“Sokak dansını" Las Vegas’ın sahte odalarına hapsettiği bir tekrar filmi...
Yazar: Funda SularözÖzgür ruhların dansta vücut bulmuş hali Sokak Dansı, beşinci filmiyle yine karşımızda. Seri, dans koreografileri ve zorlukları aşıp kendini ifade eden gençlerin hikâyeleri olarak seyircileri sinema salonlarına bugüne kadar doldurdu, kuvvetle muhtemel bu filmle de dolduracak. Konunun sıkıntılı tarafıysa serinin bir Harry Potter, Açlık Oyunları gibi bir hikâyenin devamı niteliğinde olmayıp konseptin bir çizgide tutulup farklı kişilerin hikayelerini işlemesi. Ve bence, nasıl Hangover serisinin ilk filmine hepimiz ayılıp bayıldık, ikincisine şans tanıdık ama üçüncüsünü hatırlamıyorsak bu seri de, ilk iki filmin hatırını korumak amacıyla bir yerde durmalı.
Serinin şu özelliği de yok değil; başta Grease vardı, ardından Fame geldi ve bugünün gençlerine Sokak Dansı hitap etti ki hala serinin ikinci filminin son dans sahnesi gözümün önünden gitmez. Bu filmde de eski filmlerden önemli karakterlerin bir araya gelmesini izliyoruz ama bir gençlik filmi olarak ilk filmleri hangi seyirci ne kadar biliyordur tartışılır. Tabii bu filmden sonra diğer filmleri izleme merakı da oluşabilir ama aynı konseptin farklı hikâyeleriyle serinin kendini tekrar etmesinden başka bir duyguyu ben hissedemiyorum.
Bununla birlikte, dans düellosunun son adımlarına gelene kadar dans şovları da sıradan ilerliyor. Buna bir sebep, serinin diğer filmlerinden sonra beşincisinde çıtayı yükseltmesini beklemek de var. Ayrıca dansçı olmanın hayati koşullarının zorluğunu yenme çabası dışında hikâyenin ilham veren bir tarafı da yok ki hikâyenin akışındaki minik de olsa problemler de bunu doğuruyor.
Bir başka sıkıntıysa “sokak dansı” yapan kişilerin dansını Las Vegas’ın kapalı, sahte odalarına hapsetmiş olması. Bir taraftan gerçekler var, bu çoğumuzun gerçeği, ödenmesi gereken faturalar var ve kendini bulduğun işle bunu yapabilirsen ne ala. Ama bu filmde son sahneye kadar dans, faturaların aleti oluyor. Evet, gerçek dünya bu ama Sokak Dansı serisi böyle bir bakış açısıyla asıl ruhundan sapmış olmuyor mu? Son sahnenin hikâyesinde bu toparlanmaya çalışılsa da ben çoktan o ruhu kaybetmiş oldum.
Sonuç olarak, evet yine gösterişli dans sahneleri, aşk hikâyeleri ve var olabilme savaşı Hollywood kalitesinde Sokak Dansı 5: Rüya Takımı filmde işlenmiş. Bu filmi diğerlerinden bağımsız gözle izlersek başarılı da. Ama bütünde maalesef tatmin etmiyor...