En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Melis Zararsız
Takipçi
8 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
18 Mart 2013 tarihinde eklendi
Politik bir konu ancak bu kadar masalsı anlatılabilirdi, oyunculukların da çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Uzun bir film ama kendini izlettirmeyi başarıyor, bakalım gişede nasıl bir sonuç alacak...
Reha Erdem "Hayat Var" filminde 16 yaşındaki bir Türk kızının hayatından kesitler sunarken burada 17 yaşındaki Jin(ironik bir şekilde anlamı yine "hayat" diğer anlamı kadın) adındaki bir kürt kızının pkk'dan kaçış sürecinde yaşadığı zorlukları gözler önüne seriyor. Filmde Jin durup dururken neden kaçıyor o metnin altı doldurulmamış maalesef. Dağdaki vahşi ortamdaki ayı,yılan,eşşek ve geyik ona yoldaş! oluyor. Ailesine kavuşma çabası ise asıl vahşiliğin insanların zihnindeki vahşilikten dolayı zorlaşıyor. Reha Erdem kendine bir hayli zor ve riskli bir konu seçmiş bunuda gelebilecek tepkileri minimalize etme adına yumuşak geçişler ve tarafsız bir şekilde örneğin bir kürtçe bir türkçe türkü dinleterek acının etnik kökenin olmadığı her herde aynı olduğunu dile getirmiş. Film için seçilmiş olan müzik bizi o kaotik atmosferin içine dahil ediyor. Filmde oyuncu kadrosu pek yok bir tek amatör bir oyuncu olan Jin karakterindeki Deniz Hasgüler ve kısa bir roldeki Onur Ünsal var. Fakat Reha Erdem yönetim anlamında başrol oynuyor diyebiliriz. Her zaman olduğu gibi yine şiveler hiç olmamış. Hasta ninenin konuşması ege şivesi. Oysa film doğu anadolu şivesinin olması gereken bir yapım. O bölgenin insanından amatör dahi olsa oynatılsa bu göze batan detaylar hiç olmaz. Filmin final sahnesi çaresizliği ve bu çatışmanın ne kadar anlamsız olduğunu tek kare ile özetliyor.
Kosmos (2009) gibi diğer filmlerinden herhangi birini izlediyseniz, Reha Erdemin kuru bir şekilde gerçeği yansıtmakla ilgilenmediğini bilirsiniz. Reha Erdem gerçekçiliği kendine has bir dünya yaratarak ve konuya buradan yaklaşmanın derdinde bir yönetmen. Bu yüzden bence farklı ve başarılı bir yönetmen. Bu filmde de aynı işleyiş tarzı var. Jin’in niye dağda olduğunu düşünmek filmden uzaklaşmak demektir. Bence Jin topluma tekrar eklenmek için çabalıyor. Varoluşunu tanımlayıcı kadınsal özelliklerinin tehdit altında kalmasından dolayı film boyunca isyan ediyor ama bunun sonunda da toplum dışında kalmayı başarıyor. Kaçmak hayatının bir parçası olan ” Jin‘in sevmek, görmek, duymak, öğrenmek adına geçirdiği yalnız günler, doğaya ve hayata tutunmak için normal yaşama dönme çabaları, masalsı bir anlatımla yorumlanıyor. Aslında film hem gerçek dünyayı hemde gerçek dünyadan kaçış aracılığıyla hayali dünyayı birleştiriyor. Karakterlerin içinde sıkıştıkları durum kadar, farklı bir evreye geçmenin getirdiği gerilimin de etraflarını kuşattığı Jin’de görülebilir. Jin “kadın olma”ya doğru yol aldığının da farkına varır. Bu farkındalığın gelişmesi ise erkek bakışı üzerinden gerçekleşir. Jîn’in isyanı, insanın doğuştan sahip olduğu biyolojik bedeni şekillendiren toplumsal koşullar, medeniyet ve baskın kültürün tektipleştirici ve dayatmacı yanına yönelik gelişir. Bir teoriye göre insan bedeni bir anlamda karşısındakilerin bakışlarıyla şekillenir. Yani beden de bir tür nesne gibi belli anlamlar ve kodlarla kuşatılır. Erkek gözünden kadın bedeninin cinsel bir obje olarak görülmesi ve kadın bedeni üzerinde kurulmaya çalışılan hâkimiyet, Jin’de Kırmızı Başlıklı Kız masalı üzerinden ilerler. Erkek saldırısının sayısının fazla abartıldığını düşünsekte, Masaldaki kurtların yerini erkekler almış. Dikkatli izleyince babaanne karekterinden gerçekten soyut bir şekilde modern bir kırmızı başlıklı kız sulüetinide, kurt erkeklerle filmde görebilirsiniz. Doğanın ona arkadaşlığı, onu saklaması ve hayvanların dostluğu insanı hayvana yaklaştıran bir anlatımı getiriyor. Doğa ve hayvanları en iyi kullanan ve anlatan türk yönetmen olduğunu düşünüyorum. Jin kafa karışıklığı ile beslenen, düşünsel ve eylemsel bakımdan sürekli olarak bir arada bir derede olan bir karekter. Film uzadıkça Jin karakteri asıl noktadan uzakta isyanını göstermekte zayıf kalıyor, belkide amaç bundan uzaklaşıyor. Jin, iki ateş arasında kalmaktan ziyade bir yere ait olmaktansa hiçbir yere ait olmama fikrine ulaşamamanın şaşkınlığını hissediyor. Belli bir süre sonra Jin, karakterin dağa çıkış ve dağdan kaçış sebepleriyle ilgilenmiyorsunuz. burada izleyiciyi de arada bırakıyor. Bu Reha Erdem’in tarafcı olmak istememesi ile olabilir. Kadın olabilmek kimliğine bürününce kırsalda yaşağıdı saldırılar “dağlar (yukarısı) mı, yoksa hayallerine ulaşmak için indiği kırsalın mi daha tehlikeli olduğunu düşündürüyor, terörün iğrenç yüzünün vurgulanmaması dağların daha iyi olduğunu aptallığını sizde yaşatabiliyor ve filme bu açıdan kızabilirsiniz, ama asıl anlatılan bu değil bunu anladığınızda bu konuyu unutup Jin’e odaklanıyorsunuz. Kaliteli ve farklı bir yapım izlenmeli.
Öncelikle film ile ilgili görüşlerimi belirtmeden önce, bu filmin sadece İstanbul sinemalarında ve sadece 7 salonda gösterilmesini kınıyorum.-Bir Reha Erdem filmini AVM'nin birinde 17 liraya izleyeceğim hiç aklıma gelmezdi.-Özellikle böylesine önemli bir süreçte farklı şehirlerde de gösterime girmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak bütün bu iyimser düşüncelerim, haftasonu öğlen seansında benimle beraber toplasanız 15 kişiyi salonda görünce hayal kırıklığına uğradı. Neyse filme dönecek olursak; şöyle film, böyle filmden önce herkesin mutlaka izlemesi gereken bir film. Eksikleri var mı? Fazlasıyla var; örneğin filmin Mezopotamya'da bir yerde geçtiğini ara ara hissediyoruz ama gelin görünki filmdeki görüntüler, oyuncuların diyalogları bazen Ege, bazen İç Anadolu'da olduğumuz izlenimini veriyor. Filmin bu yönü iyi çalışılmamış belli ki. Bazı anlarda Jin karakteri şiveyi tam anlamıyla oturtamadığı için inandırıcılığını da yitiriyor bu sebeple. Oysa kendi coğrafyasında çekilse -hatta çekilebilse!- şüphesiz etkisi daha yoğun olacaktı filmin. Ancak bunu gibi birçok eksikliklerine rağmen böyle bir konuyu ele alıp bunun filmini yapma cesaretinin gösterilmesi bile bence filmin bütün eksikliklerini kapatabilir. Bu anlamda öncü bir film olmasını ümit ediyorum. Bu yüzden kesinlikle izlenmesi gereken bir film Jin, özellikle en çok sağduyuya ihityacımız olduğu şu günlerde.
Mekanların tutarsızlığı ön plana çıkan sorun, en büyük kusur hikayenin akışını bozuyor. İlk uğradığı köyde hasta yatalak kadının ege türkçesi konuşması anlamsız olmuş yada ben mesajı anlamadım.
Bu kusurları göz ardı edersek bence türk sinemasının önemli yapımlarından birisidir.
Jin in oyunculuğu kusursuz denebilecek kadar iyi ve gerçekçi olmuş.
çok başarılı ve de anlamlı bi film. belki bazı geri kalmiş kafalar kuplenmiş beyinler artık bunun farkında olurlar JİN (kadın)'nın ne kadar büyük bı rol oynadığını....
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.