uyumakta olan Elliot'ın da; kendine gelerek uyanması ve altı yıldır koruması altındaki dostunun, yanında olmadığının ayırdına varması üzerine, onu arayarak bulmak gayesiyle harekete geçmesine yol açacaktır...
Dakika 30...
Çocuklarıyla beraber izlenebilecek aile filmi arayan ebeveynlere, gönül rahatlığıyla önerebileceğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; aksiyon dozunun giderek yükselirken Pete ile Elliot'un, yanında ve karşısında hizalanacak safların da netleşeceği, 72 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,