Locke, 70. Venedik Film Festivali'nde yarışma filmleri arasındaydı. Ayrıca ülkemizde 2013 yılında 12.'si düzenlenen film festivali Filmekimi'nde de sürpriz film olarak yer aldı.
Yönetmen Steven Knight, Locke fikrini kafasında oluşturmaya 2012 sonlarında, Hummingbird’e son rötuşları yaptığı günlerde başlamış: “Tüm süreci en temel unsurlara, özüne indirgemek istedim.” diyor Knight. “İnsanları bir odaya kapatırsınız. Işıkları söndürüp, 90 dakika boyunca perdeye bakmalarını ve olup bitenlerle ilişki kurmalarını istersiniz. Sinema konusunda yolculuk ve karakter kavramlarından bahsedilir. Locke, tüm bunları bir potada eritiyor. Bu filmde yolculuk da gerçek karakter de. Hikayenin başında güzel bir işi, ailesi, karısı olan bir adam var. Yolculuğun sonuna gelinirken elinde hiçbir şey kalmaması durumuyla yüzleşecek duruma geliyor.”
Yönetmen Steven Knight, Locke için Tom Hardy'den başkasını hiç düşünmemiş: “Tom, ekranda göründüğü anda tüm gözleri üzerine çevirebilen oyunculardan birisi. İnsanlar onun kafasının içindekileri görmek istiyorlar. Reaksiyonlarının ve duygularının karmaşıklığı açısından çok parlak bir oyuncu. Gerektiğinde duygularını içinde tutuyor ve gerektiğinde serbest bırakıyor. Doğru ve yanlış zamanları çok iyi kestiriyor. Çok parlak bir aktör”
Karakteri Locke ve Hardy'nin uyumuyla ilgili olarak da şunları ekliyor Kngiht: “O bir canavar ya da şeytan değil. Sıradan bir adam.” diyor Knight. “Ve sakal onu daha da sıradan gösteriyor. Çünkü Tom çok yakışıklı görünmek istemedi.”
Ivan Locke'u Galler aksanıyla konuşturmak ise Hardy’nin fikriymiş. “Galler aksanı tam anlamıyla nötr. Ivan için mükemmel oldu. Şehir aksanlarının pek çoğundaki ‘kasıntı’ özelliğini taşımıyor.”
Yönetmen Steven Knight, Locke'un çekim süreciyle ilgili şunları aktarıyor: "Her şeyi baştan sona, her gece 1 ya da 2 kez çektik. Filmdeki diğer tüm oyuncular, otoyolun hemen kenarındaki bir otelin konferans salonunda, gerçek zamanlı olarak telefon başındaydı. Ve hattın diğer ucunda da gerçekten Tom’un otomobilindeki hands-free araç telefonu vardı. Oyunculara “arayın” diyordum ve arıyorlardı. Onlar önlerindeki senaryoyu takip ediyorlardı. Tom’a ise yardımcı olmak adına metin hatırlatma kartları temin ettik. Her 28 dakikada, yani Red kameranın hafıza kartı dolduğunda bir kez duruyorduk. Bunun haricinde hiç kesmiyorduk. Durduğumuzda her şeyi donduruyor, kartı değiştiriyor, lensleri ve açıları değiştiriyorduk. Tom’la kimse konuşmuyordu. Onu tamamen yalnız bırakıyorduk. Her an çekim yapan üç kamera vardı. Ve tekrar başlıyorduk. Her şeyi bir tur tamamladığımızda saat sabahın 4’ü oluyordu ve eğer herkes kendini iyi hissediyorsa tekrar yapıyorduk."
Filmin çekimleri baştan sona çekilerek toplamda gece sürdü ve 12 farklı versiyon çekildi.
Locke'un kullandığı arabada kendisi hariç ekipten toplam üç kişi bulunmuştur.