En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
1 ziyaretçi
4,5
5 Ocak 2015 tarihinde eklendi
Yedi, Zodiac, Ejderha Dövmeli Kız, Sosyal Ağ, Oyun, Benjamin Button'un Tuhaf Hiayesi ve Dövüş Kulübü gibi filmlerin yönetmeni olan David Fincher'in elinden çıkan mükemmel bir titizlikle kurgulanmış üst düzey gerilim filmi. Filmden yarım puan kesmemin tek sebebi gereksiz pornografik sahneler. Gillian Flynn'in aynı adlı romanından uyarlama olan filmde Ben Affleck, Rosamund Pike, Neil Patrick Harris, Tyler Perry ve Carrie Coon gibi oyuncular yer alıyor. Rosamund Pike harika bir oyunculuk sergilemiş. Film baştan sona şüphe ve merak uyandırdığı için izleyiciyi kendisinde tutuyor ve hiç sıkmıyor. Film daha en baştan soğuk sahneler ve müzikler yüzünden kendisini merak ettiriyor. Filmden aldığım mesaj ise evlilik gibi kutsal bir kavramın içinde ne kadar kötü şeyler barındırabildiği ve bunun medya tarafından gerçekliliği bilinmeden suçsuz birinin nasıl kötü adam yapılması. Gerçekten insanların ufkunu açan bir film. Şeytandan üç gün önce dünyaya gelmiş dedirtecek kadar kurnaz, sahtekar bir kadın. David Fincher yine kendine has üslubuyla bazı filmlerindede olduğu gibi finali istenildiği gibi bitmeyen bir film olmuş fakat David Fincher'in şahsen sevmemin sebebide budur. Filmi öyle bir noktaya getirirki tadı damağınızda kalır. Kesinlikle izlenilmesi ve her tekrar izleyişte farklı bir tat bırakacak olan güzel bir film.
90 dakika boyunca top bir o kaleye gitti;bir bu kaleye ve sonucunda da kazanan çıkmadı.Rosamound pike tek kelime muhteşem oynamış,sonunu daha bağlayıcı olabilirdi;hayal kırıklığı yarattı ama david fincher keskin zekasını her filmde olduğu gibi gene göstermiş kurgusu süperdi.8/10
Yılın en iyi filmlerinden biri. Belli bir yere kadar gerilim dozu yüksek filmde bir yerden sonra bazı mantıksal boşluklar olduğunu düşünsem de rosamund pike'ın temel içgüdü'deki sharon stone'dan sonra gördüğüm en psikopat sarışın performansı her şeyi unutturuyor.
filmi ben beğendim açıkçası...film bir gidiyor bir geliyor...önce nickden nefret ederken bir anda amyde nefret ediyorsunuz...sinsi bir kızın sinsi planları....ben sıkılmadan ve sonunu bekleyerek izledim.. tabi umduğum gibi bitmedi oda ayrı.. keyifle izlenebilir.
Amazing Mary'nin beş parasız kalarak şeytana bile ters pabuç giydirecek kurnazlıkta, zıvanadan çıkmış kadın hikayesi; böyle kadın düşman başına! 1-David Fincher'den Seven performansı bekliyorsanız, bu film size göre değil. 2-Her uyduruk Hollywood filmlerindeki gibi iğrenç pornografik sahneler son derece rezil.
Bu tarz hikayesi olan bir çok film izledim.Bunu kadar berbatını izlemedim. Çok daha başarılı filmler izledim. Asıl anlatılması gereken hikayeden çok uzaktı. +18 uyarısı eklenmeli filme. Borno filmi seviyesinde olmuş.
Tam bir hayal kırıklığı. Boşuna şişirilmiş, aldığı puanları kesinlikle haketmeyen bir film. David Fincher ın adına kanıp çok büyük beklentilerle seyrederseniz film bittiğinde hayal kırıklığına uğrarsınız. Basit kurgusu ve olmayan finali ile yılın en büyük fiyaskosu diyebiliriz.
Öncelikle filmde inanılmaz bir akış vardı. Her sahne ayrı bir heyecan, ayrı bir aksiyon taşıyordu. Diyaloglar çok fazla olunca ve sahneler hızlı geçince biraz kafa karışıklığına sevk etse de genel olarak film gayet açık ve net, bittiğinde kafanızda soru işareti kalmıyor. Filmin aslen sonunu ortada görüyoruz,ordan sonra devam etmesi de bildiğimiz klasik, klişe filmlerden ayrılmasına neden oluyor. Çünkü diyorsun ki tamam filmi çözdüm olay buymuş ama film daha devam ediyor. Rosamund Pike'ın oyunculuğu ve özellikle konuşması, sesi harika filmi tek başına almış götürmüş . Ben Affleck de genelde oynadığı rollerden sıyrılmış bir olgunlaşmış sanki en azından birazda olsa ruh var genelde çok sırıtırdı ama bu filmde biraz daha iyi . Genel olarak filme bakarsak, dolu dolu heyecanın hız kesmediği hep bir sonraki sahneyi merak ettiğimiz bir filmdir. İyi seyirler...
"Nick ve "Havalı kız" Amy, 5 yıllık evli bir çifttir ve her şey güllük gülistanlıktır. Fakat bir sabah Nick, Amy'nin ortadan kaybolduğunu fark eder." Gone Girl, başarılı yönetmen David Fincher'ın son filmi. Ama bu film, yönetmenin diğer filmlerine nazaran, daha farklı. Mesela bu filmi bir daha izlemeye kalkışırsanız, aynı tadı alamazsınız. Çünkü bütün gizemleri öğrenmiş olursunuz. Bu yüzden bu filmi sadece 1 kere izlemekte fayda var.
Eleştiriyi iyi tarafları ve kötü tarafları olarak ikiye ayıracağım. Filmin iyi tarafları: Oyunculuklar fevkaladeydi. Ben Affleck, olması gerekenden çok daha iyi bir performans sergileyerek ona olan bakış açımızı daha da geliştirmiş. Ama filmin asıl yıldızı elbette ki Rosamund Pike. Rosamund, en iyi performansını bu filmde sergilemiş. Yani Amy'yi bundan başka bir oyuncu canlandıramazdı. Artık ondan da bir Oscar adaylığı beklenir bence. Bunun dışında 149 dakikalık süre su gibi akıyor, hiç sıkmıyor. Üstelik temposu hiç düşmüyor filmin, gerilim türü oyunculuklar ve müzikler ile sonuna kadar destekleniyor.
Olumsuz: spoiler: Aslında madem Amy ile Nick birbirini sevmiyordu, neden en başta boşanmadılar ki? Ama yine de bu filmin yaptığı şey ise olayların uzun yolu diyebiliriz. Yani saçma denileceğini sanmıyorum hatta gerçek hayatta bile böyle bir olay yaşanabilir belki. İşte bu yüzden bu film evli çiftleri soğutabilir belki de. Amy, filmdeki planını açıkladı nasıl olsa. Bu arada filmin sonunda yine gerilim teması oldukça hakim ama ucu açık bırakılmış. Yani sonu belli bir şekilde bitebilirdi ama bu hali de fena olmamış aslında.spoiler:
Gone Girl, belki yılın en iyi filmlerinden biri olmasa da en akılda kalıcılardan birisi. Türünün hayranları sevecektir. Diğerleri içinse aynı şeyi söyleyemem. İyi seyirler.
David Fincher, çoğu insanın gönlünde taht kurmuş bir yönetmen ve de ortaya koyduğu her sinema filmiyle de başarısını bir kez daha gösteriyor bizlere. Açıkçası sadece üç filmini izlemek, belki de elimde tutup bitirmek pek istemediğim çok başarılı filmografisinden dolayıdır. Daha öncesinde izlediğim iki filmi hiç kuşkusuz her sinema severin muhakkak aklında kalan, en bilinen iki filmi olan Se7en ve de Fight Club'tır. Açıkçası Se7en filmi sinemada suç gizem türündeki filmlere hem yepyeni bir çizgi getiren hem de benim için en tepesine yerleşen film olmuştur. Hayatımda da izlediğim en iyi 5-10 film içerisine koyabileceğim bir başyapıttır. Fight Club ise çoğu izleyici tarafından yer göğe sığdırılamasa da benim için bir başyapıt işlevi görmüyor. Fakat Fight Club da başarılı bir film, bunu göz ardı edemeyiz. Belki ileride ikinci bir izleyişte daha ilgimi çeker, bilemeyeceğim. David Fincher'ın Gone Girl filmine gelecek olursak, her ne kadar Fincher'ın pek çok filmini izlememiş olsam da, filmografisine hakimim diyebilirim, bu sebeple Gone Girl filmi ile ilgili ilk söylenebilecek şey klasik bir Fincher gerilimine sahip olduğudur. Fincher gerçekten çok ustaca bir iş çıkartmış desek yalan olmaz. Evliliğe ve meydaya da ciddi karalamalar yapıyor diyebiliriz. Bunun dışında bir kitap uyarlaması olan film, Amerika'da bestseller'lar arasına da girmiş bir kitap ve de film için bizzat kitabın yazarı Gillian Flynn kendisi kitabını uyarlamış. Açıkçası kitabın Flynn tarafından uyarlandığı da hissediliyor, her ne kadar kitabı okumasam da gerçekten çok başarılı biçimde uyarlanıldığını hissettiriyor bizlere. Kitabı okumuş ve sonrasında da filmi seyretmiş kişilerden de film hakkında hiçbir kötü duyum görmedim. Filmin gerilimi baştan sona çok başarılı bir şekilde oturtulmuş ve de baştan sona kadar izleyiciyi bu gerilimin içerisinde tutmayı başarıyor, bunda da en büyük pay sahipleri Fincher dışında Trent Reznor ve Atticus Ross. Daha önceden son iki filminde de çalıştığı bu ikili, işlerindeki kusursuzluk sayesinde, filme çok ciddi bir başarı kaynağı oluyorlar. Sonunda da zaten uçu pekala açık bırakılmış bir şekilde, dramvari duran gerilim yüklü bir bitiş izleyicinin filme olan beğenisinin de artışına katkı sağlıyor ve sıradan olmadığını da bizlere gösteriyor. Filmdeki oyunculuklar adına söylenebilecekler ise ilk olarak Ben Affleck ve Rosamund Pike'ın çok başarılı performanslar ortaya koydukları. Son dönemde Gone Baby Gone ve The Town adlı yönettiği iki başarılı filmle ortaya çıkan Ben Affleck, Argo filmiyle de iki yıl önceki Oscar'larda bunun meyvesini almıştı. Yönetmenliğinde oyunculuğu kadar başarılı olmadığı sürekli dile getirilen Ben Affleck, filmin oyuncu kadrosu yavaş yavaş açıklandığı zaman başrolde görüldüğünde, birçok insan tarafından kafalarda soru işareti bıraktıran bir seçim olarak göze çarpmıştı. Ancak bizleri yanılttı diyebiliriz, neredeyse her eleştirmen de Ben Affleck'in en iyi oynadığı film diye bir yorum yazmış. Fakat filmin asıl göze çarpan oyuncusu muhteşem performansıyla Rosamund Pike. Daha önce Jack Reacher adlı filmde seyrettiğim oyuncu, bir türlü dikkatleri tam üzerine çekememiş, potansiyeli olan bir oyuncu olarak görülmesine karşılık bir türlü o başarıyı tam yakalayamamıştı. Gone Girl filminde ise geçen yılki kısır kadın oyunculuk performansları arasında çok ayrı bir yer edinerek yılın en iyi kadın oyuncu performansına imzasını atıyor ve de izleyenleri büyülemeyi başarıyordu (Bu yıl en iyi kadın oyuncu ödülünü alan ve övgüler yağdırılan Julianne Moore'un Still Alice filmini ise henüz seyredemedim). Rosamund Pike bu filmle dikkatleri net bir biçimde üzerine çekmeyi başarıyor. İleride de umarım yolu açık olur. Filmin kadro seçimi açısından her ne kadar Ben Affleck'in seçiminin soru işaretleri bıraktırdığını yazsakta, Rosamund Pike'ta kimsenin beklemediği bir seçim olarak karşımıza çıkmıştı. Bunun dışında Neil Patrick Harris ve Tyler Perry gibi iki komedi oyuncusunun bu filmde bu denli başarılı kullanımı ise gerçekten Fincher'ın başarısını ispatlar cinsten. Sonuç olarak Fincher sinemaya yenilik katmaya devam ediyor. Ancak bir başyapıt değil. Sanırım bunun en büyük sebebi de Fincher'ın çok yukarıda olan başarı çitasından kaynaklanıyor.
Bu yıl izlenilecek ender filmlerden biri.Çok ilginç ve iyi bir filmdi.Kadın erkek ilişkilerine getirdiği bakış açısı zekiceydiFilmin çok enterasan bir gerilimi ve kurgusu vardı..Ama en önemlisede bana göre sinema tarihinin en ilginç karakterlerinden birini oynayan Rosamund PİKE ın en iyi kadın oyuncu oscar ödülü hayırlı olsun.filmin en önemli eksiside bazı mantık hatalarıydı ama senaryonun tamamlanması için belkide böyle olması gerekliydi...
Vizyona girdigi gun gittigim ve sinema salonunda hic bos yer olmayan bu film fragmaniyla klasik polisiye gerilim filmi gibi bir algi uyandirsa da film boyunca tetikte ve merakla izlemenizi sagliyor. Vizyona girmeden once bile iyi elestiriler alip, akademi odulleri icin guclu bir aday oldugunu okudum cogu yerde.
Filmdeki gidisat seyircinin beklentisini surekli degistirip yine ne cikacak ilgisi uyandiriyor. Rosemund Pike in tarafindan anlatilan hikaye kisminda Amy nin gunluklerinden yararlaniliyor ve film daha gercekci kilip, seyirciyi hikayenin icine aliyor. Ben Affleck'i cogu filmden de bildigimiz sakin ve ne yapcaginiz bilememe rolu tam oturmus olsa da Rosemun Pike'in izledigim ikinci filmi ve cok iyi bir oyunculuk. Canlandirdigi karakter Amy icin filmin bir kac noktasindaki gorusleriniz hemen degisiyor, bastaki kadinla ortadaki veya sonraki veya gecmiste hali bunlar arasindaki degisimi cok guzel veriyor. Film ince ince evlilikle ilgili elestriler verip, en ufak olaylarin nasil ciftleri etkiledigi ve bunlarin buyudugunu de gosteriyor.
Kesinlikle izlenmesi gereken bir film, ciktiktan sonra 2,5 saat nasil gecti hic farkedilmiyor.
Oldukça sürükleyici bir konusu var. Kadın erkek ilişkileri ve evlilik üzerine mesajlar içeren film de şaşırtıcı bir şekilde gidişat değişiyor. Sıkılmadan izleyebileceğiniz oldukça keyifli bir seçimdi.
Güzel bir film olduğunu Amerikada vizyona çıkmasından haftalar geçmesine karşın yinede listede kalması dikkatimi çekmişti ama böyle bir film ile karşılaşmayı beklemiyordum açıkçası.
Uzun zamandır bu kadar güzel bir film seyretmedim. Eşimde bende resmen büyülendik.
David Fincher zaten seyircisini şaşırtmaktan seyirciye hiç düşünemeyeceği sürprizler hazırlamaktan zevk alan bir yönetmen bunu herkes biliyor ama bu kadarınıda açıkçası beklemiyordum.
Ben Affleck özellikle allah vergisi ablak suratı ile role cuk oturmuş. Rosemund Pike ise resmen döktürüyor. Tyler Perry avukat rolünde ( ırkçı olduğu için hiç sevmem kendisini ) ve Neil Patrick Harris gibi bir sevgili ( kocası filmi izlerken ne düşünmüştür acaba :) ....) ilginç tercihler olmuş.
Filmin adı Kayıp Kız ama, kaybolan kız değil genç bir kadın. Alışılmış bir kayıp hikayesi değil izlediğimiz. Nedenlerini ve nasıl olduğunu filmin ilk yarısında öğreniyorsunuz ama gelişmeler sürprizlerle dolu ve ironik. Baştan sona sıkılmadan merakla izlenen finale doğru biraz mantık hataları olan kaliteli bir film. Bu kadar az izleyici olması da çok üzücü ,,,,
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.