Hesabım
    Korku Yolu
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Korku Yolu

    İrlanda kırsallarında felekten(!) bir gece...

    Yazar: Misafir Koltuğu

    Gerilim türünün en vazgeçilmez klişelerinden biri; hiç kuşkusuz ki “yabancı korkusu”. Bu tabiri iki ucundan yırtıp da genişletmeye çalıştığımızda, halihazırda işler olan, modası geçmek bilmeyen pek çok fikir bulabilmek mümkün. O sebepledir ki, türü ayakta tutan klişeler kağıt üzerinde eskimeye başlasalar bile tam anlamıyla “demode” olabildiklerini söyleyebilmek pek de mümkün değil!

    Günümüzde, bu klişelerin nefes almasını sağlayan en yaratıcı yönelim ise hiç kuşkusuz korku – gerilim janrını yavaş yavaş ele geçiren "found footage" estetiği! Son olarak Taped ve In The Blood gibi yapımlarda karşımıza çıkan bu yönelim, Korku Yolu’nda da düşük bir opaklık yüzdesiyle öyküye yedirilmiş! Gel gelelim yönetmen Jeremy Lovering’in ilk uzun metrajlı deneyimi olan Korku Yolu aslında bir buluntu belgesel örneği değil. Fakat filmin başından sonuna kadar bu estetiğin bileşenleriyle yoğrulduğunu bir şekilde hissettirmeyi başarıyor izleyicisine!

    Aslında karşımızda oldukça konsantre bir gerilim öyküsü var. İrlanda’da gerçekleşen bir müzik festivaline gitmek için yola çıkarak henüz iki haftalık taze ilişkilerini taçlandırmaya çalışan Tom ve Lucy ikilisi; festival süresince konaklayabilmek için ülke kırsalının en ücra köşesinde bir otelde konaklama kararı alırlar. Daha yöreye ayak bastıkları ilk anda kasabanın haşere gençlerinin “biz burada yabancıları sevmeyiz” tribine maruz kalan ikili; Tom’un daha sonra başlarına bela açacak anti-varoş militanlığına rağmen yollarına devam ederler. Malumunuz çifte kumruların konaklayacakları oteli ararken İrlanda kırsallarında kaybolmaları da pek uzun sürmez.

    Kaybolduklarını kabullenen çiftimiz, bu hızlı kabullenişin ardından, boşalmaya başlayan benzin deposuna aldırmaksızın kırsalda şuursuzca direksiyon sallamaya devam eder. Filmin bu ayağından itibaren de, öykünün tarifine gerilimi diri tutması hedeflenen görsel niteliği olduğuna inanılan fındık fıstık takviyeleri yapılır. Aniden devrilen ağaçlar, bir belirip bir kaybolan yüzü maskeli tipler, göz yanılsamaları yüzünden kopan ani çığlıklar… Bir de en kritik anlarda, büyük bir fütursuzlukla sevdiceği Lucy’i arabada yalnız bırakıp, en abidik gubidik zamanda aniden geri dönen Tom’un üzerine tez yazılası davranışları var ki görmelere seza!

    Büyük bir kısmı, Tom ve Lucy çiftinin direksiyon salladığı Honda Civic’in içerisinde geçen film, biraz da bu özelliğinden dolayı tek mekân gerilimi konseptini büyük oranda karşılıyor. Steven Knight’ın yönettiği, yılın en önemli sinemasal hadiselerinden biri olan Locke ile bu bakımdan akraba olan Korku Yolu; yaratılan atmosfer açısından da bir başka tek mekan gerilimi olan Scenic Route ile de oldukça sıkı fıkı! Gel gelelim arabalarına almak zorunda kaldıkları Mark’ın da “gizemli yabancı” kontenjanından oyuna dahil olmasıyla birlikte filmin manevra kabiliyeti biraz daha artıyor ve her ne kadar grafik bir değişim söz konusu olmasa da “tek mekan gerilimi” kalıpları da aşılmaya başlanıyor!

    Açıkçası Lovering’in bu ilk yönetmenlik denemesinde, türün klişelerini doğru biçimde uygulama konusunda büyük bit sıkıntı yaşadığı söylenemez. Fakat elindeki mahsule diri sayılabilecek bir girizgâh yamamasına rağmen, abandığı fikirlerin kalibrelerini doldurabilecek işler fikirler bulma konusuna fazla kafa yormamış gibi görünüyor. Yani önümüzdeki gerilim örneği, aslında bütün kartlarını ilk yarım saatte tüketerek izleyicisini aç bırakıyor. Finale kadar izleyiciyi küçük numaralarla oyaladığı ölü dönemin telafisini ise son on beş dakikaya sıkıştırmaya çalışıyor. Hal böyle olunca da film, gerilim mutfağına dadanan izleyici için dört dörtlük bir dengesiz beslenme modeline dönüşüyor!

    Bu açıdan Korku Yolu, özellikle “tek mekân gerilimi” klasmanındaki pek çok türdeşinin aksine tutarlı bir dramatik dengeye sahip değil! Yine de şerbetine karışan hatalar, türün sıkı takipçilerinin hoş göreceği türden kusurlar olarak hatır hanesine yazılabilir!

    Fatih Yürür

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top