En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
KaliteTAKİP
Takipçi
873 değerlendirmeler
Takip Et!
3,0
3 Ocak 2015 tarihinde eklendi
Tek mekanlı ve tek kişilik filmlerde ana unsur meraktır bana göre. Bu filmde telefon kulübesi, toprak altında, 127 saat ve tuzak gibi filmlerdeki meraklandırma fazla gelmedi bana, belki işin sonu nereye gidecek diye düşünüyorsunuz ama çok fazla meraklanmıyorsunuz. Sonunun anlamsız bitmesi eksilerinden. Beklentisiz fazla seçeneğiniz yoksa izlenebilir ...
"Locke"u çok kısa bir şekilde özetleyebiliriz aslında: Tek bir mekan. Tek bir adam. Bir telefon. Mekanımız bir araba üstelik. Harika bir senaryo sayesinde tek bir saniye dahi sıkılmadan izletiyor kendini. Çok zor bir tercihtir bu tek mekan ve tek adam filmleri. Senaryonuz çok sağlam değil ise, oyuncunuz çok sağlam değil ise on dakika dayanamaz kapatırsınız belki de. Ancak "Locke", senenin izlenmesi gereken filmlerinden biri olmayı başaran, farklı bir deneyim sunuyor seyirciye. Otobanda ilerleyen onlarca, yüzlerce arabadan yalnızca birinin içine giriyoruz. Aile, iş ve arkadaş ilişkilerini izliyoruz (dinliyoruz aslında) Ivan Locke'un. Ve tabii ki olaylar gelişiyor.
Locke filminin tamamında sadece bir arabanın içindeki bir adamın yaşadıklarını görüyoruz. Bu konuda ister istemez tek kişilik yaşam mücadelesi veren filmler aklımıza geliyor. 127 Saat, All Is Lost ve Buried gibi tek kişilik yaşam mücadelesi veren filmleri gösterebiliriz. Ama bu filmler ile Locke'ye en çok benzeyen All Is Lost bence. Çünkü her iki film de çok doğal ve gerçekçi, seyirciye iyi bir deneyim sunuyor. Fakat All Is Lost filminde bir adam yaşam mücadelesi veriyor, ortaya heyecanlı gerilimli anlar çıkıyor. Fakat Locke'nin hiç böyle bir derdi yok. Bir arabanın içinde olan bir adamın yaşadıkları var sadece.
Filmin konusu şöyle: Bir yapı şirketinde yönetici olan ve başarılı bir kariyere sahip olan Ivan Locke, iki çocuğu ve karısıyla birlikte sorunsuz bir hayat sürmektedir. Bu gidişat aldığı bir haberle son bulur. Arabasıyla çıktığı yolda kendini, hayatını ve sahip olduğu her şeyi sorgulamasına yol açan bu haberin ağırlığıyla mücadele ederken bir yandan da işiyle ilgili bir krizle uğraşmaktadır. Şirketi oldukça zarara sokabilecek bu krizi soğukkanlılıkla çözmeye çalışır. Ama yalın ve basit çözümler ve hiç kaybetmediği süküneti karşı tarafı sakinleştirmeye yetmez. Ivan Locke o telefon konuşması sırasında kariyerinin ve hayatının en zorlu sınavıyla karşı karşıya gelir. Arabasının içinde, kısa bir süre içerisinde gerçekleşecek olan felaketi durdurmak için zamana karşı koyma mücadelesi başlar. Öte yandan da tek başına çıktığı yolculukta kendi geçmişiyle de bir hesaplaşma içine girer.
Ya da kısaca özeti: Bir adamın hayatında olan biten önemli şeyler aslında. Nasıl ailesini veya işini kaybedişini öğreniyoruz. Aslında film yavaş başlarken bizi içine sürüklemeye başlıyor. Fakat tempo yine yavaş. Filmin tüm temposu düz bir çizgide ilerliyor ve filmin finalinde büyük bir şey olacak diye beklerken ortaya yine yavaş bir şey çıktığı için bu seyirciyi afallatıyor.
Aslında pek benim puanıma aldanmayın, film türünün sevenlerini sonuna kadar tatmin edecektir. Benim hiç beklentim yoktu, belki büyük bir şeyler olacak diye beklerken umduğumu bulamadığım için kendi açımda iyi bir seyir zevki olmadı bu film. Yani bu filmden büyük bir şeyler ummayın, sadece türünün hayranlarını tatmin edecek cinsten bu. 3/5
Senarist kimliği ile sinema sektöründe adını duyuran ve 2002 tarihli Kirli Tatlı Şeyler (Dirty Pretty Things) senaryosu ile Oscar ödülüne aday gösterilen Steven Knight’ın ilk yönetmenlik denemesi olan Locke, tek mekanda ve tek karakter ile geçen klostrofobik filmler listesinin yıldızı parlayan son halkası. Filmekimi programına son anda, sürpriz film kontenjanından dahil olan Locke, doksan dakika boyunca bir adamın arabasıyla yaptığı gece yolculuğu sırasında yüzleşmek ve üstesinden gelmek zorunda kaldığı sorunları üzerinden seyreden oldukça başarılı bir yapım.
Farklı bir deneyim. Bugüne kadar görülmemiş bir anlatım tekniği var. Her sinefilin izlemesi gereken bir film. Ancak filmin akıcılığı sonlara doğru biraz sarkıyor.
Oyunculuğuyla, gerçekçiliğiyle, gecenin o melankolik fakat insana iyi gelen, güçlü hissettiren ruhuyla inanılmaz bir filmdi.. Hayatımda izlediğim en özgün kurgulardan biri, sadece 2 saat ve hayatınızın dönüm noktası olan bir yolculuk. Oldukça iddialı ve oldukça başarılı.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.